İzmit körfezinin kuzey ucundaki düzlükten tepelere doğru tırmanan bir şehir, Kocaeli’nin merkez ilçesi İzmit. Sanayileşmenin tam kalbinde kalmış. Buna bağlı olarak özellikle son 60-70 yılda hızla büyümüş. Ağırlığını çalışan insanların oluşturduğu kozmopolit ve dinamik bir nüfusa sahip. Adeta İstanbul’un bir parçası, küçük İstanbul olmuş. Körfezi çevreleyen kıyı şeridi boyunca uzanan ilçe ve beldeleriyle neredeyse kesintisiz olarak birleşmiş bir şehir.

İzmit gezimize çok deprem geçirdiği için tarihi eser yönünden zayıf olacağı yönünde bir ön yargıyla başlamıştım. En başta, şehirde beklentimin üzerinde bir tarihi zenginlikle karşılaştığımı itiraf etmeliyim.

Tarihi eski çağlara kadar uzanan Kocaeli ilk çağda Bitinya adı verilen bölgenin başkentiymiş. Trakyalı bir kavim olan Megaralılar MÖ 712’de bugünkü Başiskele yöresine yerleşmişler. MÖ 260 dolaylarında kent bugün bulunduğu yerde kurulmuş.  Bitinya krallığı MS 284 yılında Roma İmparatoru Diocletian tarafından yıkılmış. Şehir bundan sonra Roma imparatorluğunun başkenti olmuş. Bu dönemde Nicomedya adını alan İzmit; Roma, Antakya, İskenderiye’den sonra imparatorluğun dördüncü büyük şehri haline gelmiş. Büyük Konstantin tarafından İstanbul’un imparatorluğun merkezi yapılmasından sonra önemini yitirmiş.