Şiir Zümrüdüanka mı? Hayaleti mi?
Şiir ve düşünce zengini Cahit Koytak, Yoksulların ve Şairlerin Kitabı'nın epiloguyla bitirdi üçlemeyi. Ancak okuyarak teşekkürlerimizi sunabiliriz bu büyük şaire. Öyleyse durmayın ve teşekkür edin kendisine.
‘Yoksulların ve Şairlerin Kitabı’ bahrinde/ imal-i sanat devam ediyor, dostlarım,/ fil-leyli-ven-nehar/ bütün çağıltısıyla hem de’ ‘ve aşk’ ne yapıyor peki? ‘arkasında havarileri, dediğim gibi/ sokakları, çarşıları dolaşıyor aşk,/ meyhaneleri teftiş ediyor,/ şarap mahzenlerini,/ masaları, peykeleri,/ şişeleri, kadehleri ve dudakları…’
Ruhu olanın bigâne kalamayacağı bir kitap!
Öyle sorular soruyor ki şair… Ruhu olanın bigâne kalması mümkün değil bu kitaba. İşte Solo Saksafon’da sorduğu ayartıcı ve cazip soru. Hatta sana, bana ve bu şiiri okuyan herkese geri çevrilemez bir teklif bu. ‘senin de bir saksafonun olsun/ istemez miydin,/ charlie parker’ınki gibi, çatal dilli,/ kalbinin uzantısı bir saksafonun?’ ‘sonsuzun uzantısı, huş ağacı gibi yanan, yanan ve duman vermeyen, ölüme aldırmayan… bu saksafona hayır denebilir mi sizce?
Jaguar Necip Fazıl, Yelkenli Tabut Nazım Hikmet!
Yoksulların ve Şairlerin Kitabı’nın üçüncüsü yayımlanan Cahit Koytak öyle çok ismi anlatıyor ki şiirlerinde. Bazen mısralarda yer veriyor acı çeken, soylu, zavallı, muhteşem adamlarına, kadınlarına. Bazen de uzun ya da kısa müstakil şiirlerde şiir kılıyor onları. Buraya bu isimleri almaya kalkışmak düpedüz çılgınlık olur. Ama gene de bazılarından bahsedebiliriz. Mesela daha önceki kitaplarda Sezai Karakoç’u, Cahit Zarifoğlu’nu yazmıştı. Bu sefer de Kandinski ve Fuzuli arasında Jaguar adlı bir şiirde Necip Fazıl’ı söylüyor. Tam dokuz sayfalık bir ruh sorgusu. ‘Çünkü bakın, akıl varlığın çevresinde/ dönüp duruyor, jaguar gibi!’
Cennetin Tavan Resimleri denilen bu bölümde Tagore var, Tolstoy Üzerine Beş Şiir var, Şeyh Galib İçin Üç Şiir var. Yelkenli Tabut’ta Nazım Hikmet var. Boyu on iki sayfa.
Homopoeticus da ne ola?
Öyle kalabalık ki şairin sahnesi. Bir hayalet bile var sahnede. Belki de binlerce hayaletin sözcüsü bir hayalet bu. Ama hayaletten daha fazla yer kaplıyor Homopoeticus. 22 bölüm boyunca şiir üretecek, inşad edecek bu adam. Sonra Güncellenmemiş Edebiyat Dersleri başlıyor. Buraya kadar Tanrı’nın şehri olan ruhu geçtik. Bir atölye olan insanı geçtik. Yolun tozuna toprağına bulandık. Cennetin tavan resimlerine şahit olduk. Charlie Chaplin cennette gündelik hayatı anlattı. Cehennemden yükselen neşideleri işittik.
İçi dışına çıkmış bir ruh...
Kitabın bittiği 410. sayfaya ulaştığımızda şair şöyle diyor: ‘gördün ey sabırlı okuyucu,/ bu bir kitap değil aslında,/ kendi sokaklarında/ benliğini arayan/ uyurgezer şehir;// şehir değilse eğer,/ içi dışına çıkmış bir ruh;/ kursağından saçılan/ gök dolusu serveti/ yoksulların ve şairlerin/ kapıştığı/ bir Zümrüdüanka Kuşu,/ Zümrüdüanka hayaleti,…’
Mustafa Pesen 'fakrım fahrimdir' diyene ümmet kıl bizi Rabbim duasında