Dünyabizim’de birkaç senedir Ramazan ayına özel her gün Ramazan-ı Şerif yazıları ve alıntıları paylaştık. 2014’te birçok şair, yazar, ilim adamı Dünya Bizim için Ramazan-ı Şerif'e özel yazılar yazdılar: //www.dunyabizim.com/7541/dunya-bizim-icin-yazdi/tags 2015’te ise alıntılar yaptık://www.dunyabizim.com/8501/ramazana-dair/tags
Bu sene de ilim, kültür ve edebiyat dünyasında isimlerle kısa kısa Ramazan-ı Şerif söyleşileri yapalım dedik. Bu söyleşilerde bugünkü konuğumuz yazar Ayşegül Genç…
Ramazanınız genel itibarıyla nasıl geçiyor? Öncesinde Ramazan’a dönük bir planlama yapar mısınız? Böylesine mübarek vakitleri nasıl değerlendirirsiniz?
Ramazan ayı “yarım” olduğumuzu fark ettiğimiz ve “tamamlanma” arzusunu en derinden hissettiğimiz ay. Normalde “zaman” insanı eksilten, kırpan bir unsur iken Ramazan’da zaman tamamlayıcı bir unsur olarak devreye girer. İnsanoğluyuz. Âdem’den bu yana yarım kalmışlıklarımız ile meşhuruz. Şimdi de yarımlar, buçuklar çağından geçiyoruz. Örtülerimiz, takvamız, edebimiz, samimiyetimiz yarım. Yarım yamalak bir eş, yarım bir anne, yarım bir komşu, yarım bir okur, yarım bir kulum ben de… Tüm bu yarımlar bir tam etsin diye ibadet etmeye çalışıyorum… O da yarım :)
Peygamber efendimizin “yarım hurma ile de olsa kendinizi cehennemden koruyunuz” sözünü bir durum tespiti ve bu yarım kalmışlıkların panzehri olarak görüyorum. Yarım ibadetlerle de olsa, yarım yamalak verdiğimiz sadakalarla da olsa, el ucu ile yaptığımız iyiliklerle de olsa, tek bir arzumuz var: Cehennemden korunmak. Efendimiz “yarım hurma” derken “yarım” olanla da bu işin olabileceğini müjdeliyor sanki. Yarımdan yok’a doğru değil, yarımdan tam’a doğru yürümek için niyet etmek gerekiyor sadece.
Ramazan ayı tüm yarım kalmışlıkları tamamlayan, bütünleyen bir ay. Zaman’ın insanı tamamlayan bir unsur olduğunu derinden hissettiğimiz, “gece”yi fark ettiğimiz, gündüzü gece ile tamamladığımız bir zaman dilimi. Gece’ye peygamberimizin siyah abasının altına sokulan ehli beyti gibi sokuluruz bu ayda. Ve onlar gibi Resulullah ile tamamlanmaya çalışırız. Teheccüd, zikir ve sünneti ihya çabası ile.
Ramazanda okumalarınız değişir mi? Neler okursunuz daha çok? Başucu eserim dediğiniz kitap ya da kitaplar var mı ramazan özelinde?
Kuran-ı Kerim ve Meali’ni hatmetmeye çalışırım. Evime düzenli gelen dergileri okurum. Gerisini boş veririm.
Ramazan su üç şeyle ilişkinizi nasıl etkiliyor: Para, aile-dostlar, yemek?
Ramazan ayında ‘beden’ ile ilgili tüm düşünce şekillerini elimizin tersi ile itiyoruz. “Senin bedenin senin kararın” diyenlerin de, “kürtaj hakkındır”, “cinsel tercihlerin seni ilgilendirir”, “dövme de yaptırırsın, çıplak da dolaşırsın” diyenlerin de hükmedemedikleri tek insandır ‘oruç tutan insan’. Oruç tutan insan ‘beden’in sahibinin kendisi olmadığını, bu bedenin sadece ‘emanet’ olduğunu hem itiraf eder hem tasdik eder. Bedenin sahibi nasıl istiyorsa öyle tasarrufta bulunur. Bu hâl; çağa da meydan okumadır, nefse de, şeytana da. Bedenin emanet olduğunu idrak eden kişi para, yemek, aile gibi konularda hırsı, bencilliği bırakır. Bu bilinçle ilişkilerimi düzenlemeye çalışıyorum. Pek başarılı olamasam da…
Konuşan: Mehmet Erken