Ali Utku Çalışkan ve çok yönlü. Bu yüzden düşünce tarihini indirgemeci bir bakışla ele almıyor. 

Erzurum’da Birey Üniversite Kitabevi ismiyle maruf bir kitap evi var. Yıllardır okuyucuya kitap ulaştırmanın dışında başka güzel etkinliklere de imza atıyor. Mahmut Balcı Bey’in özel gayretleriyle gelenekselleşen Pazar Söyleşileri’nin bu yılki ilk konuğu, Atatürk Üniversitesi’nde felsefe doçenti olan Ali Utku’ydu. Söyleşinin konusu ise ‘Bir eylem olarak okumak’tı.

Ali Utku bir sohbette

Bir kaynağın taşması gibi

Kitap dostlarının söyleşiye ilgisi yoğundu. Ali Utku alabildiğine doluydu. Konuşması bir kaynağın taşması gibiydi. Kitabın içinden, ortasından konuşuyordu. Bir felsefecinin geniş bakışıyla konuşuyordu. Konu dallanıp budaklanıyordu. Raflardaki kitapları indirip indirip onların sayfalarında gezintiye çıkarıyordu dinleyenleri.Ludwig Wittgenstein, Ali Utku

Düşünceyle sağlam bağ kurmak

Ali Utku kaprissiz bir adam. Bilgiyle, düşünceyle-felsefeyle kurduğu sağlam bağ, onun bir entelektüel kaçkın olmasını engelliyor. Yani tarihinden, geçmişinden, bu toprakların birikiminden uzaklaşmasına sebep olmamış okudukları. Üstelik akademik okumaları daha çok Batı düşüncesi üzerine olduğu halde. Mesela doktora tezi Wittgenstein’la ilgili. Derrida’dan, Foucault’dan ve başka batılı filozoflardan çevirileri var.

Keskin ayırımlara niçin karşı?

Keskin ayırımlara karşı Utku. Düşünce tarihindeki etkilenmeleri, benzeşmeleri, kesişmeleri olağan kabul ediyor. Hatta bunu düşüncenin gelişimi ve çiçeklenmesi için gerekli ve kaçınılmaz sayıyor. Ama bu onu bir eklektik kılmıyor. Batı felsefesini bunca iyi biliyor olması onda olumsuz denebilecek bir hayranlık oluşturmamış. Hani  uzak coğrafyalara zihinsel ve/ya somut yolculuk yapan şu aydınlarımızın pek çoğunda görülen bir çeşit kompleks biçimi olan hayranlık.

Edebiyat EdimleriEleştiri ve saygı

Benim için Ali Utku’yu önemli kılan şey sadece bilgi birikimi değil. Eleştiri ve saygıyı bünyesinde barındıran bir bakış açısına, kavrayışa sahip olmasıdır, O’nu değerli kılan. Bu düşünce biçimi Utku’yu kolaycılığa kapılmaktan, haksızlık ve yanlış okumalar yapmaktan büyük oranda alıkoyuyor. Bilginin, felsefenin yanılmazlığına inanan fanatizme de kapılmıyor bu yüzden.

Tekebbür ve indirgemeciliğe kapılmadan yürümek

Günümüzde felsefeyle uğraşan, düşünce üretme gayretine giren bazı isimlerin, kendilerine bir ‘kulvar’ belirledikten sonra; diğer düşünme biçimlerini yok sayan tekebbürcü ve inhisarcı yaklaşımlarına şahit oluyoruz. Ali Utku, bu büyüklenmeci, indirgemeci, kolaycı tavrı, tevazusuyla ve çok yönlü okumalarıyla geride bırakıyor. Böyle isimlere ihtiyacımız var. Çünkü Müslümanların geçmiş tecrübelerini acımasızca eleştiren ve nerdeyse olumlu-onurlu hiç bir tavır alışın, ekolün olmadığını iddia edip geçmiş ilmi birikimi yanlışlayan ve yok sayan kişilerin nev-zuhur çıkışı epey yankı buluyor. Bu kolaycı ve batıya gizli-açık öykünmeci kişilerin daha sorgulanabilir hale gelmesi için Utku gibi bütüncül okumalar yapabilen isimlerin seslerinin daha güçlü çıkması gerekiyor. 

Kalbin ritmini bozmayan felsefe: hikmet

Durmadan okuyan ve yenilenen Ali Utku, iftar sofrasının manevi ortamında diz çöküp aza kanaat eden ve  şükreden bir mütevazı insandır. Girdiği çapraşık felsefi yolda; aklının, kalbinin ritmini bozmasına izin vermemiş yani. Bu yüzden öğrencileri de, onu tanıyanlar da ona ulaşmakta zorlanmıyor. Katkı yapabileceği, yol gösterebileceği, yardım edebileceği kişilere yüz ekşitmeden elini uzatıyor.

Erzurum

Erzurum'a gelirseniz bu güzel adamı ziyaret edin. Büyük ihtimalle üniversitedeki odasında ya bir makale yazmaktadır, ya da bir süredir devam ettirdiği Osmanlı münevverlerinin felsefi çalışmalarını gün yüzüne çıkarmaktadır.

 

 

Mustafa Nezihi Pesen bir güzel adamı tanımaktan memnun