Ferhat’a dağları deldiren, Yunus’u kayıtsız şartsız kırk yıl boyunca bir dergâha bağlayan, Kays’ı çöllerde dolaştırıp aklını kaybetme noktasına getiren ve Mecnun eden sevgi değil miydi? Kediyle fareyi, kurtla kuzuyu düşman eden kör olası nefretten başka nedir ki?
Sevgidir gönül susuzluğumuzu gideren… Yürek çöllerimizi onunla yeşertiriz. Bulutları sağdıran ve toprağa can veren gücün dayandığı hissiyatın kaynağı da sevgi değil midir? En büyük ve tesirli büyü sevgidir kanımca… Zira onun elinin uzanamayacağı uzaklık yoktur. Odur mesafeleri aradan kaldıran… Sevgi uzakları yakın eder, zamanı avucuna alır, uçurumları ve yokuşları düzlüğe çıkarır. Rayından çıkmış hayatları rayına oturtur.
Hiçbir maliyeti yoktur sevginin. Manalı ve içten bir gülümseme, göz parıltısı, önyargılardan uzak yaklaşım yeter de artar bile. Yeter ki ‘severmiş’ gibi görünmeyin. Zira kalpten kalbe uzanan yollar içtenliğimizi ölçen radarlarla doludur. Samimiyetten uzak hisler, bu radarlara kolayca yakalanır. Bunun ceremesi ödenemez parayla pulla. Zira kırılan gönüller yapıştırılmaz ki! Siz en iyisi kalpler arasında muhkem köprüler kurun.