Âşık Veysel, kız kardeşi ve torunu ile Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde, bir elma bahçesindeler. 1970 yılına ait bu anı fotoğraflayan gazeteci ve fotoğraf sanatçısı Ergun Çağatay.

1970 yılında şair Ümit Yaşar Oğuzcan’la Ankara treninde karşılaşıp Âşık Veysel'le tanışmaya götüren o tesadüfü şu sözlerle anlatıyor Ergun Çağatay: “Ailem Ankara'da oturuyordu bir aralık. Annemi, babamı, kız kardeşimi görmeye gidiyordum. Trende Ümit Yaşar Oğuzcan'a rastladım. Oturduk konuştuk. Ben, dedim, fotoğraf çekiyorum. Siz nereye gidiyorsunuz? Ben, dedi, Âşık Veysel'in köyüne gideceğim. Çünkü, dedi, çok yaşlandı, ölebilir. Onun eserlerini toplamak lazım kaybolmadan, dedi. Çünkü Âşık Veysel eser yazmıyordu. O içinden geldiği gibi söylüyordu. Oğlu veya başkası yazıyordu onun sözlerini. Öylelikle kayda geçmiş oluyordu.” 

Oğuzcan’la Sivrialan’a giden Çağatay, Âşık Veysel ve ailesiyle iki gün geçirdi. Onların fotoğraflarını çekti. Çağatay o iki günün ve fotoğrafların hikayesini şöyle anlattı: “Âşık Veysel’in elma bahçesine gittik. Orada gördüğümüz şey şuydu, o elma bahçesinden, yokuş, çıkamıyordu. Nefes alırken zorlanıyordu. Büyük oğlu geldi, Ahmet'ti. Babasını sırtladı, elma bahçesinden köyün evine doğru gidiyorduk. Veysel bir Anadolu efendisiydi. Mütevazıydı.”

Ergun Çağatay, Âşık Veysel'e ait bu nadide fotoğrafı, meslek hayatı boyunca çektiği karelerden bir seçki yaptığı 'Merceğimde Elli Yıl' sergisiyle gün yüzüne çıkardı. Yıllar boyunca özenle sakladığı Âşık Veysel'in fotoğraflarını da onun üçüncü kuşak torunu Burcu İşler'e hediye etti.

Sanki bizlere seslenmiş

Âşık Veysel'in torunu Burcu İşler de hiç görmediği dedesinin türküleriyle büyüdü. Bir de onun diktiği ve 53 yıl önce çekilen fotoğrafta görülen ağaçtan yediği elmalarla. İşler, “Âşık Veysel'in gözleri görmüyorduysa da gönül gözüyle her şeyi görmüş. Hâlâ onun söylediği şeyleri yaşıyoruz. Hâlâ bıraktığı şiirlerde, anılarda gerçekten bizlere seslenmiş gibi hissediyoruz” dedi.

İşler, dedesinin meyve bahçesi yapma kararı karşısında köyde yaşananları da şöyle anlattı: “O bahçe yapılacağı zaman, köyde yaşayan bütün insanlar 'Biz hiç meyve yetiştiremedik. Bu kör adam mı meyve yetiştirecek?' diye ilk önce yadırgamışlar. Ceviz ağacından dut ağacına, elmadan armuda, ayvaya bir sürü ağaç yetiştirdiğini ve meyve verdiğini görünce 'Gerçekten kör olan bizlermişiz' demişler. 'İnanılmaz bir şey. Biz bile bir çiçek yetiştiremezken Âşık Veysel kocaman bir bahçe yapmış.' Bahçeye gittim ben de. Aileden de bir çok insan gittiğimizde oturuyoruz. Yıllar yıllar sonra hâlâ o meyveden yemek inanılmaz bir şey.”
 

Eda Sinem Bakioğlu haber verdi