Şairin hırkasında her renkten ‘Bin Türlü Yama’ var

Heyecan verici bir haberdir Adem Turan’ın yeni bir şiir kitabının çıkmış olması. Çünkü şairin kendisi yüreği heyecanla çarpan bir yaşama azmine sahip. Adem Turan ile konuşurken bile içinizdeki sevinci, hüznü, heyecanı kontrol edemezsiniz. Dalgalı bir deniz gibi savrulup durur yüreğiniz. Şairin yumruğunu sıkarak zalimlere karşı haykırışı sizi de yerinizden eder, bir anda meydanlarda bulursunuz kendinizi.

Bir bakmışsınız Anadolu gibi sıcaktır içiniz, bir bakmışsınız Ortadoğu gibi kaynıyor kanınız. İçinizdeki tufanı dindirmeniz zordur. “Artık Kuşlarını Uçur” demiştir şair bir kere. Bu ruhu dindirmeye hiçbir zincir kâfi gelmez. Ona en çok siyah-beyaz renkler yakıştığını cümle alem bilse de biz bir de şunu biliriz ki onun üzerindeki hırkada her renkten bin türlü yama vardır ümmetin acılarına merhem olacak.

Bin Türlü Yama Hece Yayınları arasından ulaştı okuyucuya. İsmine çok yakışan şiirler var kitapta. Aklımızı başımızdan aslıp dünyanın bir yanına savuran şiirler bunlar. “Gibi” ve “Hiç” olarak iki bölüm çıkıyor karşımıza. Ne olursa olsun dönüp dolaşıp şairin mümin kalbinin sesisini duyuyoruz. Buna da şahit olmaktan dolayı kendimizi de sorumlu tutuyoruz yaşanan tüm acılara. Derman olsun diye cümle dertlere okunacak şiirlere gönülden bir “eyvallah” diyoruz.

Bin keder

Adem Turan; şiirini keder ve kader çizgisinde yazan şairlerden. Dünyanın kederini içinde duyarak bir kader çizgisini koyultarak şiirler kuruyor. Onu şair ve ağabey yapan da bu sahih duruş.

“Kan! desem ben şimdi bin kederle
Sen bir adım daha gitmezsin
Bir kısrak düşüyle bir adım daha!
Terli yüzünden hüzün boşaltırsın geceye.”

Sesini Anadolu’dan alıp dünyaya yayıyor şair. İçinde bin keder olsa da o olması gereken yerin farkında. Daima ayakta ve zalimin karşısında.

Duyarlılık demişken karşımıza çıkan Halep Duası hepimizin sesi olarak yer alıyor kitapta. Yarına kalacaksa bugün yazılan şiirler, olup bitene kulak tıkayan çiçek böcek şiirleri sayesinde olmayacak bu. Dünyanın derdini yüklenen şiirler uçsuz bucaksız bir geleceğe kanatlanacak.

“ Bana bir nefes Allah’ım, sabaha çıkayım
Gidip cenk edeyim, tekbirlerle Halep önlerine!”

Bin Türlü Yama bin türlü dert

Kitabı sırtında taşıyan dize “Şu Üzerimdeki Ağırlık” şiirinden;

“Yaş elli bilmem kaç, hırkamda her renkten bin türlü yama”

“Yaş” ve “yama” imgeleri burada şiire çağırıyor bizi. Derdi olan ve kendini dertlere ortak eden yüreklerdeki yamaların renkleri dünyanın renkleri kadar çok. Adem Turan’ı yakından tanıyan herkes bu dizenin gerçekliğine can-ı gönülden  inanarak şairin sesine ses verecektir.

“Her yama’nın hikâyesi – abartmıyorum- birbirinden de yaman”

Yakınları değil uzakları hayal eden bir şair var karşımızda. Bu yüzden uzun soluklar alarak çıkmak gerekiyor yola.

“Koş ve dur! Koş ve uzan karşı kıyılara doğru
Direncini geri al ( yoksulluk iyidir!), sesini uzaklara duyur..”

Şair siste / şair yolda

Adem Turan’ın, şairleri elindeki çuvaldız ile beklediği iki şiir var kitapta. Şairlerin kulağını çınlatan şiirler bunlar. Hissiyat, arzın sesi, talebin hiçliği gibi derin mevzular var bu şiirlerde. Şairlik sıfatının ağırlığına dokunan ve ince göndermeler olan şiirler bunlar.

“İğneyi kendimize batırsak sorun kalmaz o vakit, sis mutlaka ağır ağır dağılır
Açılır şiirin bütün kapıları: ve biz aaa! deriz her kapının önünde, şaşkınlığımız nic’olur”

Bin Türlü Yama, sesinin evrenselliği ile Adem Turan şiirine önemli katkısı olacak bir kitap. Şair sadece şairlere değil dünyaya sesleniyor çünkü herkesin derdi olmalı dünyanın derdi. Böylesine bir yoğunluğu var şiirlerin. Okudukça içimizi onaran, içimizi harekete geçiren. Şairin daveti açık; buyrun:

“Bu yola düş artık bütün ruhunla ey şâir!”

YORUM EKLE