Mehmet Kahraman:
Tanıyan herkes de takdir eder ki Osman Bostan, bizim kuşağın en önemli kanaat önderlerindendir. Bir kitaba imza atmamış olması, bir kenara post sermemiş olması ya da bir gazete köşesini tutmamış olması bu durumu değiştirmez. Post serme, köşe tutma ve imza atma eylemlerinde bulunan onca insan da bu hakkı teslim eder. Ancak Osman Bostan'ın fazla cesur (!) üslubu, bu takdir etme kuvvasını fiile dönüştürmez çoğu zaman.
Osman Bostan (ki çok yakın arkadaşları, bizler ona 'şef' deriz) neredeyse hastalanıp hastaneye yatmak dışında kişisel bir faaliyeti görülmeyen bir insandır. Yani onu sürekli çevresi için, başkaları için ya da toplum için bir mücadelenin içinde bulursunuz. Ve bütün bu fedakarlıkları bir program ya da bir protokolle yapmayı benimsemez.
İnsan olgusu onun için çok değerlidir. Goradze mitingi ile Hırant Dink'in cenazesi arasında bir fark görmez. Hemşericilik yaptığına rastlanmamıştır. Parti farkı, köken farkı gözettiği görülmemiştir. Birçok zaman bölücü, bazen milliyetçi, şeriatçı ya da reformist denmiştir kendisine de vatan haini, halk düşmanı denilememiştir.
Necip Fazıl'ı da okumuştur, Ali Şeriati'yi de. İkbal'i de tavsiye etmiştir Erol Güngör'ü de. Yargan Buyruk'un ardından da gözyaşı dökmüştür Nusret Özcan'ın ardından da. Ağca'nın cürümleri ile de dostlukları vardır, İpekçi'nin mesai arkadaşlarıyla da. Bağlam Yayınları'ndan Sabit de ona selam söyler, Dünya Yayınları'ndan İlyas'da.
İkbal peşine düştüğüne raslanmamıştır. Sahip olduğu bilgi, birikim ve sosyal çevrenin zekatı ile bir çok kişiyi bir çok meclislere taşımıştır ancak Fatih'te duvar dibinde verilen randevulara burun büktüğü vaki değildir. Seferle zafer arasındaki tercihte, zafere hiç sıra gelmemiştir. Gayreti hep göstermiştir ama tevfik hep öteki âleme kalmıştır.
Ulvi Alacakaptan:
Osman benim ilk tanıdığım Müslümanlar'dan. O zamanlar ona 'Şef' denirdi, hala öyle galiba. İlginç teori ve projeleri hep olmuştur ülke adına, İslam’ın geleceği adına. Bazıları beni gülümsetir; biraz komplocu kokar ama has bir adamdır, dost bir arkadaştır. İdeolojilerin, dünya görüşlerinin, KAVGAnın hep yüksek öğretim yılları ile sınırlı kaldığı bu topraklarda -iyi ki hala mezun olamamış- yaşamını mücadele ile sürdüren bir GENÇtir Osman Bostan.
Abdurrahman Arslan:
Osman Bostan uzun zamandan beri tanıdığım, insan olarak da çok iyi biridir. Kişiliği de öyledir. Benim en sevdiğim özelliği entellektüelliğidir. Kendisiyle tartıştığımda dahi bana büyük haz veren biridir.
Sadi Kizir ( kitapyurdu.com):
Özgürleştirici irade!
Yıl 80 lerin başı. Osman Bostan İstanbul Siyasal'da. Sık sık Beyazıt civarlarında arkadaşlarla bir araya geliyoruz. Osman'a şef diyoruz (hala öyle deriz.) Osman, yeni katılan arkadaşlardan "evet, peki, tamam, olur" gibi kelimeleri çok kullanan bir arkadaş olduğunda duramaz. Basar damarına. Her dediğine karşı çıkar. İnadına konuşur. O ak derse, Osman kara der. O arkadaş gittiğinde, Osman'a; “Osman ya çok yüklenmedin mi çocuğa?” derdik. Osman da “Bu özgürleştirici irade. Ben böyle yaparak onun kişiliğini bulmasına yardım ediyorum. İsyan etmeyi öğretiyorum.” derdi.
İşte Osman böyle bir şef (idi).
Bizim arkadaşlarımız arasında hiç bir zaman hiyerarşi olmadı. Ağabeylik en nefret edilen "şey"di. Ve Osman da bizim şefimizdi.
Osman Bostan ebedi ve tek şefimizdir zaten.
Elif Karacan sordu
bir akşam ihsan eliaçık'ın orada tanışmıştık. neşeli, heyecanı tükenmeyen, bol esprili, mütevazi bir adam olduğunu o an anlamıştım. kendisini ilk ve son görüşüm olmuştu, keşke bir yerlerde yakalasak da sohbetinden feyizlensek. / hürmetler abi...