Şiir gibi bir adam: Taner Taştekin

“Hep en önde gördük onu. Gördük ve hep örnek aldık. Çünkü hep örnek oldu topluma. Amacı bu değildi elbet. Hasbiliği şiar edinmişti. Bunca gençte hasıl olan bu düşünceler hep bu hasbiliğinin neticesi. Bu dünyayı mantık ile değil kalbi ile yaşayan adamlardan. En çok da bu yakışıyor kendisine.” Mehmet Vadioğlu yazdı.

Şiir gibi bir adam: Taner Taştekin

Yazıya nasıl başlasam bilemedim. Hani bazen bir coşku gelir içinize ama tarif edemezsiniz ya işte öyleyim şu an. Anlatacağım adamın zarafetinden mi yoksa kelimeler içimdeki duyguları nasıl betimleyecek bunu bilemediğimden mi bunu da bilmiyorum. Bir adam geçti hayatımdan. Adına Taner demiş babası. Biz ise adamın kralı derdik üniversite yıllarında. Muhtemelen anası kuzum, hanımı yârim, evlatları da limanımız diyor. Biz ise en çok adamlığının krallığına bakıyoruz. Çok kral adam Taner abi.

İlkokul öğretmenim haricinde orta ve lise yıllarımdaki öğretmenlerimin çok azının adını hatırlıyorum. İz bırakamamış olmalarına veriyorum bu durumu. Belki de vefasızlığımı perdeliyorum bu şekilde. Lakin Taner Taştekin’in duygu dünyamızda kapladığı yer, bu dünya 5 kez yaşansa ilk günkü tazeliğini koruyacak şekilde hep.

Dünya sürgünü Erzurum’da başlamış. Yıl 1981. Ben doğmadan iki yıl önce. İlk, Orta, Lise derken yüksek tahsilinde de çıkamamış âşık olduğu şehirden. Atatürk Üniversitesi İlahiyat fakültesinden 2003 yılında mezun olduktan sonra ‘Eğitim Yönetimi’ alanında yüksek lisansını tamamlamış. Profesyonel yönetici yani. Hem zahiri hem batıni anlamda. Cidden güzel yönetiyor görev yaptığı kurumları. İnsanları da. Yönetmek uygun düşmedi zannedersem burada. Dokunmak diyelim. Hayatlara ve geleceklere dokunmak. İnşa etmek bir nesli bu sihirli dokunuşla. Ve yön vermek hayatlara ilahi nizam yolunda.

Üniversite yıllarımızda kaldığımız yurdun müdürü idi Taner abi. Pek çok müdür girdi bugüne kadar hayatımıza. Ama her girişin bir çıkışı olduğu gibi birer birer çıktılar hayatımızdan. Taner Taştekin yaşattıklarıyla bu çıkış yollarını tıkayan adamdı. Bir girdi ve hep kaldı bizde, bizimle. Çıkmasına izin vermedi bize armağan ettiği şeyler. Bir tohum attı hayatlarımıza. Yetinmedi, üşenmedi suladı, çapaladı. Sevgiyle okşadı, güzel sözlerle taltif etti. Büyüdük onun gölgesinde, serpildik. Her birimiz bir yerlerde yeşillendik. Lakin onun nefesi her daim üzerimizde.

Biz gençlerdeki Taner abi bu. Peki, toplumdaki Taner abi?

Taner Taştekin her şeyden önce bir şair. Özenle hazırladığı bir şiir kitabı mevcut. Adı Ümmi Bir Aşk.

Ark yayınlarından çıkan bu kitap Taner Taştekin’in üslubundaki zarafetin içine çekiveriyor insanı. Kelimeleri tılsımla bir araya getirmişçesine işletiyor içinize. En büyük özelliği ise yaşamadığı hiçbir şeyi kelimelerine dökmemesi. Güzel hayatlar büyük bedeller neticesinde neşv-ü nema bulur. Zülcelal-i ve’l İkram olan Rabbimizin hayat kanunudur bu. Kars’ta görev yaptığı yıllarda kaybettiği can dostu Avukat Kurtuluş Boy’un vefatı derinden sarsmıştı Taner Taştekin’i. En güzel şiirlerini de bu dönemdeki duygu yoğunluğuyla kaleme aldı.

