Avrupa’nın neresinde yaşıyorsunuz?  

Hollanda’nın Zaandam kentinde yaşıyorum. Burası Amsterdam’ın biraz kuzey-batısında kalıyor. İkisinin arasında bir kanal ve 10 km. kadar mesafe var.

 

 HOLLANDA’DA RAMAZAN AKŞAMLARI! 

Malum Ramazan ayındayız. Oralarda ramazan nasıl geçiyor?  

Ramazan kendini bize lütfediyor. O bereketiyle, güzelliğiyle, rahmetiyle, sıcaklığıyla geliyor. Müslüman yüreklere ve onların bulunduğu mekânlara kendi havasıyla misafir oluyor. Tabii Ramazan Müslüman olduğunu iddia eden her eve veya her yüreğe gelmiyor. Zira onlar ona hoş geldin demiyorlar, içeri buyur etmiyorlar. Bundan dolayı Ramazan onlara sitem ediyor, ama galiba bu sitem de anlaşılmıyor.  

Dininde sadık Müslümanlar –günlerin uzun olmasına aldırmadan, büyük bir bölümü çalışmasına rağmen- oruçlarını tutuyorlar. Camilere gidiyorlar.

Buralarda da ‘mukabele geleneği’  devam ediyor. Vakti olan bu ibadeti şevkle yerine getiriyor. Arkadaşlar ve akrabalar arasında iftar davetleri yapılıyor.   

Bazı camilerde neredeyse her akşam iftar sofrası kuruluyor. Önceden listeler hazırlanıyor. İftar vermek isteyenler sırada yerini alıyorlar. Bazı camilerin kendi mutfakları var. (Buradaki camilerin sadece ibadet saatlerinde faal olmadığını, birçok açıdan hizmet verdiklerini belirtmeliyim.) Belli bir ücret ödeniyor, mutfaktan iftar menüsü hazırlanıp ikram ediliyor.

 

Hüseyin K. EceİFTAR ÇADIRLARI HER YERDE

Burada da iftar çadırları faaliyeti var. Ama her akşam ve belli bir yerde değil. Bazı İslami kuruluşlar, bazen de belediyelerle veya başka kuruluşlarla işbirliği ile iftar programı hazırlıyorlar. Bir çadır kiralanıyor. Oraya beldenin ileri gelenleri davet ediliyor. İftar öncesi veya sonrası karşılıklı selâmlama konuşmaları yapılıyor, selâm’a (barış’a), birlikte yaşamaya, hoşgörüye, Ramazan’ın kardeşlik duygusuna vurgu yapılıyor. Bazen de iftar sonrası dinî musikiden örnekler sunuluyor.   

Bazı camiiler bu gibi iftar davetlerini kendi bünyelerinde yapıyorlar. Çevredekileri, mahalle sakinlerini,  ileri gelenleri davet ediyorlar. Böylelikle yerlilerle Müslümanlar arasındaki yabancılıklar azaltılmaya çalışılıyor. Kimi Hollandalıların Müslümanlarla birlikte, onlara saygı olsun veya aynı duyguları paylaşmak üzere aç durduklarını duymak mümkün.  

Hollanda’da Müslümanlar azınlıkta oldukları için her yerde Ramazan coşkusunu, Türkiye’de olduğu gibi görmek elbette mümin değil. Bu coşku daha çok Müslümanların arasında ve bilhassa mümin yüreklerde yaşanıyor.  

 

Cemaatle teravih namazları  kılabiliyor musunuz? Camii, mescit veya dergâh gibi ibadet yeriniz var mı?  

Elbette. Benim yaşadığım mahallede 28 yaşında bir mescidimiz var. Küçük ama mütevazı… Ahım  şahım değil ama birçok fonksiyonu olan bir mekân. Müslümanların buluşma yeri, çocukların dinî eğitim merkezi, ibadet mekânı ve kendimizi evimizde hissettiğimiz bir sıla.   

Burada neredeyse her yerleşim biriminde, en azından şöyle 200–300 Müslüman’ın yaşadığı şehirlerde mescit veya camii vardır. Buralarda cumalar kılındığı gibi, teravih de kılınıyor.   

Yalnız bir Hollanda kuruluşunun yaptığı  araştırmaya göre son yıllarda Müslümanlar arasında dinî  pratik olarak yaşama yüzdesi bir hayli düştü. Bu da üzücü  ama bir gerçek…  

 

Hüseyin K. EceYaşadığınız  şehirde Müslümanların durumu nedir. Nüfus, iş hayatı, insanı ilişkiler, dayanışma, yardımlaşma gibi sosyal hayat içindeki konumları nedir?  

