“Oku” emriyle divan yazdıran bir ümmi: Salih Baba

Salih Baba kendisi ümmi olduğundan söylediklerini kaydetmek için vazifelendirilen hüsn-ü hat sahibi bir zat tarafından manzumelerinin kaleme alındığı rivayet edilir. Arzu Bosnevi yazdı.

“Oku” emriyle divan yazdıran bir ümmi: Salih Baba

Salih Baba (1846-1907) Erzincan’da yaşamış divan sahibi bir şairimizdir. Kendisi şiirlerinde;

“Bu Salih himmet-i Pîr ile söyler

Beğenmez mi sözünü ehl-i arrâf

Söyleyen Salih’tir amma söyleten Sâmi’durur

Bulmak istersen birader böyle bir sultân ara”

gibi birçok beyti ile bu nutk-u şerîfleri mürşidi Pîr-i Sâmi Erzincani Hazretleri’nin himmet ve tasarrufuyla söylediğini beyan eder. Hatta Salih Baba kendisi ümmi olduğundan söylediklerini kaydetmek için vazifelendirilen hüsn-ü hat sahibi bir zat tarafından manzumelerinin kaleme alındığı rivayet edilir.

Önce Fehmi Kuyumcu’nun 1979 yılında, sonra da Prof. Dr. Ahmet Doğan’ın (Akçağ Yayınevi 2002) neşrettiği Salih Baba divanından bazı pırlanta beyitleri ehl-i dile arz ediyoruz:

“Meclis-i nâdânı terket sohbet-i dânâya gel

Lâ’yı iskat eyle şahım mazhar-ı illâya gel

                    ***

Riya ile olan amel seni nar’dan halâs etmez

Acep ismin gibi bilmem amel kıldın mı sen Salih

                    ***

Şeriat ilmini icra kılan bir mürşidi ara

Eriştirsin seni yâre ebed kurtul nedametten

                    ***

Büyük düşmanımız nefsi emmâre

Takmış kemendini cezb eder nâre

Cehd et ki bulasın sen sana çâre

Ellerin ayıbını gözleme kardaş

                    ***

Kulûb’ı mutmain olmak dilersen canımın canı

Sözüne kanma her canın ara bul kâmil insanı

Kimesneye dil uzatma yalancı nefsi bezetme

Elin ayıbını gözetme ara bul sende noksanı 

                    ***

Ehl-i aşkın sözlerin alıp satan âşık mıdır

İçini görmez sarayın vasfeder duvarını 

                    ***

Dil uzatma kâinatın Hâlikı hep bir-durur

Kimseyi hor görme daim sendeki noksana bak

Hem müfessirden muhaddisten sahih ahbâr ile

Mustâfa’nın söylediği dürr ile mercâna bak

Sen bu nefsin pençesinden kurtaramazsın özün

Arayıp bul bir hekîm-i hâzık-ı Lokmân’a bak

                    ***

Nefs elinden kıl benim azadımı Allah için

Defter-i Uşşâk’a kaydet adımı Allah için

                    ***

Haberdâr olmayan kendi özünden

Kamu bildikleri yalan değil mi

                    ***

Gel ey derd ehli ma’şûkun sakın kaçma cefasından

Bu bir gülzâr-ı fânidir ne tutmuşsun yakasından

Unuttun ahd-i misâkı cemâli nûr-i müştâkı

Ne çok sevdin bu âfakı geçemezsin hevâsından

Karışma hikmete ey cân deme bu yahşi bu yaman

Muhabbet âteşine yan doyulmaz hiç safâsından”

                    ***

Dertli yürek ah eyleme

Derdine derman ara bul

Her yerde derdin söyleme

Derdine derman ara bul

Bir kâmil insan ara bul

***

Cihanın yaz u kışın gör

Ne etmiş perver işin gör

Heman sen kendi işin gör

Misafirsin geçer kervan

                    ***

“Gam günümdür gel eriş sultânım Allah aşkına

Küsdün ise tez barış hubânım Allah aşkına

                    ***

Evvel derdi kazanıp sonra gel derman ara

Bahr-ı aşkı nûş edüben âbı yok umman ara

Bu beşer nefsin elinden kurtaramazsın özün

Bir velinin gönlüne gir mekteb-i irfân ara

***

Ey gönül sabret bu dehrin gam u gavgası geçer

Bir gün asude olur bu dem-i davası geçer

Söylenir dillerde bir Mecnun u Leyla her zaman

Günde yüzbin nice Mecnun ile Leylası geçer

Mürdeler ihya eden alemde bir İsa mıdır

Devreder âlemde çok nutk u mesihası geçer

***

Hüda hâzır diye ikrar edersin

Kimin yanında söylersin yalanı 

Ya dersin bir-durur Hallak-ı âlem

Beğenmezsin filan oğlu filanı”

Rivayete göre, Pîr-i Sâmi dergâhında zaman zaman Mesnevi, Yunus Emre Niyazi Mısri, Kuddusî Baba gibi tekke şairlerinden beyitler, şiirler okunurdu. Bir gün yâranından biri, Pîr-i Sami’ye: “Başkalarında olduğu gibi kendi yollarında da şairler olsaydı da onlardan da şiirler okunsaydı,” şeklinde bir arzda bulunur. Bunun üzerine Pîr-i Sâmi Hazretleri: “Oğlum, bu bir himmet ve zuhurat işidir. Şiiri bizim Salih bile söyler” diyerek eliyle arka taraflarda gizlenecek yer arayan Salih ustaya işaret ederek “Söyle Salih” der. O anda derunu o güne kadar görmediği duymadığı acayip bir şeylerle dolan Salih, bir anda irticalen şiir söylemeye başlamış; Pîr-i Sâmi Efendi’nin “Yeter Salih!” demesiyle birlikte eski sessiz hâline dönmüştür. İsm-i şerifi geçenlere rahmet dileriz.

Arzu Bosnevi

YORUM EKLE