Her şeyden önce bu beden bize emanettir ve yine bu emanetten, kendimizden biz sorumluyuzdur. Tüm bu yaşam koşturmacası içerisinde geriye dönüp baktığımızda elimize kâr kalacak olan şey kendimize verdiğimiz emeklerin meyvesi olacaktır. Hayatımız boyunca yapabileceğimiz en güzel yatırım içsel ve bedensel sağlığımızı korumaktır. Gün sonunda memnun olmadığımız faktörleri değiştirmenin yolu da yine kendimizi değiştirmekten geçmektedir.
Sağlıklı Olmaya Bir Adım
Sağlıklı olmak, insanın bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak da iyi hissetme hâlidir. Bunların hepsi iç içe ve birbirleriyle bağlantılıdır. Bu süreçlerden birinde olumlu bir değişikliğe yol açtığımızda bütünsel olarak bizi etkilemektedir. Örneğin, beslenmemizi düzenleyip iyileştirdiğimizde daha iyi hissederiz, daha iyi hissetmek de bize daha olumlu düşünceleri ve daha sağlıklı düşünme hâlini getirecektir. Böylece diğer faktörleri de iyileştirme yolundayız demektir. Hayat rutinimizdeki alışkanlıklarımızda basit adımlar atarak olumlu bir değişimi kendimizde başlatmış oluruz ve ufak da olsa her bir olumlu değişiklik hayatımızda büyük dönüşümlere vesile olacaktır. Çünkü basit bir hareket sonsuz bir etki oluşturmaktadır. Yeter ki kendimiz adına bir şeyleri değiştirmeye niyetli olalım. Her şeyden önce bu beden bize emanettir ve yine bu emanetten, kendimizden biz sorumluyuzdur. Tüm bu yaşam koşturmacası içerisinde geriye dönüp baktığımızda elimize kâr kalacak olan şey kendimize verdiğimiz emeklerin meyvesi olacaktır. Hayatımız boyunca yapabileceğimiz en güzel yatırım, içsel ve bedensel sağlığımızı korumaktır. Gün sonunda memnun olmadığımız faktörleri değiştirmenin yolu da yine kendimizi değiştirmekten geçmektedir. Bu nedenle, basit bir olumlu değişikliğin büyük iyileştirici sonuçları olduğunu ve kendimizi ihmal etmelerin değil; kendimize yapacağımız minik yatırımların kar tanesinden çığa dönüşebileceğini unutmamak niyetiyle…
Peki, biz öncelik sıramızda kendimizi kaçıncı sıraya koyuyoruz? Ya da memnun olmadıklarımızı iyileştirmek için neler yapıyoruz? Hayatımız ve bedenimiz adına sorumluluk almaya başladık mı?
Beslenmede Ailenin Rolü
Bu noktada bahsetmemiz gereken konulardan biri, beslenme düzenimizde ailemizin bizim için önemli bir rol model olduğudur. Ailelerin çocuklara etkisi düşünüldüğünde çocuklar, ebeveynlerinin ne dediğine değil; daha çok ne yaptığına odaklanarak öğrenmektedir. Konuşmalarımız, davranışlarımız nasıl onları etkiliyorsa tüm alışkanlıklarımız, seçimlerimiz de yine çocuklarımızın davranışlarını etkilemektedir. Bu açıdan onlara sağlıklı bir gelecek armağan etmenin yolu da yine bizden geçmektedir. Örneğin, bir evde tansiyon hastası bir ebeveyn varsa çocuk da bu hastalık riskini taşıyor diyebiliriz. Esasında durum şöyledir; ailede süregelen bir beslenme alışkanlığı vardır ve bu beslenme alışkanlığı çocuğa da aktarılacağı için aynı beslenme hatasının devamlılığından dolayı çocuklar da bu rahatsızlık potansiyelini taşır. Yani alışkanlıklarımızın sağlığımız üzerindeki etkisi bu noktada %70’e kadar önemliyken %30’luk kısmını da genetik aktarım ve diğer dış faktörler belirlemektedir. Bu da bize, alışkanlıklarımızın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Kahvaltının Önemi
Peki, yaptığımız kahvaltı gün içerisindeki ruh hâlimizi ve diğer öğünlerimizi de direkt etkiliyor desem?
Kahvaltıyı, ne kadar kan şekerimizi dengeleyecek şekilde yaparsak gün içinde de o dengeyi korumamız o kadar kolay olur. Kompleks karbonhidratlar, sağlıklı yağlar ve kaliteli protein kaynağıyla hazırlanmış dengeli ve yeterli bir tabak gün boyu iştahımızı kontrol etmemize kan şekerimizi dengede götürmemize yardımcı olur. Odaklanmamızı ve daha enerjik hissetmemizi de sağlar. Kalan öğünlerimizi ve içeriklerini düzenledikçe ani şeker ihtiyaçları, tatlı krizleri, yorgunluk veya hâlsizlik yaşanmamaya başlar ve daha zinde bir gün geçiririz. Ancak eğer gün içinde sıkça yaşanılan yorgunluk hissimiz oluyorsa altında yatan bazı sebeplere dikkat etmemiz gerekiyor demektir: Tek tür beslenmek veya besin çeşitliliğine önem vermemek, az su içmek, çok fazla çay-kahve tüketmek, D vitamini eksikliği, B12 eksikliği, demir eksikliği, öğün atlamak veya uzun süre aç kalmak, gün içinde basit karbonhidrat ağırlıklı beslenmek veya hiç karbonhidrat tüketmemek, güne yoğun miktarda basit karbonhidratlı/ şekerli beslenerek başlamak, yatmadan önce yoğun miktarda atıştırmalık tüketmek... Bu tarz durumların önüne geçmek için dikkat etmemiz konulardan biri de evimize aldığımız ürünlerdir.
Alışveriş
Sağlıklı beslenme kafada başlar mutfakta/ market alışverişinde biter. Evimize neler alırsak soframızda da onlar pişer, dolabımızda, elimizin altında onlar olur. Bu yüzden günlük alışkanlıklarımızı değiştirmek için evimize giren ürünleri de gözden geçirmemiz gerekir. Birinci adım, sağlıklı besinler almayı tercih etmektir. İkinci adım ise onları doğru pişirme yöntemleriyle pişirip tabaklarımıza dengeli ve yeterli miktarda koyarak tüketmektir. Özellikle ruhsal olarak iyi hissetmediğiniz ya da stresli olduğunuz dönemlerde daha iyi hissetmek için bu besinlere masamızda yer vermekte yarar vardır: muz, kakao, avokado, fındık, kabak çekirdeği, ceviz, badem, baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıllar… Özellikle içerdikleri triptrofan içeriğiyle mutluluk hormonu dediğimiz dopaminin salgılanmasına yardımcı olacaktır.
Genel olarak bazı başlıklar altında bahsettiğimiz bu konulara dikkat etmek, bizlere daha sağlıklı bir yaşamın ipuçlarını verecektir.
Sağra Şirin
Hüma Dergisi, Sayı:19