Zaandam’in içinde bulunduğu Belediye 140 bin nüfuslu bir yerleşim yeri. Burada 9 bini Türkiye kökenli olmak üzere 10 binin üzerinde Müslüman yaşıyor. Türkiyeliler dışında en kalabalık Müslüman grup Faslılar, sonra Somalililer, sonra Afganistanlılar geliyor.   

İş hayatı Müslümanlar/yabancılar açısından çok rahat olduğu söylenemez. Hayatın diğer alanlarındaki zorluklar gibi. Bunun bir kaç sebebi var. Dilin yetersiz oluşu, diploma ve uzmanlaşma, ekonomik krizin etkileri vs. Ancak ayrımcılık ve yabancı düşmanlığı da önemli bir faktör. 11 Eylül’den sonra ortam özellikle Müslümanların aleyhine menfiye doğru gidiyor. Kanunen ayrımcılık yapmak yasak… Ama kitabına uydurularak hayatın her alanında yoğun bir ayrımcılık yapıldığını söylemek zorundayım. Yapılan araştırmalar ve şikâyetler bunu gösteriyor. Aynı işe aynı şartlarda yapılan iş başvurularında öncelik mutlaka Hollandalılaradır.   

 

MÜSLÜMANLAR GÜÇLENİYOR

İş adamlarımızın, yatırımcılarımızın sayısı giderek artıyor. Belki iş pazarındaki zorluklar, pek çok insanımızı kendi iş yerini kurmaya sevk ediyor. Ki bu son derece olumlu bir gelişme.  

Entegrasyon (uyum) söylemlerinin asıl amacının asimilasyon olduğunu söylemeye gerek yok.  

İnsanımızın tahsil, diploma ve ekonomik açıdan seviyesi yükseldikçe, sosyal konumları ve ağırlıkları da artıyor.  

7350
Hüseyin K. Ece

Müslümanlarla/yabancılarla Hollandalılar arasında çok sıkı fıkı ilişkiler olduğunu söylenemez. Elbette farklı kesimler, farklı kişiler; iş, okul, alış-veriş, komşuluk açısından yakın ilişki içinde olabilir. Ancak pek çok Hollandalının yabancılara mesafeli oluşu, kültür, zihniyet, ilgi alanı ve dilin yetersiz oluşu yakın ilişkileri olumsuz etkiliyor.   

Müslümanlar, –en azından büyük bir bölümü- diğerlerinin haklarına saygı gösteriyorlar, onlarla her platformda insanî ilişkileri sürdürmek istiyorlar. Ama bu ahbaplık noktasına kolay kolay ulaşmıyor.  

Müslümanlar, özellikle Ramazan ayında daha cömert oluyorlar. Uluslararası yardım kuruluşlarına destek oluyorlar. Zekât, fitre ve sadakalarını öncelikle anavatandaki akrabalarına, fakirlere gönderiyorlar. Hatta Hollandalı yardım kuruluşlarına bile ilgi gösteriyorlar. Cemiyetlere katkı sağlıyorlar, buradaki camileri yapıyorlar ve yaşatıyorlar.   

Ancak bu yardım olayı  son yıllarda, satın alma gücünün zayıflamasıyla birlikte biraz azaldı denilebilir. 

 

Hüseyin K. EceGurbet kavramına nasıl bakıyorsunuz?

Oralardan bize bakanlar bize gurbetçi, buralara gurbet diyebilirler. Bu hüküm kişinin durduğu yere göre değişir. Gecen sene izinden dönerken ‘Hayrola, nereye?”  dediklerin de “gurbet bitti, evime dönüyorum” deyince birçokları şaşırdı. Onlara göre Avrupa hep gurbet, buradaki insanımız da gurbetçi diye nitelenmeli. Ama elli senelik gurbet mi olur?   

 

BURALAR GURBET DEĞİL ARTIK!

Bizim insanımız burayı mesken tuttu elli seneden beri. Buraya yerleşti. Her birimizin içinde anavatan sevgisi ve özlemi olsa da burada yaşıyoruz. Burası buradakiler, burada doğanlar için artık bir ev, hatta bir vatan gibi. Avrupa’da İslâm gerçeği var ve gelecekte de Müslümanlar bu topraklarda var olacaklar.  

Ümidimiz insanımız kimliğini, değerlerini kaybetmeden, burada onuruyla, başı dik yaşasın. Bağlı bulunduğu değerleri güzel temsil etsin. İnsanlara iyide örnek olsun, onlara hayır işlerinde yardımcı olsun.  

Hayırlı Ramazanlar diliyorum.

Hüseyin K. Ece Zaandam/Hollanda

 

Nurettin Durman sordu