Sezai Karakoç’un, son dönemde yetişen en önemli mütefekkirimiz olduğu konusunda genel bir kanı olduğu herkesin malumu. Biraz düşünüp biraz okuma iddiasında olan birisinin, bir şekilde Sezai Karakoç ile yolunun kesişmemesi zor. Sezai Karakoç denilip düşünüldüğünde, bir davaya adanmış bir ömür ve bir davayı anlayıp anlatmaya sarf edilen yıllar gelir insanın gözünün önüne çünkü.

Ama şunu da görmek gerek: Son yıllarda dindar kesimin görece rahatlamış olması, zenginleşmesi, bu kesimi gevşekliğe itti. Bu gevşeme, en çok düşünce alanında kendini gösteriyor yazık ki. Ne bir şeyler düşünür oldu insanımız artık, ne de kimin ne düşünüp ne söylediğini merak eder oldu. Ama karamsarlığa kapılmamalı. Bu durumun farkında olup bu durumdan rahatsız olanlar, sadece rahatsız olmayıp bu konuda bir şeyler yapmaya çalışanlar da var. Şaban Abak da bunlardan biri. Bir süreden beri “Diriliş Okumaları” yapıp Sezai Karakoç’u ve onun düşüncelerini anlatmaya çalışıyor sesinin eriştiği yerlere.şABAN aBAK

Şaban Abak, Burfaş’ın desteklediği Emir Buhari Sohbetleri’nin konuğuydu 13 Nisan Cumartesi gecesi. Konusu da anlamlı ve bir şeylerin kaygısını çekenler için irkiltici bir konuydu: “Sezai Karakoç’un Tarihî Çağrısı.”

Şaban Abak, Sezai Karakoç’a ve Sezai Karakoç’un düşüncelerine dair şunları anlattı: ”Sezai Karakoç, çağımızın en büyük düşünürlerinden biridir. Hem sağda hem solda hem de İslamcı kesim arasında okuyup yazan her kim varsa bir şekilde onunla yolu kesişmiş, ondan beslenmiştir. Bakıldığında Sezai Karakoç, ömrünü İslam medeniyeti için vakfetmiş, bu uğurda ömrünü harcamış, evlilik dâhil birçok şeyden feragat etmiştir. Kendisine verilen ödüllerin maddi cephesini reddetmiş, bu paraların hayır işlerinde kullanılmasını istemiştir. Alan değil veren, isteyen değil istenen olmuştur.”

Sezai Karakoç düşüncesinin dört temel kavramı

Sezai Karakoç’u ve Diriliş düşüncesini anlamak için Sezai Karakoç’un tüm eserlerinin mutlaka dikkatle okunması gerektiğini söyleyen Şaban Abak, yine de kendi anladığı kadarıyla Diriliş düşüncesini dört temel kavram üzerinden anlamak gerektiğini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Sezai Karakoç’un çağrısında dört temel kavram vardır. Bu kavramlar şunlardır:

1. İslam Birliği: Sezai Karakoç, daha ilk gençlik yıllarından beri İslam birliğine kafa yormuş, dünya barışı için bu birliğin mutlaka gerçekleşmesi gerektiğini savunmuştur. Bu birliğin nasıl olması gerektiğine dair yapılması gerekenler (ordu, ekonomik yapı, yönetim, kültürel faaliyetler vb.)  üzerinde kafa yormuş, bunları da eserlerinde anlatmıştır. Bu düşüncenin temelinde, İslam ülkelerini tek vatan görme anlayışı yatar.

2. İslam Milleti: Bu millet, İslam vatanında yaşayan insanlardır. Bu insanlar, Hazret-i Âdem’den bu yana tüm peygamberlere ümmet olanları kapsar ama İslam milletinin günümüzdeki temsilcileri Müslümanlardır. Çünkü Allah’ın çağrısını ileten son peygamber, Hazret-i Muhammed’tir. Dolayısıyla bu milletin günümüzdeki temsilcileri de Müslümanlardır.

Şaban Abak3. İslam Medeniyeti: Sezai Karakoç’un en çok üzerinde durduğu kavram, bu kavramdır. Bunun üzerinde ne kadar durduğunu anlamak için sadece ‘Medeniyetimizin Büyük Krizi’ başlıklı yazıya bile göz atmak yeterli. Yüz sayfa uzunluğundaki bu yazı, Sezai Karakoç’un medeniyet düşüncesini ne kadar önemsediğini anlatmak için başlı başına yeterlidir. Sezai Karakoç, medeniyet inşa etmekten hem fert hem de toplum olarak sorumlu olduğumuzu söyler. Bunun gerekçesini de insanın ilahi olana muhatap olmasıyla açıklar. Mademki insan ilahi tebliğe muhataptır, o zaman bu çağrının gereğini yapmalıdır. İnsan da bu çağrı gereğince eyleme geçmelidir. Ama burada insanı sınırlayan bir şey vardır: Bu eylem, Allah’ın isteğine uygun biçimde olmalıdır. İşte bu durum, Müslüman’ı medeniyet oluşturup oluşturduğu o medeniyeti taşımaya iter. Medeniyet düşüncesine sahip olmak için de ilahi hitabı doğru anlamak gerek. Bir Müslüman mesela namaz kılma emrini bireysel değil toplumsal bir emir olarak anlamalı ve bunun gereğini yapmalıdır.

Bunun gereği ne peki? Bunun gereği, namaz kılacak güzel ve estetik mekânlar inşa etmek, abdest alacak suyu temiz ve sağlıklı bir şekilde namazgâhlara taşıyacak suyolları açmak, Rabbin mekânı olan mabetleri ona layık bir şekilde süslemek… vb. bilgisine sahip olmaktır bunun gereği. İşte ilahi seslenişi böyle anlayıp bunun gereğini yerine getirmek için yapılanlar, medeniyeti oluşturur.

4. Diriliş kavramı: Bu kavram, ‘ihya’ kavramıyla eşdeğer bir kavramdır. Bu kavramın dayanağı ‘Bir insanın hidayetine sebep olan tüm insanlığı diriltmiş gibidir.’ ilkesidir.

Ama aynı zamanda Diriliş, sadece bir kavram değil, aynı zamanda bir yöntemdir de. Bu yöntem sadece hidayete sebep olmayı değil, İslam’ın ekonomik sistemini, devlet yönetme anlayışını, süslemeyi, tefekkür etme yöntemini vb. de kapsayan bir yöntemdir. Bu düşünce Yûnus’un ‘Her dem yeniden doğarız/ Bizden kim usanası’ dizelerinde ifadesini bulan ‘Her dem yeniden doğmak’ anlayışıyla aynıdır. Bu aynı zamanda Allah’ın yaratma mantığını da anlayıp ona uygun davranan bir mantıktır. Allah’ın yaratışı nasıl her an tecelli ediyorsa, Müslüman da her an kendini, inancını, sistemini, kültürünü vb. her an yeniden üretmelidir.”

Şaban Abak sözlerini, Sezai Karakoç’u mutlaka tanıyıp onu başkalarına tanıtmak, özellikle de yeni kuşaklara anlatmak gerektiğini söyleyerek bitirdi.

 

Ahmet Serin notlarını aktardı