Osmanlı padişahlarının üçüncüsü I. Murad...

Osmanlı padişahlarının üçüncüsü olan I. Murad 1326 yılında doğmuştur. Babası Orhan Bey, annesi Yarhisar tekfurunun kızı Nilüfer (diğer bir tabirle Lülüfer) Hatun'dur. Büyük kardeşi Rumeli Fatihi Süleyman Paşa'yla aynı anneden doğmuştur. Başka annelerden olan üvey kardeşleri Sultan, İbrahim, Halil ve Kasım'dır. I. Murad'ın doğduğu yıl, dedesi Osman Gazi vefat etmişti. Aynı yıl Bursa fethedilmişti. O,1359-1389 yılları arasında 30 sene Osmanlı tahtında kalmıştır. "Bey, emîr-i a'zam, han, padişah, sultanü's-selâtin, melikü'l mülûk" gibi unvanlarla anılsa da daha çok  "Hüdâvendigâr" ve "Gazi Hünkâr" sıfatıyla tanınıp bilinmiştir. "Farsça hudâ (Tanrı) kelimesine mülkiyet ve benzerlik ifade eden -vend ile yine benzerlik, nisbet ve mübalağa ifade eden -gâr eklerinin getirilmesiyle oluşturulan hudâvendigâr 'Tanrı, hâkim, hükümdar, âmir, efendi, sahip, bey' gibi manalara gelmektedir."(1)

Çok iyi bir eğitim alan I. Murad, nam-ı diğer Murad Hüdâvendigâr devrin önemli hocalarına talebe olmuştur. Abisi Rumeli fatihi Süleyman Bey'in beklenmedik bir zamanda bir kaza sonucu ölümü üzerine kendisi veliaht tayin edilmiştir. Veliaht olarak tayin edildikten kısa bir zaman sonra da babası Orhan Bey vefat etmiş; bunun üzerine Bursa'ya çağrılarak Osmanlı tahtına üçüncü padişah olarak oturmuştur. I. Murad, padişahlar içinde "Sultan" unvanını ilk defa kullanmıştır. Sultan I. Murad dönemi, Osmanlıların beylikten devlete dönüştüğü bir dönem olarak da bilinir. Yine Osmanlı Devleti’ndeki kazaskerlik, defterdarlık, devşirme ocağı, beylerbeylik, sancak teşkilatı ve Divan-ı Hümayun gibi birçok devlet teşkilâtı bu dönemde kurulmuştur. Sultan I. Murad, babası Orhan Gazi’den devraldığı 95.000 km2’lik devlet sınırlarını, 5 kattan fazla büyüterek 500.000 km2’ye kadar çıkarmıştır.

Bir şahsiyet abidesi olan Murad Hüdâvendigâr bir Hakk ve hakikat dostuydu. Kendisi ahi şeyhiydi. Şahsî istikbâlini hesaba katmayan I. Murad'ın ömrü savaş meydanlarında geçmiştir. Azim, irade, vakar ve ciddiyet sahibiydi. Din farkı gözetmeden tebasındaki herkese sevgi ve hoşgörüyle yaklaşırdı. Karar alırken çevresindeki kişilere tanışırdı. Yaptığı işlerde daima ortak aklı gözetirdi. Fethedilen yerlerde imar faaliyetlerine çok önem verirdi. Fethettiği Edirne'de cami, medrese, han, hamam ve saraylar yapması bunun göstergesidir.