Sakarya’nın Adapazarı İlçesi Solaklar Köyü’de medfun bulunan Seyyid Osman Adapazarî 18. yy. ikinci yarısı ile 19. yy. ilk yarısında yaşamış, doksan yıla yakın muammer olmuş. Yakın zamana kadar şöhreti pek duyulmamış. Hayatı hakkında da çok fazla bilgiye sahip değiliz. Divanı olduğu bilinmekte ancak hazret hakkında son zamanlara kadar derinliğine ve genişliğine bir çalışma yapılmamıştır.
Hz. Abdülkâdir Geylâni’nin bu topraklarda neşv ü nema bulmasında Eşrefoğlu Rûmî Hazretleri’nin hizmetleri pek mühimdir. Kendisinin şu beyitleri de bizim onu daha iyi tanımamıza yardımcı olur.
Benim şeyhim seni Hakk’a yetürür
Nice müşkülleri anda bitürür
Muhammed’in sancağına götürür
Abdulkâdir Sultan derler şeyhime
Giderler gazaya çalarlar satır
Daima yaparlar hoş gönül hatır
Bağdat’ta türbesi nur olmuş yatır
Abdulkâdir Sultan derler şeyhime
Kâdiri tarîkinin Eşrefî koluna müntesib Adapazarî Hazretleri de Kâdiri Eşrefî usûlünce bu beldede talipleri irşada say etmiştir. Hazret aynı zamanda Bor’lu Seyyid Ahmed Kuddusî Hazretleri ile muasır ve aynı manevi yolun yolcusudur.
Bahr-i vahdete fülkün sal çünki bil Allâh Kerîm
Bir müsâ’id rûzgârla verdirir Allâh Kerîm
Ver özün Geylânî Pîr’e her cihet Allâh Kerîm
Gayra bakma kabza-i kudrettedir Allâh Kerîm
Kâdirî’nin kadri âlî hôş olur Allâh Kerîm
Abdülkâdir Geylani Hz. İran’ın Geylan kasabasında 1077 de dünyaya teşrif etmiş Kâdiri yolunun Pir’idir. El-Bâz el-Eşheb (akdoğan) Muhyiddin, Gavs-ül-A'zam, Kutb-i Rabbani, Sultan-ul-Evliya, Kutb-i A'zam gibi lakabları bulunmaktadır.
Günümüze kadar pek çok mutasavvıf, âlim, mütefekkir divan şairleri Hz. Abdulkâdir Geylâni’ye bağlılığını , muhabbetini beyan eden, tebcil eden şiirler yazmıştır. Bunu Hz. Eşrefzâde Rûmî (1353-1470), Hz. Yunus Emre (13.yy) Hz. Nâbi (ö.1712) Hz. Şeyh Galip (1757-1799) Ahmed Kuddusi hz. (1760-1850) hz. Hamza Nigâri 1797- 1885 hz. Leylâ hanım ( -1847) Hz. Osman Şems Efendi (1814-1861) Âdile Sultan Hz. 1826-1899, Alvarlı Efe Hz. (1868-1956) Mustafa Fevzi Efendi Hz. (1871-1924) Muzaffer Ozak Hz. (1916-1985) gibi hazretlerin divanlarında görürüz.
Mutasavvıf Seyyid Osman Adapazarî hazretlerinin divanı da çok yakın zamanda latinizesi neşredilmiş, birçok nutk- şerifi bestelenmiştir. Divânda kâdiriyye tarikatının Pîri Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî’ye ithaf edilen ve onu anlatan pek çok şiir de bulunmaktadır. Tasavvuf menbaının en üst seviyesindeki nutk-u şerîfini okurken ve anlamaya çalışırken bir başka şiirinde daha aşağıya iner. Buradan da kâmil olmaya dair tohumlar barındıran insanı yukarı çekmeye çalışır. Burada meraklılar ve muhibler için bazı örnekler verelim dedik;
Abdülkâdir bendesi âşık olur cümlesi
Âşık olan bellidir gözleri nem-nâk olur
****
Bu âcize za’if diye sakın ta’an eyleme nâkıs
Bizi sevk edecek Hakk’a o Muhyiddin’imiz vardır
****
Abd-i Kâdir bendesiyiz zâhidâ bu arsada
Bahr-i aşka daluben mahv oldu hep vücûdumuz
****
“Nefsine arif olamayan nefsini bilmeyeni şirk ateşi yandırır dünya metaına gönül verir ona tapar. Kadiri yoluna giren kişi bu şirkten dünya aldatmacasından mahfuz olur. Tevhid ile meşgul ol ki yolunu şaşırmayasın. Biz vahdet dilinden söyleriz bu dilden çoğu kimse anlamaz. Seyyid Abd-i Kâdir bizim Pîr’imizdir” diye şerh etmeye çalıştığımız dünyayı lüzumundan fazla sevip, maddeye bağlananlara hitap ettiği şiirin bir kıt’ası şöyle;
Ârif-i nefs olmayanı yandırır şirk âteşi
Gir tarîk-i Kâdiri’ye ârif ol sen ey kişi
Kapagör tevhîd topunu sarpa ağdırma işi
Sırr-ı vahdet söyleriz biz kimse bilmez dilimiz
Hazret-i Hünkâr u Seyyid Abdülkâdir Pîr’imiz
Velilerin, Allah dostlarının, dervişanın Pîr’leri ile olan irtibatı münasebeti her daim devam etmekte olduğu ehlince ifade edilmektedir. Bir dara bir sıkıntıya düşüldüğü vakit “meded ya Hz. Pîr, Aman Ya Resullallah, Aman Yarabbi, ” dileyerek yardım destek isteriz. Eskiden tekkelerde de okunurmuş; “Üç dalda bir gülüm var, dervişim keşkülüm var, medet ya Abdulkâdir, benim bir müşkilim var.”
