Bir yolculuk başlar. Doruklara doğru tırmanış. Manayı en iyi şekilde okuyabilmek için manasızlığı diplerde bırakıp zirve-i bâlâya kaçma vaktidir. Nefsin serini kademin altına alıp Cebel-i Nur’un nurunu sere tâc etme vaktidir.
Heyecanın da dağın zirvesini düstur edinmiştir. Yüreğini tutamazsın ki sükûnet libasını giydiresin. Dilinde “sure-i ikra” , adımlarında sürat, kalbinde tarifi imkânsız atışlar ile Hira’ya varmaya çabalarsın. Peygamberinin (s.a.v) gölgesine sığınmak, Cibril-i Emin’in getirdiği emanetin lisana büründüğü ilk mekânda solumak, okumayı en baştan en hasından öğrenmek… Menzil Ğar-ı Hira. Okula yeni başlayan bir çocuğun okuma aşkı, heyecanı tarife sığar mı? Koş çocuk koş… Dağın dikliği korkutmasın seni. Menzil İkra!
Yorulacaksın elbet. Ayakların taşıyamayacak bedenini. Nefesin bitti zannedeceksin. Hayat yokuşun kolay değildi ki Hira yolu kolay olsun. Hayat imtihandır! Kalbinin duracağını, beyninin kaynadığını düşündüğün an kaldır başını, bak şu yola. İyice kıs gözlerini. Dünyayı avucunda tutacak yaşta iken onu dağların eteklerinde bırakıp kendini Mutlak gücün sahibine teslim etmeye, zirveye tırmanan Peygamberini (s.a.v.) tahayyül et. Kendini Rabbe teslim etmiş Peygamberine, eşine teslim olmuş 60lı yaşlarındaki annen Hatice’yi (r.a.) seyret. Teslimiyeti, sadakati temaşaya dal. Sadık kulduk, sadık ümmettik, İslam olmuştuk biz. Bir nefes al ve annen Hatice’nin (r.a.) adımları tarik olsun sana. Ha gayret. İslam olman için yanman gerek. Kalbin yetecektir, korkma.
Yüklen Efendinin (s.a.v.) soluklarını
Tarik… Bir kenara bağdaş kurmuş nefeslenen dedenin, peygamber aşkını dillendiren terennümlerine kulak ver. Ayaklarındaki dermansızlığı, başlarında kaynayan güneşi dinlemeyen süratli adımların sahiplerine nazar et. Uzunluğu mühim mi? Sevgiliye giden yolda adımlar sayılmaz.
Defalarca yorgunluk, defalarca gayret… Ve gerçekten bittiğini sandığın an zirvedesin. Saniyeler geçmeden yorgunluğundan hiçbir emare kalmaz. Nasıl oldu diye düşünme zamanı değildir. Tefekkürü ğâra saklamalısın. Biraz daha zorlu bir geçitten de sıyrıldıktan sonra Ğar-ı Hira karşındadır. Ona koşan yürekler karşında.
Dakikalar sonra ilk vahyin kucakladığı bir-iki adıma sığacak mekânı kucaklar nazarların. Dilinde ikra! Yüreğinde ikra!
Teslimiyetin ve emanetin nefeslendiği havadan iyice solu. Kalemin olacak o soluk. Gözüne fer olacak o soluk. Oku, o küçücük mağarada genişliğe çıkan yolun nerede gizlendiğini. Oku, teslimiyetin ve emanetin cihetini. İlk mektebindir burası çocuk. Saliseleri kaçırmadan soluklan. Tefekkürün âlâsını sırtlan. Acele etmelisin. Yüreğini getiren kardeşlerin bekler ardında. Yüklen Efendinin (s.a.v.) soluklarını. Emin bir lisandan dökülen “İkra!” emrine kemer-beste olmuş ruhaniyetinde çek besmeleni. Hayata besmele vaktidir. Okumaya başlama vakti.
Zeynep Görünmek yazdı