![]() |
(+) |
Geçenlerde bir arkadaşımın telefonla arayıp film izlemek için evine çağırmasıyla yepyeni bir dram filmi ile tanıştım: “Black”. “Black”, ‘sinema budur’ diyebileceğim, mükemmel tanımlamasını sonuna kadar hak eden bir Hint filmi. Film, izlediğim iki saat içinde beni deyim yerindeyse yerle bir etti.
“Black”, bütün hayatını kör, sağır ve dilsiz engelli bir kıza adayan fedakâr bir öğretmen ve öğretmeni sayesinde hayatın abecesini öğrenen bir kızın hikâyesinin konu edildiği, azmin ve sevginin ne gibi mucizeler yaratabildiğini anlatan müthiş bir yapıt.
O öğretmen son umuttu Michelle için
Filmde, doğuştan kör ve sağır olduğu için hiçbir şey öğrenemeyen ve ailesinden zihinsel engelli gibi muamele gören Michelle McNally'in akıl hastaneye kaldırılmasına ramak kala, ailesinin en son umut olarak Michelle'e öğretmenlik yapması için Sahai adlı kişiye teklif götürmesiyle başlıyor. Ve böylece 8 yaşındaki Michelle'in karanlık ve hırçın dünyası, tanıştığı bu öğretmen sayesinde değişiyor. Tüm ömrünü bu kıza adayan öğretmenin tek hayali ise onu üniversite mezunu yapabilmek.
Kızın küçükken spastik gibi davranması, kör ve sağır olarak dünyadan bîhaber yaşadığı için kendisine, bir ineğe olduğu gibi zil takılması ve ailesinin elle yemek yemesine müsaade etmesinden kaynaklanıyor. İnsanı insan yapan tüm özelliklerden yoksun olarak bir hayvan gibi yaşayan küçük Michelle'in, suyun ne olduğunu anladıktan sonra medeniyet ile tanışıklığı başlıyor ve normal hayata büyük bir dönüş yapıyor. Bundan sonra da öğretmeni sayesinde diğer kelimeleri öğrenmeye başlıyor.
Filmde beni asıl ağlatan ve duygulandıran şey sadece, her şeyi azmiyle başaran bir kızı izlemek değil; ona bu gücü veren, bütün hayatını, her anıyla tek bir insana adayan Amitabh Bachchan (öğretmen)’inin yüceliğini izlemekti! Kendi içimde her ne kadar çok sık tekrarlasam da zaman zaman unutabildiğim bir cümleyi tekrar hatırlattı: “İmkânsız diye bir şey yoktur!”
Filmle birlikte, filmin görüntü yönetmenine de hayran olmamak elde değil
“Black” filmi, özgün konusu, duygu sömürüsünden uzak kurgusu, oyuncuları, görüntü kalitesi, her şeyiyle izlenmesi gereken büyüleyici ve sıradışı bir dram. Çağımızda yaşanan müstehcen sahnelerden uzak, gerçekleri yansıtan, eğitici, müzikal olmayan, ama müziğiyle yüreğinizi delip geçen arşivlik çok kaliteli ve muhteşem bir yapım. Şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki film, şimdiye dek gördüğüm en iyi sinematografilerden birine sahip. Bu açıdan filmin görüntü yönetmeni Ravi K. Chandran'a hayran kaldığımı belirtmeliyim.
Dram yönünün sömürülmeyip sadece ortaya konulduğu, hayatın ve sahip olduklarımızın değerini anlamamıza yardımcı olacak, hayatım boyunca izlediğim en etkili, en sürükleyici ve en izlenilesi filmlerden biriydi “Black”.
Tüm oyuncular iyi iş çıkarmışlar
Michelle McNally'nin çocukluğunu canlandıran kız, beni hayretler içinde bıraktı. Çocuğun normalde sağlıklı olup olmadığından kuşku duymaya başladım. Michelle McNally'nin yetişkin halini oynayan Rani Mukherjee ise o kadar güzel ve içten oynamış ki bu rolü, gerçekten kör ve sağır olduğunu zannedebiliyorsunuz. “Black” filminde Rani'nin kör rolünü izledikten sonra bütün körlük filmlerinde kör rolünü yapan oyuncuları yavan bulabilirsiniz. Öğretmeni canlandıran Amitabh Bachchan'ın oyunculuğu da çok kaliteli ve etkileyiciydi. Kısacası bütün oyuncular muhteşem bir iş çıkarmışlar.
Tabii oyuncuların dışında filmin kamera kullanımı, çekim açıları ve daha burada tek tek saymamın mümkün olmadığı bir çok tekniği olağanüstü bir ustalıkla kullanan ve mükemmel diyaloglarıyla senaryoda da imzası bulunan yönetmen Sanjay Leela Bhansali'yi, filmin duruşuyla orantılı ve sade ama bir o kadar çarpıcı müzik kullanımı ile Monty'yi ve tüm ekibi tebrik ediyorum.
Siyah da başarının rengi olabilir
Özellikle filmdeki Michelle karakteri ile de görüyoruz ki azim ve umut ile, bizim başaramadığımızı imkânsızlıklar içinde başaranlar var. Bu filmle, bu başarının kimse için imkânsız olmadığını ve siyahın da başarının rengine dönüşebileceğini anlıyorsunuz.
Ne yazık ki ülkemizde böyle filmlere yer verilmiyor. Şu an için bu tür filmlerin sinemalarımızda gösterilmesini düşünmek hayâl olur belki ama en azından divx'i bulup izleyin ve izletin mutlaka bu filmi. Ben izledim ve izlettirmeyi bir görev bildim kendime. Bütün sahneleri ve diyaloglarıyla aklıma kazınana kadar izlerim daha. Çok kişiyi “Black” ile tanıştırdım; bu misyonuma halen devam etmekteyim, herkese şiddetle tavsiye edebilirim. Filmi başından sonuna kadar gözünüzü kırpmadan izleyeceksiniz ve izlerken gözyaşlarınızı tutamayacaksınız. Kaçırmayın. Pişman olmayacaksınız.
Çünkü fedakârlık hiç bu kadar hüzünlü olmamıştı.
Ebru Keskin tavsiye etti
Güncelleme Tarihi: 31 Mayıs 2010, 13:50
Güzel bir film ama konusunun özgün olduğu fikrine katılmıyorum, bana çok fazla Helen Keller'ın yaşamını anımsattı.