Sizler de benim gibi, sevdiğiniz yazarların, şairlerin nasıl film izlediklerini, filmi izlerken nelere dikkat ettiklerini, hangi filmleri izlediklerini, en önemlisi filmleri neden izlediklerini merak eder misiniz? Ben ediyorum, çünkü farklı duyuş-düşünüş tarzına sahip, bizlere yazılarını/şiirlerini her okuduğumuzda bambaşka yerlere gitme imkânı tanıyan yazarlar, şairlerin, sinema gibi bize aynı imkânı sunan bir sanatla dolaylı da olsa özel bağları olduğunu düşünüyorum.
İnternet üzerinden yayın yapan, kaliteli içeriğiyle ve sadeliğiyle bende kendisini sık sık ziyaret etme isteği uyandıran hayalperdesi.net ekibi de bunu merak etmiş olmalı ki, yazarlara ve şairlere “Neden film seyrediyoruz” diye soruyor uzun zamandır… Şimdiye kadar Tarık Tufan, Gökhan Yorgancıgil, Giovanni Scognamillo, Sadık Yalsızuçanlar, Cahit Koytak, Salih Pulcu, Ahmet Albayrak, Orçun Köksal, Cem Kızıltuğ, Cihan Aktaş, Ahmet Turan Alkan, Merih Akoğul, Zeynep Gemuhluoğlu, Ömer Erdem, Ferhat Kentel ve İhsan Kabil olmak üzere çoğunluğu şair-yazar birçok isme sormuşlar bu soruyu ve bu isimler de sinemayla ilişkilerini, neden film seyrettiklerini kaleme almışlar.
Görüntünün hafızası, yazının hafızasından daha ikna edici
Sinemayı aktüel bir hadiseden öte saf bir sanat olarak gören şair Ömer Erdem ise, ilk izlediği filmin saçma sapan ve kopuk sahneleri olan siyah beyaz bir film olduğunu söylüyor. Fakat onun için perdeye yansıtılanlar değildir aslolan, perdeye bakan insanların birdenbire nasıl değiştiklerini görmüş olmasıdır. Buradan sinemayı rüyaya bağlayan Erdem, rüya gibi sinemada da kontrolün insan elinde olmadığını dile getiriyor. Aynı zamanda sinemanın şiirle çok ilgisi olduğunu belirten Ömer Erdem, ikisinin de özgürlüğün bir kanıtı, varoluşun belirişi olduğuna vurgu yapıyor. Ömer Erdem, soruşturmaya cevabında şu ilginç tespiti de yapar: “Eğer, sinema çağı başlamamış olsaydı, insanlığın kadim çağları da bir nevi yok hükmünde olacaktı. Çünkü önce fotoğraf sonra da sinema bize onu getirdi, geçmişin mümkünlüğü ve geleceğin geçmiş olmasının çok güçlü ihtimali. Ve görüntünün ve resmin hafızası, yazının ve hayalin hafızasından daha ikna edici olduğu için ayrıca.”
Sinema üzerine çalışmalarıyla tanıdığımız yazar İhsan Kabil ise, sinemanın kendi için bir anlam ifade etmeye başlamasını 15 yaşına götürüyor. Zira o zamanlar yani 1970’ler siyaseten karışık bir ülkede her yeni gün farklı hadiselere uyanılıyor ve sinema o dönemin 15 yaşında delikanlısı için bir soluklanılacak alan, bir ferahlık anlamı taşıyor. Sinemanın kendi reel hayatında gerçekleştiremediklerini en azından hayal âleminde gerçekleştirmesine de yardımcı olduğunu söyleyen Kabil, gündelik gerçekliğin kasvetinden kurtuluşunun anahtarını sinemada gördüğünü belirtiyor. Daha sonraları sinemanın kendisi için anlamının farklı boyutlara taşındığını da belirten Kabil, bir filmin artık onun nazarında değerinin, -estetik olanı da göz ardı etmeden- o filmin hayatı ne kadar görünür gerçekliğin ötesinde anlamlandırabildiği ve insanı ne kadar yaratılış gerçeğine yani metafizik boyutla canlandırabildiği ile doğru orantılı olduğunu söylüyor.
![]() |
(+) |
Bir bilet parasına başka bir dünyaya yolculuk
Çocukluğu Yeşilçam’ın altın yıllarına denk geldiği için kendini talihli sayanlardan biridir yazar Ahmet Turan Alkan… Kendisi, bu soruşturmadaki yazısında, kendine has anlattığı hatıralarından hareketle sinema “büyü”sünün kendisinde bıraktığı derin tesirleri zikreder. Sinemayı hayatın yeknesaklığından bir bilet parasıyla kurtuluşun yeri olarak gören Alkan’a göre sinema, iki saatliğine de olsa başka hayatlara dokunmanın ve hatta yaşamanın, hayatı değiştirmenin, hayatı zenginleştirmenin en kolay, en acısız, en ucuz yoludur. Kendisi de bu yüzden sevmiştir.
Ressam, karikatürist ve illüstratör Cem Kızıltuğ ise, “neden film seyrediyoruz” sorusunu kendini en iyi ifade ettiği dille cevaplamış, hoş bir illüstrasyonla…
Bu haberimizde sadece bir kısmına değinebildiğimiz bu orijinal ve hayli zengin soruşturmayı, sinemayla bir şekilde ilgilenen herkes okumalı, paylaşmalı… Çünkü cevapları okuyunca, güzel bir film izlemiş kadar zenginleşip ferahlayacağınıza eminim.
Mehmet Emre Ayhan haber verdi