Toplumları genelde iyiler oluşturur ve gözümüze sokulanın aksine çoğunluk iyidir. Sonuçta hepimiz eksiğiz fakat bu kötü olduğumuz anlamına gelmiyor. Bu dünyada salt iyilik fıtrata aykırı bir durum. Hepimiz biliyoruz ki insan eksik varlık ve dünyaya eksiklerini tamamlamaya geldi. İmtihan bunun üzerine kurulu; aceleci, tahammülsüz, sabırsız, nankör insan bu dünyada ayetlerle sabit terbiye edilmesi gereken hislerle yaşamak zorunda. İnsan-ı kamiller zor yolu yaşamış ve terbiye sanatını bilen iyi adamlar. Rabbimiz aramızdan onları eksik etmesin. Amin.
Bugün problemlerimizin kaynaklarından biri iyiliğe liderlik ve iyilikte buluşma sorunudur. Kötülük doğası gereği özünde liderlik barındırır ve aynı zamanda kötülükte buluşmak kolaydır. Kimi bilerek kimi bilmeden kötülüğe ortak olabilir veya ifrat-tefrite düşebilir; aklı selim, basiret, firaset bu noktada önemlidir. Toplumsal kavgaların ve sorunların temeli bakış açısı ve terbiye eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Yeryüzü boş değil, yedi güzel adam veya adamlar aramızda dolaşıyor. Yedi özel bir rakamdır, aynı zamanda çokluk ifade eder; üçler, yediler, kırklar, yüzler, üçyüzler... her daim aramızda!
Toplum ortak bir iyilik davasında buluştuğunda farklı bir dönem başlayacaktır. Ben bu anlamda dostlarıma "iyi adamlar defteri" tutun diyorum. Elinden, dilinden zarar görmediğin adamı bir kenara not et, ona sarıl ve yitik malınmış gibi kucakla!
Sen fırçanı eline alıp boyanı vurmazsan, birileri kendince boyar
Bu yazıyı Yedi Güzel Adam dizisi vesilesi ile yazıyorum. TRT'nin son dönemde yaptığı güzel işlerden biri. Çıta daha da yükselmeli, bugünden sonra değerlerimizle buluşan daha da iyi yapımlar bekliyoruz. Öyle bir derya var ki anlatmaya zaman yetmez! Dizinin bu anlamda da öncü olması temennimizdir. İçinde edebiyat, şiir, sanat, zanaat, tarih, medeniyet ve insan geçen dizi veya film görmek bu toplumun hakkıdır.
Ailece bakabileceğimiz, çocukların gözlerini kapamaya gerek kalmayacak diziler bize bir şeyler katıyorsa önemli. Renkli kutunun insanın ruhunu alıp başka iklime taşıyacak kabiliyeti var. Bir kıssa, hikâye, roman ne ise, kaliteli ruha ve hayata dokunan bir film veya dizi odur. Boyalı medya sektörü, adam yetiştirmekte zorlandığımız alanlardandır. Bu ayrı bir tartışma konusu. Sen fırçanı eline alıp boyanı vurmazsan, birileri kendince boyar.
Ben diziyi teknik yönden inceleyecek değilim, onu erbabına bırakıyorum. Eksiğiyle fazlasıyla içinde bizden bir şeyler bulabildiğimizi söyleyip mesleki eğitimci gözüyle değerlendirmeler yapmaya çalışacağım.
Yazıyı bir dostun, "Yemenici abiyi yazsana abi!" cümlesi üzerine kalem alıyorum.
İrfanın ete kemiğe bürünmüş hali
Dizide gizli ve önemli bir karakter yemenici abi. Oyunculuk da role yakışmış, yeri gelmişken rolü canlandıran muhteremi tebrik etmek isterim.
Yemenici bir esnaf, dizide bizim kadim geleneğimiz ahiliği temsil ediyor. Fütüvvet ehli "sekizinci güzel adam", tabi ki dokuzuncu güzel adam da Ökkeş baba!
Bana göre hayatımızda iyi kötü edebiyatçı, yazan, çizen adam var. Bence gündelik hayatımızda eksikliğini hissettiğimiz bu iki önemli karakter.
Ökkeş baba zenginliğini hayra kullanıyor, topluma kucak açıyor, sofrası ve eli her daim açık. Gerektiğinde insiyatif alıp idarecilere yol gösteriyor, adalet için korkusuz, kendi muhitinin lideri Ökkeş baba! Gönül ve madde zenginliğini nasıl aynı kazanda eritebileceğimizi anlatıyor.
Yemenici daha farklı; onun da sofrası, eli ve gönlü açık. O daha küçük ölçekli bir esnaf, belki bir kişiyi doyuruyor; ama pir doyuyor. O her yere hızır gibi yetişiyor; irfanın ete kemiğe bürünmüş hali.
