Orijinal adı Hasaisu et-Tasavvuri’l İslamiyye ve Mukavvimati olan ve iki cilt halinde basılan “İslâmî Düşüncenin Özellik ve Esasları”, İslâm düşüncesini ve esaslarını diğer kavram ve görüşlerden ayıran bir metot kitabı. İslâm düşüncesinin temelinde tevhid inancı ve Kur’an-ı Kerim vardır. Elinde Kur’an olan bir Müslüman, bu kutsal kitaptan başka hiçbir şeye bakmaz ve denilenlere, yol göstermelere itibar etmez. Diğer taraftan öteki İslâm kaynaklarını da reddetmez. Sonuç olarak İslâmî olan her şey Kur’an-ı Kerim’le uyumlu olmak zorunda ve hatta onu odak noktası olarak kabul etmek durumundadır. Kur’an-ı Kerim’le çelişen, Allah’ın kitabını yok sayan ve onu görmezden gelen görüş ve düşünceler safsatadan ibarettir. Asıl yol göstericinin Kur’an-ı Kerim ve onunla çelişmeyen kaynaklar olduğunu kabul ettikten sonra bu kitabın çok daha verimli bir şekilde okunacağı kanaatini taşıyorum.

Elinde sadece Allah inancı kalmış Müslümanlar

İkinci cildin “Ön Söz” kısmında kitabın yazarı Seyyid Kutub’un kardeşi Muhammed Kutub’un dikkat çektiği çok önemli bir konu var. Bu konu aynı zamanda bir Müslümanın nasıl yaşaması ve nasıl inanması gerektiğine dair ipuçlarını barındırıyor. Muhammed Kutub, İslâm düşmanlarının İslâm topraklarına egemen olduktan sonra nasıl yozlaştırıcı, nasıl aslını unutturucu faaliyetler içine gireceklerini ve bunu nasıl olup da hissettirmeden bir nevi ikna yöntemiyle yapacaklarını hatırlatıyor. Böyle memleketlerde Müslümanın elinde sadece sağlam ya da değil Allah inancı kalacağını ve diğerleri olmadan yani ibadet, dinin yayılması azmi, örnek olma gibi davranışlar olmadan dışarıdan bakıldığında başka din mensuplarından herhangi bir farkı olmayan Müslüman tipolojisine uygun yeni bir tür ortaya çıkacağını haber veriyor. Oysa bir Müslüman, Allah’ın varlığını ve birliğini daha en başta kabul edecek ama bununla iktifa etmeyecektir. Allah’ın dini için yapılacak şeyler nefes alıp vermekle bitmiyor çünkü.