Ramazan ayına hazırlıksız yakalanmak   

Ramazan ayına değer katan bir şey var. Bu şeyi anlar ve ona sahip olursak o şey bize de değer katar: Kur'an.

Hicri senede 355 gün ve gece var. En kıymetlisi Kadir gecesidir. Çünkü Kur'an o gün nazil olmuştur. O gece bin aydan daha hayırlıdır. Bin ay 82 yıl eder. Yani ortalama bir insan ömrüne bedel. Demek ki Kur'an'ın etki ettiği bir gün, bir insan ömrüne bedeldir. Ayların en hayırlısı Ramazan ayıdır. On bir ayın sultanıdır. Çünkü Kur'an o ayda nazil olmuştur. Şehirlerin en hayırlısı, şehirlerin anası Ümmü’l Kura, yani Mekke'dir. Çünkü Kur'an orada nazil olmaya başlamıştır. Mekke'de binlerce dağ var. Ama en kıymetlisi Cebel-i Nur’dur. Çünkü Kur'an ilk kez orada nazil olmaya başlamıştır. Mekke'de binlerce insan vardı. Ama en hayırlısı Abdullah'ın oğlu Muhammed idi. Çünkü Kur'an ona nazil olmuştur. Nesillerin en hayırlısı sahabe neslidir. Çünkü onlar Kur'an'ın inişine ve indiği kişiye tanıklık etmişlerdir.

Kur'an nazil olduğu geceyi, ayı, şehri, dağı, insanı ve toplumu değerli kılıyor. Kur'an neye dokunur ve etki ederse ona değer katıyor, aziz ediyor. Hz Ömer (r.a) diyor ki, “Biz daha önce zelil ve hakir bir kavimdik. Allah bize bir kitap gönderdi ve Müslüman olarak şereflendirdi. Bundan başka bir şeref ararsak Allah bizi tekrar zelil eder.”

Bu kitap ki cahiliye dönemini Asr-ı Saadet’e çevirdi.

Kur'an bize de indi mi?

İndiği ve dokunduğu her şeyi hayırlı kılan Kur'an, bize de indi mi? Bizi değiştirip dönüştürdü mü?

Öğrencilik yıllarımızda, bir Kadir gecesinde Doğanhisar Ulu Camii’ndeki kandil programına katılıp akabinde bir arkadaşımızın evine gitmiştik. Bizim kandil programımız orada devam edecekti. Çay içip sohbet ederken misafir olduğumuz eve Seyfettin Huca adında okulumuza yeni atanan genç bir öğretmen geldi. Biz onu her sınıfa ve her derse elinde Kur'an’la girmesi ile tanımıştık.

“Siz niye toplandınız burada?” diye sordu.

“Bu gece Kadir Gecesi ya!”

“Eee yani?”

“Bugün Kur'an nazil oldu”

“Öyle mi? Kur'an size de indi mi? Size de mi bugün indi? Kur'an'la ilk tanıştığınız, etkilendiğiniz ve artık hayata Kur'an penceresinden bakmaya başladığınız gün bugün mü? Kur’an bugün Peygamber Efendimize indi. ‘Oku’ diyerek başladı. Abdullah'ın Oğlu Muhammed olarak çıktığı Cebeli Nur Dağı’ndan, Hira Mağarası’ndan Allah Resulü Muhammed (sas) olarak indi” dedi ve o gece bize Kadir suresinin tefsirini anlattı. Onu dinledikçe mest oluyorduk. İlkokulda Kur'an okumayı öğrenmiş, ortaokulda ezberler yapmış, lisede hatimler indirmiş bir imam hatip öğrencisiydim. Ama Kur'an’ın anlaşılacak ve yaşanacak bir hayat kitabı olduğunu o gece fark etmiştim. Elhamdülillah o gece benim de Kadir gecem olmuştu. Benim genç kalbime anlamıyla ve mesajıyla ilk inen sure, Kadir suresi olmuştu.