Karakterler fazla göze sokulmadan işlenmiş. Bu konu ayrıca önemli, bazen mesaj kaygısı sırıttığı için yaptığımız işlerin kalitesi düşebiliyor.
Sen hayatı hak gözüyle anlat, yaşa, yaşat; herkes anlaması gerekeni anlar. Görene herşey onu anlatıyor, bize sadece perdeleri aralamak kalıyor. Bu perde gerçek hayatta, tiyatroda, sinemada olabilir! Perdeyi açabiliyorsan aç, sınırları gözeterek hakikati kendi pencerenden gördüğün kadar anlat.
Herkes aynı olmak zorunda değil. Kimi yazar kimi yapar kimi yaşar kimi lider olur kimi ... tek tipleştirmekten vazgeçmeliyiz. Yedi Güzel Adam'ın ortak yanları olsa da hepsi farklı şekillerde hizmet etmiş; örnek olarak Mehmet Akif İnan, Allah rahmet eylesin, Necip Fazıl üstadı en iyi anlamış ve anlatmaya çalışmış. Bugün eksikleri olsa da Eğitim Bir Sen gibi bir teşkilatı topluma hediye etmiş. Hep yazsaydı daha mı iyi idi? O zaman bu güzel kurumlara kim öncülük yapacaktı? Bu nedenle kimi yazacak kimi yapacak, herkes karakterine uygun davranacak. Bu yönüyle insanları birbiriyle yarıştırmak yerine kendi kapasitesini ortaya koyabilmiş mi ona bakmalıyız. Nuri Pakdil yazdığı, sükut ettiği dönemde mi daha faydalı, şimdi mi daha faydalı? Cevaplar kişinin çapına göre değişir. Biz onlardan ne kadar faydalanıyoruz? Bu soruya cevap aramalıyız. "Doğunun yedinci oğlu" Sezai Karakoç yeni nesillere tanıtılmak için ille ortalıkta mı dolaşmalı!
Bizi biz yapan değerleri model olarak ortaya koymazsak...
Toplumun önüne geçip herkes liderlik yapamaz; kimi yazılarıyla kimi yaşayışıyla kimi işiyle kimi mesleğiyle hikmete uzanmak, işin ucundan tutmak ve ayağa kaldırmak zorunda.
Bize düşen hikmetin ucundan kabiliyetince tutacak adamların yetişmesine vesile olmak. Yeter ki hikmet ipine sarıl, neresinden tuttuğunun bir önemi yok. Biz çoğu kez herkesin aynı yerden tutmasını istiyoruz ki bu mümkün değil, böyle düşünmemiz bizim çapsızlığımızın delilidir.
Dizinin içinde birkaç kez adı geçse de unutulan bir karakter var. Nuri Pakdil ustaya "Bağlanma" kitabını yazdıran on numara güzel adam Fethi Gemuhluoğlu; ben ona adam dedektörü diyorum. O kadar çok insana yol açmış ki belli bir kuşaktan onu tanımayan yok gibi. Ki bu noktada dizide sadece onun adını derin adam Adnan Bey'in kullanması manidardır. Herkesin tanıdığı; fakat kendisi görünmeyen, ortalıkta sadece iyiliği dolaşan melami meşrep irfan ehli büyük adamdan öğreneceğimiz çok şey var.
Yol açan, insanı yola koyan, maya çalan, yoğurdun ekşisi ile uğraşmayan, ya tutarsa diye şüphe etmeyen; gölü değil Türkiye'yi hatta yeryüzünü mayalamaya talip büyük adam.
İşte bu güzel adamların, iyi adamların hepsini rahmetle anıyoruz. Onları tanımak ve tanıtmak, gelecek nesillere anlatmak hayra hizmettir. Buna vesile olan herkese teşekkür ediyoruz.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, kendi değerlerimizi nesillerimizle buluşturacak değerli yapımları büyük bir aşk ile bekliyoruz. Bizi biz yapan değerleri model olarak ortaya koymazsak birileri kendi çürük değerlerini bize satmaya devam edecektir.
Bizim yapmamız gereken kendi değerlerimizi en güzel şekilde anlatmak, yaşamak ve yaşatmaktır. Model koymadığımız, örnek insanlar ortaya çıkarmadığımız, ellerine vesileler tutuşturmadığımız nesillerin kendi yolumuzdan gitmesini beklemek pek mantıklı olmasa gerek.
Onların bizim izlerimizi takip etmesini istiyorsak; izi göstermeli, nesiller arası köprüler kurmalı ve elimizden geldiği kadar çalışmalıyız. Eğitim sistemimiz de bu anlamda değerlerimizle donatılmış adam yetiştirme hedefiyle tekrar yapılandırılmalıdır.
Daha güzel olacak be gülüm!
Allah bu yolda emek harcayanların yar ve yardımcısı olsun. Amin.
Cihad Meriç yazdı