İsmail Küçükkılınç... Kartvizitinde avukat yazılı ama onu bir türkünün terkisine binip Anadolu’yu diyar diyar dolaşırken görebilirsiniz. Hüzünden, özlemden, sıladan, gurbetten, aşktan ve dahi sızlayan bir yürekten mütevellit türkülerin… Dolu dizgin… Bazen de duvarlarına kitap kokuları sinmiş bir sahaftan topladığı kucak dolusu kitapla yanı başınızdan geçip giderken…

Kaideleri bozan istisnalar…

Evet, İsmail Küçükkılınç kaideleri bozan istisnalardan. Herkes hafta sonlarını çoruyla çocuğuyla geçirirken O nefesini sahaflarda, kitapçılarda alıyor. Sabahtan akşama kadar kitapların arasında… Akademik bir titri, etiketi yok ama akademisyenlerin çoğu çalışma yaparken O’nun kütüphanesinden faydalanıyor. Birçok kitabın teşekkür faslında adına rastlıyoruz. Sadece kitaplarla bu denli haşır neşir değil. Türkülerle de özel bir bağı var. Hangi türkü hangi yörenin, kimden alınmış, ne için söylenmiş biliyor. Bir türkünün hangi yörelerde değişik varyantları var buna bile vakıf. Kesintisiz saatlerce türkü dinleyebilecek kadar seviyor türküleri. Kendine ait olan ismailkucukkilinc.com adlı sitedeki, “Kadirli ve Çukurova’ya Allah Taş Yağdırır mı?” adlı yazısı okunduğunda dediklerim daha net anlaşılacak.

Sadece kitaplar ve türküler değil Küçükkılınç’ın ilgi alanına girenler. Türkiye’nin yakın tarihi üzerine, Osmanlı’nın son dönemine dair kayda değer araştırmaları ve yazıları da var. II. Meşrutiyet, İslamcılık, Balkan Savaşları ilgilendiği bazı konulardan. Gündeme ilişkin yazıları da ayrıca dikkat çekici. Aktüel konuları tarihi arka planıyla birleştirebiliyor. Farklı, kendine has bir üslubu var. Osmanlıca kelime ve tamlamaları gündelik konuşma dilimizin içinde rahatça kullanıyor. En sıkıcı konuları eğlenceli bir tarzda anlatıyor. Polemik tarzındaki yazılarını da es geçmemek gerekir. Bütün bunlara ilaveten ya da bunların üstünde kendisinin Aliya İzzetbegoviç sevgisine değinmeden geçmek sanırım haksızlık olur. Ofisinde Aliya’nın bir fotoğrafı var. “Merhum Begoviç kitaplardan daha kıymetlidir.” diyor duvardaki fotoğrafa açıklama düşerken.

Mert ve samimi; rol yapan, entelektüel racon kesen bir tip değil

Bir koltuğa birkaç karpuz sığdırabilen İsmail Bey’in hayatında kitap sevgisi noktasında dikkat çekici birçok kesit var. Günde en kötüsü 150-200 sayfa kitap okuyor. Mahkeme salonunda hâkimi beklerken, otobüs beklerken, hatta validesi hastanede ameliyat olurken o dışarıda kitap okuyarak zaman geçiriyor. Öğrencilik yıllarında sahaf sahaf dolaşırmış. Elinde hatırı sayılır çoklukta Osmanlıca kitap var. Kitap biriktirme merakından dolayı kitaplar eve sığmaz hale geliyor. O zaman kitaplarına bir daire alma fikri geliyor aklına. Kitapları için bir daire… Evet, kitapları için bir daire alıyor. Kitaplar o dairenin sakinleri oluyor.    

Haber10'da ve kendi adıyla açtığı internet sitesinde, Star Gazetesi Açık Görüş Sayfası’nda, Türkiye Günlüğü Dergisi ve daha değişik mecralarda birçok yazısı yayınlandı ve yayınlanmaya devam ediyor. “II. Meşrutiyet’in İlanında Halk Unsuru” diye bir kitabı da mevcut. Ayrıca “Kitap Sevenler Partisi” adlı facebook sayfasında yönetici. Ayrıca belli aralıklarla İstanbul Fatih Ali Emiri Kültür Merkezinde "Hatıratlar Arasında” adlı bir program düzenliyor. Bu programda hatıraların eşliğinde maziye yolculuk yapılıyor. Bu zamana kadar Ali Şekip Arslan, M. Ali Ayni, Abdurreşit İbrahim, Ali Yakup Cenkçiler, Balkan Harbi ve meşrutiyet gibi konularda sunumlar gerçekleştirdi.

İsmail Küçükkılınç aslen Çukurovalı, Kadirli’den… Mert, samimi… Rol yapan, entelektüel racon kesen bir tip değil. Sahip olduğu müktesebatın aksine mütevazı. Ama ilgilendiği konularla ilgili bir yanlış gördüğünde onu tashih edecek ve hesap soracak kadar da dik bir duruşu var. Birçok akademik unvan sahibi insana ders verebilecek kapasiteye sahip. Takip etmek, faydalanmak gerekir.

Muaz Ergü yazdı