İstanbul'un üzerine bulutlar ağmıştı. Şehrin hususiyetlerinden bir örneği yaşıyorduk. Sisli hava nedeniyle camilerin kubbelerini bile görmekte güçlük çekiliyordu. Türk Edebiyatı Vakfı'nın Çarşamba sohbetlerinde Haluk Dursun, Osmanlı Devleti'nin klasik döneminde saray ve şehir münasebetlerine değinecekti. Biraz erkence gittim ve bekledim.
Haluk Dursun, şehre hâkim olan havanın, “sünbülî” diye isimlendirildiğine değinerek, İstanbul'u diğer hususiyetlerinin yanında iklimi dolayısıyla da sevmek gerektiğini ve şehirdeki güzelliklerin farkında olanların ancak şehirli olabileceğine değindi. Sünbülî havadan hareketle sarayda yetiştirilen çiçekler konusunu ele alan Haluk Dursun, sünbülün sarayın olmazsa olmazlarından olduğunu ifade etti.
Sünbül Efendi neden sünbülsüz?
Sünbül Efendi diye meşhur, Koca Mustafa Paşa'daki Yusuf Sünbül Sinan Hazretleri’nin türbesinin sünbüllerden yoksunluğunun kendisini rahatsız ettiğini ve yaptığı girişimlerle türbenin çiçek dikimine uygun alanlarına sünbül ektiklerini, fakat ziyaretçilerin bereket umarak beraberlerinde götürmeleri sonucu, sünbüllerin tükendiğini söyledi. Park ve Bahçeler Müdürlüğü'ne bu konuda bir çalışma yapmalarını teklif ettiğini belirten Dursun, türbenin sünbüllerle danatıldığını ifade etti.
Saray için çeşitli çiçeklerin gülhanelerde yetiştirildiğini ifade eden Haluk Dursun, bugün bizim bildiğimiz Gülhane Parkı'nın, Topkapı Sarayı'nın gülhanesinin bir kısmını içinde barındırdığını fakat sarayın asıl gülhanesinin Marmara Denizi’ne bakan kısımda olduğunu söyledi. Gülhanelerin, içerisinde çeşitli tesisler bulunduğunu belirten Dursun, gül suyu, gül yağı ve gül reçeli için ayrı ayrı birimler kurulduğunu söyledi.
Topkapı Sarayı gülhanesi Hz. Peygamber'e bir hediye
Gülhanenin bir gül bahçesi olduğunu ve Topkapı Sarayı'ndaki “Kutsal Emanetler” bölümüne yakın bir yerde olduğunu, bunun da Hz. Peygamber'in (s.a.s) remzi olan “gül" ile emanetlerin buluşturulması demek olduğunu ifade eden Haluk Dursun, "Topkapı Sarayı’nda bulunan gülhane, adeta Hz. Peygamber Efendimize bir gül hediyesidir" dedi.
Sarayda büyük bir yeri olan diğer çiçeğin ise akzambak olduğunu söyleyen Haluk Dursun, "Akzambak sarayın bir tanesidir." dedi. Dursun, saray için olmazsa olmaz bu çiçekleri yeniden sarayın gülhanesinde görmek istediklerini fakat endüstriyel Hollanda çiçekliğinden başka alternatifleri olmadığını ifade ederken, "Bu çiçeklere merakımız kaybolunca malesef üreten de kalmadı." dedi.
Alternatif bahçeler Haliç ve Dolmabahçe'de kurulur
Şimdiki Gülhane Parkı'nın saraya en büyük ihanet olduğunu ifade eden Haluk Dursun, "Padişahın has bahçesinden bir kısım alınarak parka katılmış. Padişahın has bahçesine halk giremez, halka kapalıdır." şeklinde konuştu. Topkapı Sarayı'ndaki gülhaneye nazire olarak bir bahçe yapılmak istendiğinde Haliç ve Dolmabahçe dolaylarının seçildiğini ifade eden Haluk Dursun, bu bahçelerin nazire ve öykünme şeklinde olduğunu, rekabet için bir bahçe meydana getirmenin saraya muhalefet olarak addedileceğini belirtti.
Ahmed Sadreddin yazdı