İki şiir kitabıyla gönlümüzde taht kurdu Ahmet Murat. İsmini Murat Hüdavendigar'dan aldığından mıdır nedir, ondan bir şehzade elektriği aldık hep. 1971'de Karaman'da doğan şaire yakından bakmak istedik.    

SUAVİ KEMAL 

Ahmet Murat 1971'li. Tam adı Ahmet Murat Özel. Karamanoğlu Mehmet Bey'in diyarından. İsmini Murat Hüdavandigar olarak da bilinen Padişah I. Murat'tan almış. İsimlerin insanlar üzerinde ne derece tesiri var bilemem ama onda bir şehzade havası olmadığını da söyleyemem. Bir çok yaşıtından farklı olarak entelektüelliğini, şairliğini muhatabının gözünün içine sokmayan, tam tersine gözden ırak tutmaya çalışan ehli dil, ehli muhabbet bir adam Ahmet Murat.

Baba tarafı ismini kökü Taşkent'e Çetni boyundan alan uzanan Çetni köyünden. Anne tarafı Karaman'lı. İlkokulu Karaman'da Alman mimarili sarı bir bina olan Gazi Mustafa Kemal İlkokulu'nun tahta zeminli bodrum katında okuduktan sonra yolu gurbete düşmüş Ahmet Murat'ın. Orta öğretiminden itibaren Konya'da yatılı okumaya başladı. Rahmetli Babası Diriliş ve Mavera Dergilerinin abonesi olduğu için kütüphanesinde güzel kitapların dergilerin bulunduğu bir evde büyür.

Karaman'dan Ordu'ya tayini çıktığında kütüphanesini orada bir kitapçıya bırakan bir memurun kitaplarını satın alarak Ağaç Yayınları, Yeryüzü Yayınları gibi yayınevlerinin kitaplarını da okur. O dönemde Ankara'dan Karaman'a gidip, gelen Kenan Seyithanoğlu'nun sohbetlerinde Sezai Karakoç, Atasoy Müftüoğlu, Nuri Pakdil gibi isimleri de farklı bir açıdan tanımaya başlar. O dönemde Karaman'da bir Afganistan sergisi açılmasında da bire bir katkıda bulunur.  

ŞİİRE BAŞLAMA 

İlk gurbeti lise son sınıfa kadar devam etti Ahmet Murat'ın. Karaman Lisesi'nden mezun oldu. Şair Metin Altıok'un bir zamanlar öğretmenlik yaptığı lisede ondan kalan bir “sol edebiyat” grubuyla tanıştı. İbrahim adlı halis edebiyatçı bir arkadaşıyla bir yıllık yol arkadaşlığı yapan Ahmet Murat ilk şiirlerini o dönemde yazdı. Lise son sınıfta Belediye Kütüphanesi'nde bulduğu Oğuz Atay'ın Tutunamayalar'ını, Camus'nun Yabancı'sını ve Ali Şeriati'nin Kevir'ini peş peşe okuyarak etkilendi ve önceden devrinin havası ile daha ideolojik olan bakışında bir sorgulama yaşamaya başladı.

Lisedeyken Konya'da yayınlanan Varide Dergisi'nde ilk şiiri yayınlanan Ahmet Murat, Murat Kapkıner'den o dönemde “şiirini okuduk, beğendik ama yaşına göre olgun duruyor isminin müstear olma ihtimali var” diyen bir mektup alır. O dönemde hem Mustafa Özel, İsmet Özel gibi soyaddaşları olduğu hem de şairliği “bilinsin” istemediği için Ahmet Murat diye imza atmıştır ve o imza bugüne dek aynı şekilde devam eder.  

MISIR SEFERİ 

Girdiği ilk üniversite sınavında Bilkent Üniveristesi'nin burssuz bir bölümünü kazanan Ahmet Murat asıl hayali olan Mısır'a yöneldi. O dönemde Mısır'a gitmek bir furyadır adeta. 3500 civarında Türk öğrenci vardır Kahire'de. Orada Arapça öğrenme hedefine odaklanan bir grup arkadaşıyla Türklerin bir araya geldiği semtten uzak bir yerde ev tutan Ahmet Murat'ın komşuları Hıristiyan Araplar olur. Yoğun bir şekilde Arapça çalışırken bir yandan Türkiye'den getirdiği kitapları okumakta bir yandan da Arap edebiyatı okumaları yapmaya başlamaktadır.

Ahmet Murat, dönem okuduğu kitaplar arasında Dostoyevski'nin “Yer Altından Notlar”ından çok etkilenir. Ali İzet Begoviç'in Doğu Batı Arasında İslam'dan Neruda'ya, Tanpınar'dan Peyami Safa'ya sıkı bir okuma süreci devam eder. İki sene süren bu dönemde okuma ve yazmayla sınırlar hayatını. Ev arkadaşları Türkiye'ye geri dönünce bu sefer Tanta şehrinde tek başına bir sene kadar daha yaşar ve Ezher'e kaydolur Ahmet Murat.  