Ramazan: Kur'an ayı

Ramazan ayının gürül gürül rahmetiyle hayatımıza giriverdiği şu günlerde öğrencilerime Ramazan ayını değerlendirmek konusunu anlatmaya çalışıyordum. Cümleyi yanlış kurduğumu fark ettim. Çünkü Ramazan zaten değerliydi. Onu değerlendirmek bize düşmezdi. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi Ramazan ayı içindeydi. İnsana huzur iklimi yaşatan itikaf, cennet neşesi yaşatan iftar, seher bereketi yaşatan sahur Ramazan’daydı. Gelişi huzur, sonu bayramdı. Asıl biz Ramazan ayında değerlenmeliydik. Ramazan'ı manevi bir hasat mevsimi gibi görmeliydik.

Ramazan'da değerlenmek için ne yapalım sorusuna Dünyabizim’de yayınlanan “Bu Ramazan imsakiyelerimiz farklı olsun” yazımda cevap vermeye çalışmıştım. Mademki Ramazan'a değer katan şey Kur’an'dır, bize değer katacak olan şey de odur. Öyleyse ne olur gelin Kur’an hatimlerimize bir de meal hatmi ekleyelim. Mukabelelerimizi bir de Kur’an-ı Kerim meali ile yapalım. Sohbetlerimizin ana konusu Kur'an olsun. Her günümüze ve gecemize ayetler yeniden insin. Kur'an, ismiyle müsemma olup tekrar tekrar okunsun. Ruh olarak insin evlerimize. Hayat versin ruhsuz, harabelere dönmüş şehirlerimize. Canlılık versin. Nur olarak gelsin bize. Yolumuzu aydınlatsın. Karanlıklardan aydınlığa çıkarsın bizi. Şifa olup gelsin. Gönüllerimizi, zihinlerimizi, modern hastalıklarımızı ıslah etsin. Furkan olsun bize. Bizi yanlıştan, kötüden, şerden ayırsın. Farketmeyi, ayırmayı öğretsin bize. O bizim ana kitabımız, Ümmü-l Kitap olsun. Bütün kitaplar onun daha iyi anlaşılması için okunsun. Her bir ayeti okudukça “Bana diyor, beni anlatıyor, benden bahsediyor” duygusu yaşatsın.

Değerlenmek için ne yaparım sorusuna vereceğimiz ilk cevap Kur'an olduğunda zaten o bize yapmamız gerekenleri söyleyecektir. Gelin bu Ramazan bizim için gerçekten Kur'an ayı olsun. Kur'an bize de değer katsın.

Ramazan'a hazırlıksız yakalandık

“Allah'ım Recep ve Şaban'ı bize bereketli kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır” diye dua eden Resulullah Efendimiz, aslında bize Ramazan ayına iki ay öncesinden hazırlık yapmamız gerektiğini hatırlatıyordu. Efendimiz üç ayların girişinden itibaren ibadet, tefekkür ve Kur'an okumayı arttırırdı. Yetimler, yoksullar ve garipler ise zaten onun her zaman öncelikli konularıydı. Akıp giden günlük hayata fazladan güzellikler ilave ediyordu bu aylarda.

Bizim de kalben, zihnen ve bedenen Ramazan'a hazırlanmamız gerekirdi. Ramazan’ın rahmet ve bereket ikliminin bizi kuşatması ve bize değer katması bizim yapacağımız ön hazırlıklara bağlıydı. Okunacak kitaplar, ziyaret edilecekler, kapısı çalınacaklar, davet edilecekler, yetimler, yoksullar önceden belirlenmeliydi. Bu konular üzerinde durup düşünmek bile Ramazan'a hazırlık için önemli bir adımdı.

Bir kez daha iman edelim ki Allah, iyilik yapma niyeti taşıyanların önüne hep iyilik fırsatları çıkarır. Yeter ki biz niyet edelim. Henüz vakit geç değil. Ne diyordu bir dağ köylüsü:

hayır diyordu bir dağ köylüsü

hiçbir şey için geç değil

ve geç değil bir şey için hiçbir şey

bişey vardı öyleyse bişey

beni çeken

gecenin duldasından uzağa

kocaman çayırlara çeken bişey

gümrah ırmaklara

sonra sıcağa sonra acıya

sonra yaralarıma merhem olmaya kapıma dayanan

bişey

İbrahim Sadri