'Korkmayınız Mr. Şerlok Holmes' diyen kim?

Adına 27 adet film ve televizyon dizi filmi çevrilmiş olan Sherlock Holmes ‘polisiye, suç, dedektif, hafiye, taharri’ mevzusunun köşebaşını işgal ediyor. Peki, Şerlok Holmes'in 100 yıl önce başlayan Türkiye macerası ne tür ilginçlikler barındırıyormuş?

'Korkmayınız Mr. Şerlok Holmes' diyen kim?

En fazla muhatap olduğum suallerden bir tanesi şudur: "Bizim adını bile işitmediğimiz filmleri sen nereden bulup da seyrediyorsun?" Benim cevabım da hazırdır: "Nereden bulacağım, tabii ki internet denilen sanal âlemden..."

Şayet internet olmasaydı, sinemalarda gösterilmeyen kaliteli filmleri veya mâzinin derinliklerinde unutulup kalmış filmleri nereden bulup, nasıl seyredecektik? Çünkü sinema salonlarına film temin eden dağıtım şirketlerinin Türkiye'deki sayısı iki elin parmakları miktarını geçmemektedir. Bu dağıtım firmaları hangi filmleri verirlerse, salon sahipleri onu oynatmak mecburiyetindeler. Sinema salonlarına seyirci gelebilmesi için ister istemez medya desteğine ihtiyaç var. Her hafta sinemalarda oynayacak filmler için günler öncesinden çeşitli televizyon kanallarında fragmanlar dönmeye başlar, eleştirmenler bu filmlerin ne kadar "güzel" olacağını ballandıra ballandıra anlatırlar. Yoksa sinema salonları boş kalır.

Gösterime giren filmlere medya desteğini de yine dağıtım şirketleri sağlıyorlar. Sinemalarda vizyona çıkmamış filmler için tanıtım yapılmaz; reklam ve tanıtım faaliyeti yapılmış olan film de mutlaka sinema salonlarında gösterime girer. Yani tavuk - yumurta münasebetinin değişik bir versiyonu söz konusu... İşte bu kısırdöngü çemberini -kendi adıma- kırmış olan ben, film sektörünü artık sinema salonlarında değil de, internet üzerinden takip ediyorum. Çünkü sinemalarda önüme konulan çorbanın tadı tuzu her zaman istediğim gibi olmuyor, olamıyor. Kendi tercihlerime göre bir film rotası çiziyorum ve dümeni istediğim güzergâha çeviriyorum. Böylece gemim de her zaman "batı"ya gitmiyor, bazen doğuya, bazen güneye, son zamanlarda da kuzeye doğru bir rota izliyor.

Anglo-Sakson ve İskandinav filmlerini Hollywood ve Bollywood'a göre çok daha fazla tercih ediyorum. Buradan düşünce zinciriyle gidecek olursam, lafı fazla uzatmadan, polisiye filmlerin ve edebiyatın en mühim şahsiyetlerinden biri olan Sherlock Holmes'i zikretmek gerekiyor. Çünkü eğer Şerlok Holmes olmasaydı, belki de bugün, bildiğimiz mânâda bir suç ve polisiyeden bahsetmek mümkün olamayacaktı. Zekâdan çok kaba kuvvete meyleden polis-dedektif-müfettiş-hafiyeler, suçluların peşinde koşacak fakat istediğimiz lezzeti bir türlü bize (okuyucu ve seyirci) tattıramayacaklardı. Tespit edebildiğim kadarıyla adına 27 adet film ve televizyon dizi filmi çevrilmiş olan Sherlock Holmes "polisiye, suç, dedektif, hafiye, taharri" mevzusunun köşebaşını işgal ediyor. Eğer böyle olmasaydı, aradan 100 seneden fazla bir müddet geçmesine rağmen halen Şerlok Holmes filmleri çekiliyor olmazdı.

