Bir mübarek sefer olsa/ Varsam ağlayu ağlayu” mısralarındaki gibi varsam huzurunuza, el bağlasam, gönül düşürsem, dilim sussa, gözüm sadece sizi görse... Diyeceksiniz ki, “eğer beni herkeste göremedinse, her halinle bana gönül düşürmedinse, herkesle benim huzurumda olduğun gibi değilsen vay haline, vahlar sana...”

Vay halime, vahlar bana...

Ahmet Soyyiğit
(+)

Seni tanımakla şeref buldu halim. Gönlümün darlığı geçti. Ferah denizinin ne olduğunu anladım. Meğer dünya mezar içre mezarmış bana. Mezardan çıkardın beni. Bana yüklediğin Hak emanetten –şahidim, görmem gerekenin kendisidir- haberdar ettiğin andan beri seninle adım atarım âleme. Özlüyorum seni. Sahabenin nebi-yyi Ekrem'inin sohbetini özlemesi gibi. Namaz sevdalısının namazı özlemesi gibi. Müminin Ramazanı özlemesi gibi.

Adın Ahmed. Hamdiyet zuhurunu sende bildim. Emanetinle adım atarken âlemde, yeryüzüne basarken ayaklarım, gökyüzünü seyrederken gözlerim, âlemi dinlerken kulaklarım, varlığa dokunurken tenim; hep sensin beni benden gören.

Diyeceksin ki, ‘ayrı mıyız’

Ahmet KumanlıoğluUtanıyorum, sahabenin işleri saikiyle özür dilemesi gibi özür dileniyorum senden. Özledim ve özledin biliyorum. Virane yok mu, ayrı koydu bizleri. Diyeceksin ki, ayrı mıyız? Senin deme hakkın var ama benim hakkım bile yok.

Emanetin var bende şimdi. İzmirli Ahmet Kumanlıoğlu'nun da emaneti aynı zamanda. O da Ahmet, her gün onu seyrederken İzmirli'yi ve seni seyrediyorum.

Ah bir sefer olsa... Seferim gece seferi olsa… Sabah namazı vaktinde Üsküdar'a varsam... Kız kulesini gören mescidde abdest alsam… Sessizce mescidin bir kenarına kurulsam… Beklesem teşrif etmeni... Mübarek bedenin dâhil olsa mescide ve gözlerimden girerek gönlüme...

Sözlerin ve halin gönlümü ışıtsa

Arkanda saf tutsam… Sözümle el bağlasam huzur-u Hak'ta. Beraber Nakşibendi Hazretlerinin usulunde evrad okusak. Dilimle, gönlüme aksa her bir kelam-i âlî... Ardından yola düşsek… “Evlat”, desen, “bir vakte kadar dinlenme vaktidir, hadi bereketle dinlen.” Üzerime örttüğün yorgan, altımdaki beyaz çarşaf duan olsa bana...

Gün iyice ışısa... Mübarek ellerin yüzüme değse ve hadi evlat, an uyanma anıdır, Allah bizleri uyananlardan etsin, desen... Beraber nimetle bedenim keyfini çıkarırken anın; sözlerin, gözlerin ve halin gönlümü ışıtsa...

Sohbet sohbeti kovalasa… Hesap hesaba eklense… Hesap versem huzurunda...

Öğlen namazında Yeni Cami'ye varsak... Gönül ferahlığını konuşsak... Bir insanın sıfatından geçmesini anlatsanız...

İkindiye kadar Şemsipaşa Kütüphanesi'nde kadim eserleri fem-i muhsininden dinlesem...

İkindi olsa Ahmediye Camii'ne varsak... El bağlasam yanında... Dilim lâl olsa, binlerce tevbeler etsem halimden…

Kız Kulesi
(+)

İkindi çayını Kız Kulesi'nin karşısında içsek... Demlenirken edep sohbeti bir bir aksa...

Hiçbir sözü direkt söylediğine şahit olmadım, yine şahit olsam...

Akşam serinliği olsa… Hane-i saadetinde Hatice Anne'nin nimetleriyle buluşsam… Akşam namazını hane-i saadetinde sen-ben kılsak her daim hem-dem...

Yola çıksak... Dostlar meclisine varsak.. Sen içeriği girdiğinde ben arkadan sessizce bir yere utanarak çökmeye çalışırken dostlarımla kucaklaşsam…

Bir olsak zikr-i Bari’de

Yazan ellerim, hatırlayan gönlüm şahit hepsini çok özledim... “Nerdesin, nerelerdesin, gönlümüzdesin ama gözlerimiz seni arar” deseler... Vecd-i irfan için toplansak.. Gönüller dilsiz olsa... Bir olsak zikr-i Bari'de... Hafız Yahya, cuşa gelse ve getirse bizleri...

Bendirzen bendire el dokunduruken esma-i Celal u Cemal gönlümü darp etse…

Hu desen...

Bu sefer maide sofrası kurulsa... Dem açsan hesaptan, kitaptan... Gel evlad, burası hesap meydanıdır, er meydanıdır desen...

Niyazi-i Mısri misafir olsa bize... Beyitler bir bir açsa kendini...

Hu desen… Kardeşlerimle, dostlarımla buluşmanın verdiği bereketle yatsıya kalksak.. İmametinde huzurda olsak... Ahiretimi görsem... Ahirimi bilsem... Desem ki, ey canımın sahibi, ahirette kardeşlerimle haşreyle beni...

Gün cumartesi olsa... Gece cumartesiyi pazara bağlayan gece olsa...

Pazara dönerken, seyrederken alemi bir daha buluşmayı nasip eyle desem..

Şükür burcu budur Rabbim bir yolcu için…

İzmir'in ve Bursa’nın emaneti Ahmet'e anlatsam bütün hikâyeyi...

Söylediklerim dua burcudur, mümkünlerin mümkünlerinden eyle...

 

 

Arda Şeker ah'ı derinden çekti