Pek çok dergide şiirleri ve makaleleri yayınlandı. Ay Vakti, Anadolu Gençlik, Seferber, Yedi İklim, Bir Ünlem, Aralıklar ve Seyir Defteri dergileri bunlardan sadece birkaçı. Fırat Kalkanı Harekatı’nın ardından bölgeyi din hizmetleri anlamında mamur edecek ekibin içindeydi Taner Taştekin. Nerede garip, mazlum, yardıma muhtaç insan varsa hep orada oldu. Türkiye Diyanet Vakfı ile Güney Afrika’da insani yardım çalışmalarında bulundu. Kısa adı TİDEF olan Türkiye İlahiyat Tedrisatına Yardım Eden Dernekler Federasyonu, İlim Yayma Cemiyeti, Eğitim Bilimleri ve Sosyal Araştırmalar Derneği ile Deniz Feneri Derneği’nde çeşitli projeler yürüttü.

Hep en önde gördük onu. Gördük ve hep örnek aldık. Çünkü hep örnek oldu topluma. Amacı bu değildi elbet. Hasbiliği şiar edinmişti. Bunca gençte hasıl olan bu düşünceler hep bu hasbiliğinin neticesi. Bu dünyayı mantık ile değil kalbi ile yaşayan adamlardan. En çok da bu yakışıyor kendisine.

Yakın zamanda geldi Konya’ya. En son görev yaptığı kurumun gençlerle ilgili bir programını organize ediyordu. Kısa sürede olsa hasret giderdik. Hasret gidermek dilimizde bir kalıp olduğu için kullandım burada. Hasret giden bir şey mi? Yanındayken bile doyamadığınız, özlediğiniz insanlar vardır ya hani, işte öyle bir şey.  

Peki, neden şiir gibi bir adam?

Şiirler asla yalan söylemezler. İçeriden nasıl gelirlerse dile öylece dökülüverirler. Kutup yıldızı gibidir şiirler. Yanınızı, yönünüzü, yalnızlığınızı bulursunuz. Kimin ne derdi varsa imdada şiir yetişir. Kim sevdasını açık edecekse iyi ki şiirler vardır. Kim içine içine büyütecekse şiirsiz olmaz. Şiir aşktır. Karanlığı aydınlık eder şiirler. Hem aşksız aydınlıklar bile karanlık değil midir? İşte Taner Taştekin bu duyguları şiirlerinde terennüm ettiren nadide şairlerden. Terennüm edenin de vücut bulmuş halidir kendisi.

Kudüs sevdalısıdır, Taner Taştekin. Hanzala gibi dönmüştür dünyaya arkasını. Ukbayadır hep yönü. Bu çağda yaşar ama bu çağı yaşamaz. Çağrısı ile çağı kuracak bir hayat manzumesidir yaşadığı. Ve şiirleri de hep bu çağrının yansımalarıdır. Tanışmak size de nasip olur mu bilmem lakin henüz vakit varken bulmalısınız onu. Bulmalı ve dolmalısınız onunla. İnsanın içine işleyen sesi ile şiirler dinlemelisiniz. Ha bu arada, mutlaka bir bardak da çay içmelisiniz. İçtiğiniz o çayın tadını ömrünüz boyunca unutmayacağınıza söz veriyorum. 

Buz kesti yalnızlığımız,

Ruhsuz ahenksiz çocukluğumuz.

Direnmeyi unuttuk,

Süfli hicranlar kapladı ufku,

Bizi hanzala kılmadan gitme.

*

Çöllerden ayak izlerin,

Kalbimizden haya uçtu.

Azzam ve Ahmet Yasin yok.

Mescid-i Aksanda necis ayaklar,

Bizi kuşandırmadan gitme.

*

Seni özledikçe çatlıyor kalbim sevgili,

Seni özledikçe beynim üşüyor,

Hırkana yüz sürmeye yüzümüz yok,

Yollarımızı arıtmadan gitme.

YORUM EKLE