Meşhur özel hafiye ile alakalı yapılmış olan son filmler şunlar:

a) 2004 yapımı Sherlock Holmes ve İpek Çorap Dâvâsı'nın (Sherlock Holmes And The Case Of The Silk Stocking) yönetmenliğini Simon Cellan Jones yaparken, Rupert Everett, Ian Hart, Michael Fassbender, Rachel Hurd-Wood başrolleri paylaşıyor. A.C. Doyle'un öykülerinden hareketle senaryosunu Allan Cubitt'in yazdığı filmin başlarında Sherlock Holmes ile Dr. Watson'u gene bir ayrılık arifesinde görüyoruz. Bu defa ikinci kere evlenmeye hazırlanan Dr. Watson (Ian Hart), insan psikolojisiyle ilgilenen hoş bir Amerikalı hanımla dünyaevine girecek. Sherlock Holmes (Rupert Everett) ise, kendini eve kapatmış, ilgilenecek önemli bir vak'a olmadığı için de sıkıntıdan patlıyor. Derken, cinayetler başlıyor…

Londra’nın Doğu Yakası’nda Thames Nehri’nden genç bir kadının cesedi çıkarılıyor. Önce bir fahişe zannediyorlar ama ağzına tıkılmış olan çorap, işin farklı boyutlarına işaret ediyor. Dr. Watson, isteksiz görünen Sherlock Holmes’u bu olayla ilgilenmesi için ikna ediyor. O da analitik bakışı ve gözlem yetenekleriyle, kurbanın aslında sokak kızı değil, aristokrat olduğunu anlıyor. (İngiltere'de aristokratlara normal insan gözüyle bakılmaz. Aristokratlar, toplumun gözü gibi baktığı, üstün yaratıklardır.)

b) 2009 yapımı Sherlock Holmes filminin başrolünde ünlü oyuncu Robert Downey Jr ile Jude Law var. Sherlock Holmes ve ortağı Dr. Watson dinamik yeni uyarlamada, Hollywood’un tipik unsurlarını (aksiyon, mizah vs.) kullanarak en son maceralarına atılıyorlar. Dövüş tekniklerini, efsanevî zekâsı gibi silah olarak kullanan Holmes, bu macerasında İngiltere'yi yok edebilecek ölümcül bir komployu aydınlatmak için yeni bir düşman ile savaşıyor. Sherlock Holmes’ü alt eden ilk ve tek kadın olan Irene Adler rolünü Rachel McAdams üstleniyor. Mark Strong ise, gizemli yeni düşman Blackwood rolünü oynuyor.

Robert Downey Jr, efsanevî dedektif Sherlock Holmes’ü beyazperdede daha önce hiç olmadık bir şekilde canlandırıyor. Bundan ötürü, bu film, klasik sinema seyircisine itici gelebilir ki, bana da haddinden fazla rahatsız edici geldi.

c) 2009'da yapılmış olan Sherlock Holmes filmi, 2011 yapımı olan Sherlock Holmes: Gölge Oyunları'ndan (Sherlock Holmes: A Game Of Shadows) izafî olarak çok daha iyi... Bu filmde Holmes (Robert Downey Jr.) ve ortağı Dr. Watson (Jude Law) bu sefer de Londra’nın dışına çıkarak Fransa, Almanya ve İsviçre’ye yol alacakları yeni ve tehlikeli bir maceraya sürükleniyorlar. Onlardan hep bir adım önde olan kurnaz ve vicdansız Profesör Moriarty (Jared Harris) ise -ki Holmes en zeki olma ünvanını ona kaptırmak üzere- büyük bir laneti değiştirecek planların peşindedir. Kahramanlarımız da ne olursa olsun Moriarty durdurmaya kararlıdır vs. vs. vs.

İlk olarak 1922 senesinde Albert Parker'ın yönettiği ve John Barrymore ile Roland Young'ın başrolleri paylaştığı "keskin zekâlı hafiye" Sherlock Holmes'ün sinemada bugün için geldiği nokta, ciddiyetten uzak, Hollywood'un pespaye "yapımcı" filmlerinden olmakla nihayet bulmuş durumdadır. Bundan sonra nasıl bir seyir izleyecek, ancak bekleyip göreceğiz.