TÜRKİYE'YE DÖNÜŞ 

O sene Mısır'a tayin olan Kültür Müşaviri Mısır'daki Türk öğrenci sayısını “azaltmakla” görevlidir ve başarılı da olur. Ahmet Murat da tekrar ÖSS'ye katılır ve Marmara İlahiyat'ı kazanır. Ezher'deki takip ettiği dersler dolayısıyla üç senede bitirecektir bu okulu. İsmail Kılıçarslan, Sıddık Ertaş gibi isimlerle de o zaman tanışır. Hatta o zaman 17 yaşında olan Kılıçarslan'la elindeki Tutunamayanlar'dan dikkatini çekip İlahiyat'ın bahçesinde tanışır.

Mısır'dan İstanbul'a geldiği ay, daha önceden gönderdiği şiirinin de Yedi İklim Dergisi'nde yayınlandığı aydır. Yani 1994 Eylül. O dönem derginin haftalık toplantılarına katılmaya başlayan Ahmet Murat, Ali Haydar Haksal, Ali Günvar, Levent Sunal gibi isimlerin yanı sıra Murat Menteş, Hakan Arslanbenzer, Hakan Şarkdemir gibi kuşakdaşlarıyla da tanışır. Uzunca bir dönem Yedi İklim dışında bir dergide yazmayan Ahmet Murat'ın babası 1995'te vefat edince en küçüğü yedi yaşında olan kardeşlerinin sorumluluğunu da taşımaya başlar. (Bu noktada birbirinden bağımsız iki ayrı not düşmemiz gerekiyor. Babasının naaşını bizzat yıkamıştır. O en küçük kardeş olan Enes Özel'in şiirinin Karagöz'de yayınlandığını not düşmekte fayda var.)

Bir ayağı Karaman'dadır ister, istemez. Rahmetli babasının bahçesinin işleri ile öğrencilik at başı gitmeye başlar. Okul bitince de ailesi dolayısıyla beş yıl yaşayacağı Konya'ya yerleşir.  

KONYA İSTANBUL HATTI 

Mısır'da öğrenciyken başladığı “tercüme” işlerine “editörlük” de dahil olur bu noktada. Halil Cibran, Tevfik el Hakim'i tercüme eder. O dönem “hayalet” mütercimlik de yapar. Başka mütercimin altına imza atacağı işler yapar. Konya'da beş yıl kadar öğretmenlik yaparken bir yandan da yüksek lisansa başlar. İlk kitabı Kaf ve Rengi Yedi İklim Yayınları'ndan çıkan Ahmet Murat, Konya'dayken Kırklar dergisinde yazmaya başlar. Uzunca bir süre Kırklar dışında bir dergide yazmaz. Çünkü belli bir yaşa kadar çok fazla dergide görünmeyip, belli bir dergide devam etmenin iyi bir şey olduğunu farklı dergilerde gözükmeye başladığı bugün de düşünmektedir.

İstanbul Ahmet Murat'ı çağırmaktadır. İnsan Yayınları'nda editörlük görevi teklif edilince bu çağrıya uyar. İnsan Yayınları ile tanışıklığı daha önceden yaptığı tashih, redaksiyon işleri aracılığıyladır. TRT'de 110 bölüm devam eden bir kültür ve sanat programını sunarken İnsan Yayınları'ndan ayrılan Ahmet Murat'ın o dönemde Mavi Uçurtma Yayınları'ndan bir masal kitabı yayınlanır. Daha sonra Ülke TV için “Vatan Millet Sakarya” adlı bir program hazırlayarak televizyonculuğunu sürdürür. Bu programda da “Mollalar İran'a”, “Yeter Söz Milletin” gibi sloganların aslını, astarını sorgular. “Televizyonculuk birinci işim değil” diyor.

Mavi Uçurtma'nın bağlı olduğu Semerkant Yayınları'nın teklifini kabul eder. 2004 yılı Ahmet Murat'ın ikinci şiir kitabı “Kış Bilgisi”nin okurlarıyla buluştuğu tarihtir. Birun Yayınları'ndan çıkan kitap ilkinden çok daha fazla ses getirir. 

NELER YAZIYOR? 

İlk iki kitabında 18'er şiirinin bulunduğunu ancak kitaplarına almadığı en az bir o kadar daha şiiri olduğunu söyleyen Ahmet Murat, bunu kitaplarında aradığı “bütünlük” kaygısına bağlıyor. Mesela Fayrap'ta iki şiir olarak yayınlanan “Ortaçağ İslam Hümanizması Kayıtları” gibi bütünlüklü dosyalar tasarlayarak şiirler yazıyor o. Aynı dosya kapsamında “Bağdat'ın Kuruluşu”nu yazıyor şu sıralar. Kıyamet alametlerinden “ilham” alarak yazdığı ve Kırklar'da yayınlanan ahir zaman dertleşmeleri “Kitabül Fiten” gibi bir çok dosyası var Ahmet Murat'ın. Şimdi o şiirlerin havasından uzaklaşmış olsa da kimbilir bir gün pat diye kalem oraya kırar rotasını belli mi olur?

