Ramazan, her yaşandığı şehirde/ ülkede kendi kültürünü inşa ediyor kuşkusuz. Ama bizim ülkemizde ve de özellikle bizim şehrimiz olan İstanbul’da kendi kültürünü daha yoğun bir şekilde inşa ediyor. Bunu anlamak için bir çırpıda aklımıza geliveren ve sadece Ramazan'a özgü oluşturduğumuz kavramlara bakmak kâfidir. Bu kavramlar pide ve davuldan teravihe, diş kirasından davetlere kadar geniş bir yelpaze oluşturur. Teravihi bile ‘Enderun usulü teravih’ şeklinde çeşitlendirebilmek bize özgü bir kültürün sonucu olsa gerek.

Çeşitlendirme ve Ramazan kültürü inşası devam ediyor aslında. İftar davetleri ile birlikte artık ‘sahur davetleri’ de yaygınlaşmaya başladı. Cemaatle çeşitli nafile namazları kılınmaya başladı. Gece ve gündüz cami ve türbe gezileri ise bir başka boyut. Belediyelerin programları ise ayrı bir kulvarda gelişimini sürdürüyor.

İstanbul küresel bir rol oynayabilecek mi?

Dolayısıyla “nerede eski Ramazanlar” diye söylenmenin bir geri dönüşü var mı bilemiyoruz ama Ramazan'ı bugün yaşayanlara bakmak daha doğru herhalde. Çukurova'nın 35-40 derece sıcaklarında ilk oruçlarını tutmaya başlayan ve iftar saati yaklaştığında hortumla giyinik olarak duş yaparak serinleyen, arada da ağzına su kaçıran bir hatırayı yâd etmenin kazanımı olur mu bilemem. Hepimiz teravih namazlarına, çocukluğumuzda arka saflarda gülme krizleri geçirerek ve bunları camideki büyüklerin çeşitli tedbirler alarak geçirdiği hatıralarla alıştık. Onun için arka saflarında çocukların olmadığı camilerin geleceği yoktur denir.

Bugün Ramazan kültürü gelişimini doğal olarak sürdürüyor. Bugünün İstanbul için en önemli sorusu; küreselleşen dünyamızda Ramazan kültürünü yaşatmak konusunda İstanbul küresel bir rol oynayabilecek mi? Yani Ramazan’da tüm dünyadaki Müslümanlar için bu aziz şehir bir buluşma noktası olabilecek mi? Biz bu anlamda İstanbul’u bir cazibe noktası haline getirebilecek miyiz?

Bunun altyapısı bu şehirde fazlası ile var. Bu cazibeyi seviyeli bir planlama ve organizasyonlar ile rahatlıkla oluşturabiliriz. Bu şehir küresel bir buluşma noktası olduğunda kazanımlarımız o kadar artacak ki. Yaşadığımız Ramazan kültürü bunu mümkün kılıyor. Sadece niyet, planlama ve uzun vadeli düşünme... Zira İstanbul ve Ramazan isimleri birbirine o kadar çok yakışıyor ki...

 

Ahmet Emre Bilgili yazdı