Şair ve Mutasavvıf Bir Alim

 

 

Es-Seyyid Osman Hulusi-i Darendevi (k.s.)

 

O bir Malatyalı mutasavvıf. 1990 yılında “Allah bes baki heves”  sözünü tebarüz ettirircesine veda etti dünya alemine. Hayatı boyunca beslediği büyüttüğü o asıl aleme intikal etti. Ardında ölümsüz eserleri, bağlıları, sevenlerini bırakarak gitti. Yaptığı hayır işleriyle anılarak gitti.

 

Osman Hulusi Efendi, babası Şeyhzadeoğlu sülalesinden Hasan Feyzi Efendi vasıtasıyla Hz. Hüseyin'e ve Hz. Peygamber'e, yine annesi Fatıma Hanım kanalıyla da meşayihden Taceddin-i Veli (k.s.) vasıtasıyla Hz.Peygamber'e ulaşan 36. kuşaktan asil bir seyyiddir.  12. Kuşaktan da “Somuncu Baba” namıyla maruf Şeyh Hamidüddin-i Veli (k.s)'nin torunudur. (*)

 

Osman Hulusi Efendi küçük yaşlarda iken, bir dalı Allah'ı zikrediyor gerekçesiyle kesmeyecek kadar ötelerden bir esinti taşır üzerinde. Ufak yaşlarda sohbet meclislerine katılan ve hemen herkesin dikkatlerini çekmeye başlayan Osman Hulusi Efendi, 1945 yılından 1987 yılına kadar Şeyh Hamid-i Veli Cami İmam Hatipliği görevini yapmıştır. Ve bu dönemdeki hutbeleri "Şeyh Hamid-i Veli Camii Minberinden Hutbeler" adlı kitapta toplanmıştır.

 

Osman Hulusi Efendi kendini ilim sahasında fetvaya muktedir bir seviyeye eriştirmiş ve verilen vehbi ilimle şeriat, hakikat, marifet gibi ilimlerde derinleşmiştir. Henüz genç yaşlarda iken müşahede makamına da ulaşmıştır.

 

Aynı zamanda Arapça ve Farsça da bilen mutasavvıf Osman Hulusu Efendi'nin bir divanı bulunmaktadır. Divan-ı Hulusi-i Darendevî, edebiyatımızın önemli ürünleri arasında sayılabilecek bir eserdir. Yine aynı şekilde Osman Hulusi Efendi'nin  mektuplarından oluşan bir eseri de vardır: "Mektubat-ı Hulusi-i Darendevi". Bu kitapta 66 mektup bulunmaktadır ve bu mektuplar Osman Hulusi Efendi tarafından irşad amaçlı oğlullarına, arkadaşlarına, kim olduğu bilinmeyen kişilere gönderilmiştir.

 

Aslında Osman Hulusi Efendi'nin Divan'ında yer alan bir şiiri hepimizin kulaklarına aşikar olan bir şiirdir. Mehmet Emin Ay ve Mustafa Demirci gibi sanatçıların yorumlarıyla tanıdığımız bu şiir çoğumuzu dinlediğimizde mest eden bir şiirdir.

O halde sözü o şiirle bitirelim:

 

Cuşa gelir dağ ile taş feryad eder vakt-i seher

Her nesneyi kaplar telaş feryad eder vakt-i seher

 

Ol demde gül handan olur bülbül görüp nalan olur

Her ehl-i dil şadan olur feryad eder vakt-i seher

 

Ol demde diller zar eder dil-ber arz-ı didar eder

Her can özün izhar eder feryad eder vakt-i seher

 

Ol demde eşcar u nebat taze bulurlar hep hayat

Ol demde cümle mümkinat feryad eder vakt-i seher

 

Çağlar akar ab-ı revan yüz yere kor eyler figan

Ol demde zerrat-ı cihan feryad eder vakt-i seher

 

Ol demde ins ile melek raksa gelir çarh-ı felek

Hu hu deyu suda semek feryad eder vakt-i seher

 

Ol demde Zat-ı Kibriya aşıklara eyler sala

Olan bu sırra aşina feryad eder vakt-i seher

 

(*)Mektubat-ı Hulusi-i Darendevî  XXXI-Nasihat Yayınları

 

 

Besim Bal, rahmetle yad etti.