“Yazamadığım kitaplar var” diyor Ahmet Murat. Böylesi beş, altı kitabı var. Bilgisayarında üç klasörü var. Birinde “tamam”, ikincisinde “az kaldı”, üçüncüsünde “çok kaldı” yazıyor. Şiirler bu klasörler arasında dolaşıyor. “Çok kaldı”dan “az kaldı”ya oaradan “tamam”a oradan tekrar “az kaldı”ya seyahat eden şiirleri var onun. “2004'ten beri bekleyen şiirlerim var.” diye anlatıyor. “Bunun bir zararını görmedim”. Yayınlama konusunda çok sabırlı. Bu sene “hummalı” bir şiir yayınlama içine girmiş durumda. Şu anda yeni bir kitaba konsantre olmaya çalışıyor. Son zamanlarda İstanbul'la ve bilhassa Üsküdar'la alakalı, tarih ve kültür kitapları okuyor. Daha sonra da hakkında okuduğu mekanları geziyor. “Evimin etrafında beş tane tarihi çeşme olduğunu okumalarımdan sonra farkettim. Bu beni heyecanlandırdı. Şiir var, mimari var, tevazu var.” diyor. On yıldır evli ve iki kız babası. “Neden yazıyorsun?” sorusuna “Köpekler uluyor, yıldızlar kızarıyor, ayvalar tüyleniyor…” diye cevaplıyor. İşte bütün mesele de zaten burada değil mi?  
  

İbrahim Tenekeci: TEMİZ KALP VE SALİH AMEL 

Ahmet Murat, 1990 sonrasının en parlak şairlerinden biridir. Şiir yazmak, aynı zamanda ortaya bir şahsiyet koymak demektir. Ahmet Murat, bunu başaran ender şairlerden biridir. Onun yanındayken size zarar gelmez. Güven verir, sır kâtibidir, kalem efendisidir, alnı açık bir bahardır, tatlı su kaynağıdır ve bunun gibi bir sürü güzel şeydir.

Temiz kalp ve salih amel, en çok onun şiirine yakışır.

Onun dağları, sevgilinin dağları gibidir. İnsanı yormaz.

Şiirlerine baktığımız zaman, bir şaşkınlığa çırak durduğunu görürüz. Her şiirinde, görülmemiş bir hayvandan yepyeni bir süt getirir. Şiiri, iyilik ve güzellik üzerine kuruludur.

Ahmet Murat, Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığım Kırklar dergisinin vazgeçilmez isimlerinden biriydi. Aynı seriden şiir kitaplarımız çıktı. İşte bu yıllarda, hem yeteneklerini yakından görme imkânım oldu, hem de o yüksek ahlâkını…

Onunla arkadaş olduğum için ne mutlu bana! 

Murat Güzel: TAHAYYÜLÜ KUVVETLİ 

Sakin ölçülü, sesdâr bir şiir. Yüksek sesli, geniş ufuklu, tahayyülü kuvvetli bir şair Ahmet Murat. Bu tahayyülü doğa'dan topluma ve tarihe çevirdiği vakit ondan çok daha iyi şiirler okuyacağımıza hiç kuşku yok. Beşeri ilişkilere ilişkin minimal şiirlerdeki başarısı umarım sürer.  

Zafer Acar: “SAF” ŞİİRLER BIRAKMAK  

Zamana dayanabilecek “saf” şiirler bırakmak arzusunda Ahmet Murat. Az üretmesinin altında sanki bu neden yatıyor.

Son yazdıklarında, onun kendine has şiir sentaksı oluşturmak isteği görülmekte. Şairliğin belki de ilk şartı, şairin ne anlattığından çok “neyi” nasıl anlattığıdır. Ahmet Murat bunun fazlasıyla farkında.

1999'da Yedi İklim yayınlarından çıkan “Kaf ve Rengi” adlı şiir kitabındaki bir imaja dönüşemeyen iç içe geçmiş bazı istiareler beni rahatsız etmişti. Dergilerde rastladığım son şiirlerinde belirsizliğin azaldığı ve imajın daha da “soluk alıp verir” hale geldiği bir şair dünyasıyla karşılaşmak beni sevindirdi. 

Ahmet Murat biraz daha şiir dese, 90 kuşağına önemli katkılarda bulunacak ve bu kuşak içerisindeki yerini daha belirginleştirecektir.     

 

Gerçek Hayat dergisinden işbu portreyi hazırlayan Suavi Kemal Yazgıç'tan izin alınarak ç-alıntılanmıştır!

GYY'nin notu: Ahmet Murat Cafcaf'ta da bir süre Erol Profit müstearıyla tatlı yazılar yazmıştır! Keşke gene yazsadır!