Nurettin Topçu, başyapıtlarından birisi olan Yarınki Türkiye’ye böyle başlıyor. Bu söz, çocuğu elinden zorla alınan bir annenin çığlıklarını andırıyor. Köklerimiz ve mazimizle irtibatımızın koptuğu şu süreçte, ruh cephemizdeki bozgunlar sorumluluk sahibi insanların kanayan yarası. Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreği biterken, yaklaşık üç yüz yılı bulan sorunlarımızın bitmediğini, şiddetini her geçen gün artırdığını görmek insanı bazen ümitsizliğe sevk edebiliyor.

Türk milleti, Türk yurdu olan Anadolu topraklarındaki varlığını Milli Mücadele’yle birlikte tekrar tescilledi. Son bir gayret ve Allah’ın yardımı, başarılı hamleler, eldeki imkânların doğru bir şekilde kullanılması, her türlü tedbirin ardından tevekkül ve sünnetullahın tecelli etmesiyle Türk yurdu, gelecek nesillere bin yıl sonra aynı inanç ve ruhla yeniden armağan edildi. Kurtuluş Savaşı’ndaki galibiyetimizden sonra, Osmanlı modernleşmesinin bir devamı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu. Özellikle Tanzimat’la birlikte Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumdan nasıl kurtuluruz sorusu, aydınların birinci gündemini teşkil etti. Bu süreçte birçok fikir ortaya atılmış, sistemde bazı değişiklikler yapılmış, içeriden ve dışarıdan çeşitli ideolojiler devleti kurtarmak adına ortaya atılmıştır.