“Cenâb-ı Rahim-ül Rahman, gerek asileri, gerekse nice nice milyonlarca alçakları cehennemde cezalandıracaktır”

Sherlock Holmes'e memleketimizde nasıl bir alaka gösterilmiş, acaba kaç tane kitabı Türkçe'ye tercüme edilmiştir, diye düşünürken, bilgiye kısa yoldan ulaşmak için Erol Üyepazarcı'nın büyük gayret sarfederek hazırlamış olduğu Korkmayınız Mr. Sherlock Holmes (Oğlak Yayınları, 2008) isimli kitaba müracaat ettim:

Türkçe'deki ilk Şerlok Holmes kitabının baskı tarihi 1909'dur (hicrî 1325) ve Kirkor Faik'in Asır Kütüphanesi tarafından yayınlanmıştır. Faik Sabri Duran'ın tercüme ettiği 54 sahifelik bu kitabın ismi "Dilenci"dir. Sonraki birkaç kitabı da A. Enver isimli bir zât Türkçe'ye kazandırmıştır ki, o döneme göre gayet kaliteli kitaplar olarak Türk okuyucusuna sunulmuştur. Sonrasında ise, Allah ne verdiyse, önüne gelen Şerlok Holmes kitabı yayınlamıştır. Yine işin enteresanı, Türkiye'de 1928 senesine kadar, A. Conan Doyle isimli İngiliz muharririn yazdığından 17 adet fazla Şerlok Holmes hikâyesi yayınlanmıştır. Yabancı yazarların çok tutulan kitaplarının taklidini yapmak o yıllarda başlamış ve uzun zaman devam etmiştir.

Bir başka ilginç hadise de, isimsiz bir mütercimin Türkçe'ye kazandırdığı ve Matbaa-i Ebüzziya tarafından basılan 603 sayfalık çok kaliteli kitaptır. Nitekim bu isimsiz tercüman işini o kadar iyi yapmıştır ki, kitabın başına da harika bir tahlil koymuştur: "Şerlok Holmes, İngiltere'de özel polis hafiyeliğini kendine meslek edinmiş hayal mahsulü bir kişidir. Resmî polis teşkilatıyla bir alakası yoktur. Sırf kendi zevk ve keyfi için, para kazanmak ve geçimini temin etmekten daha çok, herşeyi inceden inceye araştırmak ve her meselenin muhtevasını hemen sezebilmek hususunda sahip olduğu harikulade kaabiliyetleri sergilemek için bu işi yapmaktadır..." diyerek devam eden yazının buraya aldığımız bölümü sadeleştirilmiştir.

Şerlok öykülerini tercüme eden, işine çok saygılı başka mütercimler de vardır. Mesela S. Faiz, okuyucusunu aydınlatmak için hikâyeye tam orta yerinden dalıp, çeşitli izahatta bulunmuştur. Öyle ki, 1912 basımlı "Mavi Elmaslı Kadın" kitabının 62. sahifesinde, öykünün kötü adamı Fred Arşir'e çok kızar ve hadisenin en kızıştığı sayfanın hemen altına bir dipnot yazarak, hem Şerlok'u hem de okuyucularını teselli eder: "Korkmayınız Mister Şerlok Holmes! Maddi olarak ateşten daha âlâ bir temizleyici yoktur. Cenâb-ı Rahim-ül Rahman, gerek asileri, gerekse nice nice milyonlarca alçakları cehennemde cezalandıracaktır. İşte bu husustan dolayıdır ki, cehennem denilen o dâr-üs tasfiyesinde temizlemek ve paklamak lütfunda bulunacaktır."

İslam Gemici filmleri seyretti, kitapları okudu ve yazdı

YORUM EKLE