Derviş olmayan derviş meşrepli Zübeyir Yetik ile Necip Fazıl'dan sohbet ettik. Değişik hususiyetleriyle üstadı anlattı. Zübeyir Bey büyük şairi anlatırken aklıma bir soru takıldı. Necip Fazıl Zübeyir Bey'in kuşağı için neler düşünüyordu acaba?
Mesela Nuri Pakdil'i, Sezai Karakoç'u, Rasim Özdenören'i nasıl buluyordu. Zübeyir Yetik bu sorunun üzerine üstadın bir yazısını okudu ki sanki bana soru özel sordurulmuş diye düşündüm.
İşte Haber, işte Necip Fazıl'ın Dilinden Bizimkiler:
"Bizimkiler; ah bizimkiler, vah bizimkiler!.. Fikirde, sanatta, politikada ve aksiyonda onları kısa bir muayeneden geçirelim: Aralarında oluşlarını Büyük Doğu'ya bağlayabileceğimiz fikir ve sanatçılar, Sezai Karakoç, Mehmed Akif İnan, Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören, Nuri Pakdil, Mustafa Yazgan, Mustafa Müftüoğlu... Bir grupman içinde bulunmaksızın kendi tecellisini önü kalabalık bir vitrin içinde gösterebilen Ergun Göze... Birer kürsü sahibi, Şevket Eygi ve Kadir Mısıroğlu...
Kendisine hiç bir tecelli zemini aramayan bir tevekkül zarfına bürülü, sessiz ve sedasız, ortada görünenlere su taşıyıcı fikir sakası Fethi Gemuhluoğlu... Profesörlerden, başta, Anadolu konferanslarımızın başlatıcısı sağlam ve emin, Dr. Süleyman Yalçın, ince ve derin Dr. Ayhan Songar, içli ve idrak sancılı Dr. Saffet Solak, dirayetli ve zevkli Nevzat Yalçıntaş, kendi âlemlerinde ve (forum)a sarkmaktan kaçınır bir ruh haleti içinde Sabahaddin Zaim ve Selçuk Özçelik...
Dâva ağacımızın en cevherli tomurcuklarından bir Zübeyir Yetik, bir Ali Haydar Öztürk... En vaitkârlardan bir Reşat Aksoy, bir Bahri Zengin... Davaya dışarıdan ve uzaktan destek, Allahın, iç gözü daha iyi görsün diye dış gözünü kapattığı, sahici münevver Cemil Meriç...
Daha hatırıma gelmemiş ve kalemime sızamamış olanlar da bulunabilir. Aralarında, «nâtık hayvan - konuşan hayvan» diye bilinen insanı «konuşmayan hayvan», yani doğrudan doğruya hayvan derekesine indirici uydurma türkçe meraklılarından, büyük keyfiyet hummasına yabancı ve hareket mizacına küskün tiplere kadar nice kusurluları bulunan bu örnekler, her şeye rağmen ümit dağarcığımızın ana unsurlarıdır; içlerinden ilk yemişlerini yeni yeni vermeye başlamış Mustafa Miyasoğlu ve Bekir Oğuzbaşaran gibi filizler de fışkırma yolundadır.
Ne çıkacaksa bunlardan, yüzleri ve adları bize ulaşamamış olanlardan ve aynı tohumun mahsulü olarak şu anda ana rahminde bekleyenlerden çıkacaktır. işte, Büyük Doğu teknesinin fikir ve sanatta en yetkin ve olgun hamur numunelerinden Mehmet Akif İnan, kendi öz nefs muhasebe ve murakabesini şu mısralarla vermek kudretini gösteriyor:
Anamı sorarsan Büyük Doğu'dur,
Batı ki sırtımda paslı bıçaktır."
M. Salih Eren