Dergâh dergisi, Şubat 2018 tarihli 337. sayısında şöyle bir müjde vermişti. Kıymetli akademisyen ve yazar Mustafa Koç, merhum Cemaleddin Server Revnakoğlu arşivinden kimi belgeleri Dergâh okurları için hazırlayacaktı. Her bir dosyası hayretimizi ve şaşkınlığımızı artıran bu arşivde kim bilir görmediğimiz ve duymadığımız neler vardı neler! Mehmed Âkif’in bilinmeyen bir şiiri de burada olmasındı!
Revnakoğlu arşivi ve birleştirilmeyi bekleyen resmin parçaları
Cemalettin Server Revnakoğlu, 1909-1968 yılları arasında yaşamış, asıl mesleği gazetecilik olan ancak son dönem tasavvuf, tekke kültürüne dair notlar tutmuş, yazılar yazmış, belge, vesika toplamış çok önemli bir isimdir. Henüz yeterince tanınıp, anlaşılabildiği söylenemez. Vefatından sonra Abdülbaki Gölpınarlı ve Halil Can gibi isimlerin gayretleri ile Galata Mevlevihanesi’ne (Divan Edebiyatı Müzesi) taşınan hazine değerinde 300’ün üzerinde dosyası bugün Süleymaniye Kütüphanesi’ne taşınmış ve dijitalleştirilmiş durumdadır. İşin aslı, Revnakoğlu arşivi, hafızamızın kayıp parçalarını tamamlayan çok önemli adreslerden birisidir. Resmin bütününü görmek isteyenlerin yolu bir şekilde bu arşivden geçer ve geçmelidir.
Mustafa Koç, bu kıymetli kültür hazinesinin bugüne aktarılmasına dair Kubbe Tekkesi ile ilgili kısmıyla işe başladı. Sonra Neyzen Tevfik’le devam edildi ve 339. sayıda Neyzen Tevfik kaldığı yerden devam ederken bir güzellik daha çıktı dosyalardan. Mehmed Âkif’in kayıp bir şiiri daha bulundu.
İlk yayımlanan şiirleri 21 yaşında yazılmış
Cemaleddin Server Revnakoğlu’nun arşivinde yer alan 152 numaralı dosya içerisinde –ki Âkif’e dair notların yer aldığı dosyayı muhtevi imiş- on beş yaşında yetim kalan Âkif’e babası kadar hocalık ve babalık etmiş Arap Hoca ismi ile maruf Mehmet Rasim Efendi’nin Âkif’in ilk devre şiirlerinden bahsetmesi, Mustafa Koç’un yazısına konu edilmiş. Burada pek çok kimsenin meçhulü olan Âkif’in ilk gençlik yıllarında Mektep, Maarif, Musevver Fen ve Edeb, İrtika ve Resimli Gazete’de şiirler neşrettiği kayıtlarına yer verilmiş. Hatta 14-15 yaşlarına kadar yazdığı şiirler kendisini tatmin etmediğinden bu şiirleri imha etmiş.
Yine Mustafa Koç, Revnakoğlu’nun Âkif’in ilk şiirlerinin neşredildiği mecmuaları topladığını ve bunlara Arap Hoca’nın da beyanlarını eklediğini, buradan hareketle Âkif’in ilk şiirlerinden birisinin Mektep Mecmuasında ve 21 yaşında iken yayımlandığını aktarıyor.
Yazı, imza, üslub Âkif
İşte bütün bu beyanlardan sonra 152 numaralı dosyada Mustafa Koç, yazısı, imzası, üslubu Âkif’in olan “Allah” isimli münacaatla karşılaşıyor. İlk defa yayınlanıyor olması hasebiyle şiir önemli olduğu kadar, ifade ve duygu yoğunluğu açısından da ayrı bir güzelliği içinde barındırıyor. Şöyle yazmış Âkif:
ALLAH
Ey kudreti insanları lâl eyleyen Allah!
Acizlere ey bahş-i mecâl eyleyen Allah!
Teslîm ediyor akl-ı selîm hayrette her dem
Her kârda izhâr-ı kemâl eyleyen Allah!
İdrâk-i sıfatın bize mümkün mü ki heyhat
Âkılları pâ-bend-i ikâl eyleyen Allah!
Aşk âteşini kalplere sensin koyan elbet
Âlemleri mecnûn-i cemâl eyleyen Allah!
Hâl ehlini âlâm ve mesâib ile giryân
Bîçâreyi mehcûr-ı visâl eyleyen Allah!
Yâ Râbb! Kerem et beni dildâra kavuştur
Gamgînleri âzâd-ı melâl eyleyen Allah!
Âkif hakkında görünen o ki meçhulümüz olan daha çok şeyle karşılaşacağız. Mustafa Koç Dergâh’ın gelecek sayısı için yine Revnakoğlu arşivinden Âkif’e dair yeni bilgiler bulunan notları paylaşacağını ifade ediyor. Bakalım bundan sonra kim bilir hangi zamanda, hangi yerde, hangi terekede Âkif bizleri şaşırtacak. Öyleyse sabırla beklemeye ve takip etmeye devam…
Kâmil Büyüker