Dünyabizim Kitap Söyleşileri’nde bugün düz yazıdan şiire, çocuk kitaplarından bant tiyatrosuna pek çok alanda eser veren Ahmet Mercan’ı ağırlıyoruz. 1984 yılından itibaren yazıları ve şiirleri İmza, Özgür ve Bilge, Bilgi ve Düşünce, Yedi İklim, Umran gibi dergilerde yayınlandı. Pamuk Bulut Ormanı isimli oyunu 2000 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sergilendi.
Sitemizin yazarlarından olan Ahmet Mercan’ın kitaplarından bazıları şöyle: Yürek Terimleri, Yine de Aşk, Bir Yanımız Yanardağ, İslam’ın Özüne Yolculuk, Gölgemin Ayak Sesleri, Üç Noktalı Yağmur, Kelebek Kanadında Surlar, Sürgün Özlemler, Nariyan.
Şu an başucu kitaplarınız hangileri? Döne döne okuduğunuz kitaplar var mı? Tabii niçin bunlar?
Şu sıralar Kitabü’t Tevhid, Kalbin Anlaması, Maturidi’de Dini Çoğulculuk, İmamı Azam’ın Beş Eseri ve Vicdan isimli eserleri okuyorum. Sürekli okuduğum eserler Yunus Emre Divanı, Alvarlı Muhammed Lütfi Divanı ve Mevlana’nın Divanı Kebir’i. Niçin bunlar dediğimizde pek çok açıdan cevap verilebilir. Yunus ve Mevlana’nın bir an için yok olduğunu düşündüğünüzde cevap ortaya çıkar. Dünya kültüründe bir yerimiz, kıymet-i harbiyemiz varsa öncelikle bunu bu iki bilgeye borçluyuz. İnsanı yakalayan ve hikmet yolculuğuna salan eserleriyle gönlü keşfetmek mümkün oluyor.
Çalışırken, yolculuk yaparken veya okurken ne tür müzikler dinlersiniz?
Albümlerden seçtiğim, bin parçadan oluşan ilahi, türkü, etnik eserleri dinlerim.
Nasıl okumayı severseniz? Sizin için ideal bir okuma biçimi ve ortamı var mı?
Araştırmaya yönelik okuma farklıdır. Eserleri tespit etmek önce muhtevaya bakıp fişlemek ve ardından karşılıklı maksada uygun okumak ciddi bir çabayı gerektirir. Sessiz bir ortam olmalı ve bütün dikkati araştırmaya yoğunlaştırmak gerekir. Diğer türleri her mekân ve biçimde okumak mümkün...
Arayıp da ulaşamadığınız veya çok zor bulduğunuz kitaplar var mı?
Kimi zaman baskısı tükenmiş bazı eserlerin peşine düşüyorsunuz, bulmak kolay olmuyor.
Okurken “bunu ben yazmalıydım” ya da “tam da beni anlatıyor” dediğiniz kitaplar oldu mu
Baudelaire’in Kötülük Çicekleri isimli eserini okuduğumda kendi yazdığım bir eseri okur gibi olmuştum. Yüzyıl öncesinden, farklı kültürden bir sanatçıyla duygudaş olmak hayli ilginç bir durumdu. Var olmak ve aramak üzerinden bakıldığında hislerdeki benzerlikler mekânı aşıyor.
Filmi yapılsaydı mutlaka izlerdim dediğiniz roman, hikâye, tarihi olay ve şahsiyet var mı?
Böyle çok eser var. Türkistan Geceleri ilk aklıma gelen. Bant tiyatrosunu yazmıştım. Türkistan ‘da geçen yirmi yıllık bir diriliş destanı. Yine mesela Abdullah Harmancı’nın pek çok hikâyesi film olabilecek nitelikte.
Ailece okuduğunuz veya bilhassa çocuklarınıza okuttuğunuz kitapları soralım bir de?
Martı, Göğü Delen Adam, Nebi, Türkistan Geceleri isimli eserleri birlikte okuduk.
Genellikle tatil nazarıyla bakılan yaz ayları başladı, siz nasıl dinlenmeyi tercih edersiniz?
Okumayı bir yük kabul ederseniz tatilde kitaptan uzak kalır insan. Oysa okumak en doğal ihtiyaçlar arasında yer alıyorsa onlarsız yolculuk ve tatil de olmaz. Her yaz kendime bir ödev veriyorum ve bu doğrultuda okuma ve yazma ameliyesine giriyorum. Şu an ülkede altüst olan yargı konusunu ele alan bir oyun yazıyorum.
Kitaplarınızı nereden temin edersiniz?
Çok farklı yerlerden. Okuduğunuz, izlediğiniz yazarlar yanında, çalıştığınız konulara yönelik kitap ihtiyacınız oluyor. İnternet yoluyla, fuarlardan, kitapçılardan ihtiyacınızı karşılama yönüne gidiyorsunuz.
Mutlaka gidilmesini ve görülmesini tavsiye ettiğiniz bir ülke var mı desek? Elbette sebebini de öğrenmek isteriz.
Tarihi ilgi açısından pek çok ülke ve şehirden bahsetmek mümkün. Ancak modern şehirleşmeye meydan okuyan Isfahan şehrini gezmek ve anlamak hayli faydalı olur diye düşünüyorum.
Röportaj: Munise Şimşek