Ehl-i semâ okur ismini Eşheb
Cümle şefâ’atin ummadadır hep
Sevmek ile doğrulur Hakk’a mezheb
Efendim sultânım imdâda yetiş
Sultân Abdülkâdir imdâda yetiş
Divanın mukaddimesindeki aşağıdaki manzume de muhteşemdir:
“Hz.Seyyid’in Osmanlı toplumunu çok zor durumda bırakan Osmanlı-Rus savaşlarından birine katıldığı Divânı’ndan anlaşılmaktadır. Bu savaşta Hz. Abdulkâdir Geylâni’nin ruhâniyetinden istimdâd ederek duâlar ettiği ve neticede Rus gemisinin battığını anlatır. Dolayısıyla söz konusu nutuk Hz. Seyyid’in hayatının bir kısmında Osmanlı ordusunda bizzat yer aldığının bir delilidir:
Gam yemem üstüme geldikçe Urûs’un kâfiri
Bir figan etsem yetişir Seyyid Abdülkâdir’i
Sandılar Osmân hakîrdir yok çerisi gavgada
Kâfirin kellesini hep men eder Pîr askeri
Sâye-i Pîran’da gelmez mûyıma hiç belâ
Emr-i Hakk’la hıfz eder sultânım Abdülkâdir’i
Kaçtılar münkir münafık kaldı kemter Pîr ile
Dâmen-i Pîr’de dedim kim sal azâba ekferi
Kâfire gâlibliğe men çok niyâz ettim o gün
Hamdülillâh avn-i Hakk’la suya battı gemisi
Kime mensubiyetin var sorar isen ârifâ
Hazret-i Geylâni Pîr’in bir günahkâr kemteri
Bu gazâ asgar gazâdır bilmiş ol sen SEYYİDÂ
Git yerine nefsin ile et gazâ-yı ekberi
****
Lâ-mekândan gelmişiz biz yok bu ilde elimiz
Meylimiz yok dü cihana cilve-gâhtır yerimiz
Âşık-ı dîdâr-ı Hakk’tır gayrı görmez çeşmimiz
Sırr-ı vahdet söyleriz biz kimse bilmez dilimiz
Hazret-i Hünkâr o Seyyid Abd-i Kâdir Pîr’imiz
Nûr göğünden doğmuşuz biz nurdan olduk pür nihâl
Câm-ı vahdet içmeyenler bizleri görmek muhâl
Âlimin ilmi erişmez eylese bin kıyl u kâl
Sırr-ı vahdet söyleriz biz kimse bilmez dilimiz
Hazret-i Hünkâr o Seyyid Abd-i Kâdir Pîr’imiz
Zâhidân ayık dururken anlamaz esrârımız
Kaçma meyden cur’a nûş et bilesin seyrânımız
Korkma bizden gel beri gel göresin meydânımız
Sırr-ı vahdet söyleriz biz kimse bilmez dilimiz
Hazret-i Hünkâr o Seyyid Abd-i Kâdir Pîr’imiz
Ârif-i nefs olmayanı yandırır şirk âteşi
Gir tarik-i Kâdirî’ye ârif ol sen ey kişi
Kapagör tevhîd topunu sarpa ağdırma işi
Sırr-ı vahdet söyleriz biz kimse bilmez dilimiz
Hazret-i Hünkâr o Seyyid Abd-i Kâdir Pîr’imiz
Cümle eşya sırrı ile nâtık-ı Hakk’tır özü
Bî-cihet hem söyleyen kendine kendidir özü
Cem-i Cem hem cem’le farkı bil de Seyyid kes sözü
Sırr-ı vahdet söyleriz biz kimse bilmez dilimiz
Hazret-i Hünkâr o Seyyid Abd-i Kâdir Pîr’imiz
****
Dü-cihâna sâye salmış Pîr’imizin himmeti
Dervîşinin yüce olur cümlesinden pâyesi
Gam gider vâsi olur her bendenin dil-hânesi
Zî-saâdet zî-kerâmettir gürûh-i Kâdirî
Sırr-ı sırrullâh velâyettir gürûh-i Kâdiri
M.Hakan Alvan’ın Hicaz olarak bestelediği ilahinin sözleri şöyle:
Abdülkâdir cümle pîrlerin pîri
Eşrefoğlu Rûmî pirlikte sânî
Adalı Osman onun edna kulu
Abdülkâdir pirimizdir pirimiz
Hazret-i Mevlâ’nın hâssü’l-has kulu
Hem Resûl-u Kibriyanın has oğlu
Târîkini tutan cümlesi veli
Abdülkâdir pirimizdir pirimiz
Benim pîrim Seyyid Abdülkâdir’dir
Ömrü içre olmamış yalan sâdır
Sıdk ile çağırsan her yerde hâzır
Abdülkâdir pirimizdir pirimiz
Târık-i Abdülkâdir’dir müstakim
Müridi dareynde olmaz hiç sakim
Târîkini tutana cennet-i naim
Abdülkâdir pirimizdir pirimiz
Ey Seyyid Osman uyar sen can gözün
Hakkıyla dinle kâmilin her sözün
Et Pîr'e teveccüh ayırma özün
Abdülkâdir pîrimizdir pirimiz
2021 yılının yaz aylarında Serdivan Belediyesi’nce neşredilen Seyyid Osman Adapazarî Divanı’ndan haberdar olduk. Emeği geçen hocalara, musikîşinaslara, belediyemize şükran ve minnet duymaktayız. İsm-i şerifi geçen hazerata rahmet niyaz ederiz. Himmetleri hazır ola.
Arzu Bosnevi