Karadağ'ın kuzeydoğusunda, nüfusunun önemli kısmını Müslümanların oluşturduğu tarihi bir şehir Rozaye. 1913'de Karadağ'ın hâkimiyetine giren şehir, Kosova ve Karadağ sınırındaki Sancak bölgesinde bulunuyor.
1912'ye kadar "kale" anlamına gelen "Tırgovitşe" ismini taşıyan Rozaye, bugünkü adını Karadağ hâkimiyetine girdikten sonra aldı. Osmanlı eserlerine ev sahipliği yapan şehirde birçok medeniyetin izleri mevcut. 7. yüzyılda İliryalılar tarafından kurulan kentte geçmişte Yunan ve Slavların da yaşadığı biliniyor.
Karadağ Boşnaklarının merkezi sayılan Rozaye'nin nüfusu yaklaşık 10 bin. Kentin Güney Sancak bölgesi Müslümanlara ev sahipliği yapıyor. Kent merkezi modern mimarinin izlerini taşırken, Rozaye'nin tarihi bölgesindeki tek katlı evler, özgün yapılarıyla dikkat çekiyor.
Şehir müzesi ziyaret edilmeli
Rozaye Şehir Müzesi ise kentin köklü tarihinin yaşatıldığı bir yapı. Şehrin en eski evlerinden biri olan ve sonradan müzeye dönüştürülen tarihi yapının hangi dönemde inşa edildiğine dair kesin bir bilgi yok. Tarihi ev, kullanıldığı yıllara uygun bir şekilde müzeye dönüştürüldü. Her bir odası tarihin yeniden yaşatıldığı birer mekân olarak yeniden hayata geçirildi.
Tarihi evde en fazla dikkat çeken bölümlerin başında Boşnak kültürünün en güzel örneklerinden kabul edilen, yöresel kıyafetler bulunuyor. Sırma ve altın işlemeli yelekler ve kaftanlardan oluşan alt kattaki oda, ziyaretçiler tarafından en fazla rağbet gören bölüm olarak ön plana çıkıyor. Tarihi yapıdaki en özel emanet ise Abdülhamid Han döneminde görev yapan Şemsi Paşa'nın yüzüğü.
Ancak Osmanlı Devleti döneminden kalan eserler bu kadarla sınırlı değil. Rozaye Şehir Müzesi'nde yer alan ve Balkan savaşında kullanılan eski silahlar, Osmanlı dönemine ait tapular ve evraklar da müzenin en fazla ilgi gören kısımları arasında yer alıyor. Minderler, kilimler, gümüş kahve takımları ve dönemim izlerini taşıyan çalgılar da Rozaye'nin tarihini gözler önüne seriyor. Rozaye kentine gelen ziyaretçileri farklı mimarisiyle kendine çeken müze, bölgedeki turistlerin de ilk durakları arasında yer alıyor.
Caminin inşaatı Kayseri ve Ümraniye'den, avizeleri Akhisar'dan
Osmanlı Devleti'nin Rozaye kentine armağanı olan Sultan II. Murat Camii de, yüzyıllar boyunca Osmanlı hâkimiyetinde kalan tarihi şehrin simge yapılarından biri. II. Murat döneminde inşa edilen yapı 'beyaz minareli cami' olarak anılıyor.
2008 yılında restorasyon çalışmalarına başlanan caminin inşaat çalışmaları Kayseri ve Ümraniye Müftülükleri tarafından yürütülüyor. İç kısmı ve minareleri ise ülkenin din ve sosyal hizmetler müdürlüğü tarafından yaptırılıyor. Avizeleri dâhil birçok malzemesi ise Manisa Akhisar Müftülüğü'nün yardımlarıyla temin ediliyor.
Osmanlı mimarisinden izler taşıyan caminin iç duvarlarını Kur'an-ı Kerim ayetleri süslüyor. İçi çini işlemeli olan caminin dışı ise sade bir görünüme sahip.
Rozaye Müftüsü Arif Bekir şöyle konuştu: "Bizler çok şanslıyız, kentimizde ezan sesi eksik olmuyor. Bu konuda şimdiye kadar bizlere desteğini esirgemeyen Türkiye'ye teşekkür ediyoruz. Camimiz, özellikle Ramazan aylarında dolup taşıyor. Türkiye'ye bu tarihi yapıların yeniden hayat bulmasında sundukları desteklerinden dolayı teşekkür ederiz. Bu dostluğun daim olmasını temenni ediyoruz."
Kentin en büyük camiinin kapıları, Rozayeli Müslümanların ibadetleri için 24 saat boyunca açık bırakılıyor. Camide, namaz vakitleri dışında ise kız öğrencilere din dersi veriliyor.
Ahşap cami Kuçlar
Şehrin bir diğer önemli yapısı ise 'Kuçanska' diğer bir adıyla Kuçlar Camii. "Kuça" Boşnakça'da ev anlamına geliyor. Camiye bu ismin verilmesinin nedeni, mimarisinin eve benzemesi. Kuçlar Camii, görüntüsüyle Rozaye evlerini andırıyor. Ahşap mimarinin seçkin bir örneği olan ve minaresinin de tamamı ahşaptan olan cami, Rozaye'nin en küçük camisi.
Kuçanska Camii'nin yapılış tarihi 1830'lu yıllara dayanıyor. Caminin minaresine ise çatıdan çıkılıyor. Rozaye'de kış günlerinde yağan kar yüzünden caminin çatısı yüksekçe yapılmış. Bu sayede yağan kar çatıda durmuyor.
Cami Rozaye sakinleri tarafından yapılmış.
Gülay Krasniç haber verdi
