Kudüs semalarında gülümseyen isyan bayrağı: Abdullah Bergusi

"Yoldaki Mühendis çok renkli bir kişilik. Daha önce denenmeyeni planlıyor, beklenmeyeni yapıyor. Hiç ummadığınızı söyleyiveriyor. Zulme karşı çok sert, asi ve nefret dolu. İmanı derin, Allah’a güveni tam, korkusuz bir komutan, esprili bir insan ve şair." Mustafa Körkün Tarhanacı yazdı.

Kudüs semalarında gülümseyen isyan bayrağı: Abdullah Bergusi

2021 yılının Mayıs ayında siyonist terör şebekesi, FİLİSTİN’e saldırılarını şiddetlendirince iki yüzün üzerinde şehidimiz oldu. Doğu Kudüs’te Şeyh Cerrah Mahallesi’nde teröristler Filistinlileri zorla evlerinden çıkarmaya çalıştı. Bu sebeple çatışmalar alevlendi. Bu eylemler sırasında öne çıkan iki hususa dikkatinizi çekmek istiyorum:

Bir: Onurlu tebessüm. Kadın, erkek, çocuk birçok Filistinlinin, teröristlere karşı mücadelelerini ortaya koyarken gülümsedikleri anlar medyaya sıkça düştü. Güler yüzlü mücahide ve mücahid kardeşlerimiz firavuna karşı neşeli bir isyan bayrağını Kudüs semalarına çektiler, bu sıcak anlar onca acıya rağmen içimizi ısıttı.

İki: Çıkan çatışmalarda yakınlarını kaybeden mümin ruhların gönüllerinden dökülen tahmid zikirleri yüreğimizi hem yaktı hem de ferahlattı. Bir hadiste Allah-u Zülcelal çocuğunu kaybedip hamd eden müminlere cennette birer “Hamd Evi” vaad ediyor. Filistinli ADAM, teröristlerce havadan vurulan ailesini gazeteciye anlatıyordu: “Eşim şehid oldu Elhamdülillah. Oğlum Sohaib 14 yaşında, o da şehit oldu. Abdurrahman da şehit oldu, 8 yaşında. Bir oğlum da yoğun bakımda.” dediği sırada etrafındakiler o da şehit oldu deyince devam etti: “Usame de 5 yaşında, o da şehid oldu Elhamdulillah.” Hüzünlü sesi kısık bir tonla, ağlamaklı hale gelerek ama ağlamayarak 5-10 defa Elhamdulillah diyor. “Her halime Elhamdulillah. Bir tek sağ kalan 5 aylık oğlum Ömer, Elhamdulillah. Beni tek başıma bırakmayan Rabbime Elhamdulillah. 11 yaşındaki Yahya ise kayıp, hala kayıp, her halime Elhamdulillah.” İŞTE FİLİSTİN, BU ADAMDIR.   

Filistin 70 küsur yıldır işgale karşı, azimle ve sabırla mücadele eden bir yiğit delikanlıdır. Şehitler için düğün töreni düzenleyen ilahi aşk dolu bir adamdır. Kassam kahramanları için direniş, şehadet ya da zafer ile sonuçlanacaktır. Filistin’de Hamas’ın (Müslüman Kardeşlerin) tam olarak neye tekabül ettiğini Abdullah Galib Bergusi’ye kulak vererek daha iyi anlayabiliriz.

Abdullah Galib Bergusi, Siyonist teröristler tarafından 67 kez müebbet ve 5200 sene hapis cezasına çarptırılmış Filistinli bir mahkûm. Güzide “Müslüman Kardeşler Okulu’nun” talebelerinden. Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları’nın kahraman komutanı. Direnişini siyonizmin hapishanelerinde tüm işkencelere rağmen sürdüren nam-ı diğer Gölgelerin Prensi… Her ne kadar Fatih Pala* yaklaşık 3 yıl önce Dünyabizim’de yazmış olsa da o güzel önderi keşfedememiş birçok okuyucunun varlığına inanıyorum, bu sebeple tekrar haber etmek istedim.  

Bergusi, Yoldaki Mühendis adlı eserinin Türkçe baskısında yayınlanan mektubunda Türk halkına şöyle sesleniyor: “Filistin’in özgürleşmesi davasında bizim yanımızda sadece siz duruyorsunuz… Mescid-i Aksa’nın tekrar İslam medeniyetinin, Müslümanların eline geçmesi hedefini ancak sizlerle, Türkiye halkı ile gerçekleştirebiliriz. Bunu kendiniz için bir hedef olarak koyun. Çocuklarınızı da bu hedefin gerçekleşmesi için yetiştirin. Çünkü hepimiz bir gün o ışığın, yani Mescid-i Aksa’nın etrafında toplanacağız.”

Küçük yaşta Filistin davasına yönelik hazırlık için judo, boks ve vücut geliştirme yapan, 12 yaşında Kuveyt’in çöllerinde silahlı eğitimlere katılan, keskin nişancılık kursuna giden, antrenmanları sırasında ezanı duyduğunda namaz kılmak için ara veren sıra dışı bir kişilik Abdullah Galib Bergusi.

Allah rızası için koyduğu hedeflere ulaşmak üzere kendine bir hedef belirleyip yol çiziyor. Elindeki çok kısıtlı imkanlara ihlasla sarılıyor ve dua ile yürüyor. Hak yola feda etmek üzere daha fazla para kazanmak için Ürdün’den Güney Kore’ye gidiyor. Havalimanına indiğinde elinde sadece arkadaşının verdiği bir adres var. Cebinde hiç para yok ve üç gün iki gece yemeden ve içmeden yürümek zorunda kalıyor. Filistin’deki direnişe katkıları da benzer şekilde başlıyor. Küçücük elleriyle TAŞ İNTİFADASI’nda düşmana gözdağı veren kahraman Filistinli çocuklar bugün Kassam erleri olarak işgalci teröristleri korkutan roketler atıyorlar.

Güney Kore’de başlayan para kazanma serüveni tamamen Allah rızası ve Filistin ile ilgili hayallerine dair idi. Kazandığının neredeyse tamamını planlı bir şekilde Allah yoluna harcadığına satır aralarında şahit oluyoruz. Büyük ticari meşguliyetlerini muhasebe ederken zihninde dünyaperest bir mühendis ile Yoldaki Mühendis arasında gidip geldiği sorgulamaları hepimize yol gösterici nitelikte.

Genel olarak kitap (Yoldaki Mühendis) boyunca Filistin’e, el-Kuddüs olan Yüce Allah’a, Kudüs’e ve Kassam’a aşkla adanmış bir portre çiziyor. İyi bir çocuk, iyi bir eş, iyi bir baba olmak genellikle bu yüce aşkların kenarında, kıyısında köşesinde kalıyor. Eşine yazdığı şiir ile kitap boyunca kızıyla konuşma tarzı çok yumuşak ve sıcak bir atmosferi tasvir ederken Kassam’da giriştiği cihad boyunca başına gelenlere karşı sert duruşu etkileyici mizacını ortaya koyuyor. Kızı Tâlâ’dan da tek bir talebi var: Kassam savaşçılarının hayatlarını yazması.

Abdullah Bergusi’nin küçük yaştan itibaren hobisi elektrik-elektronik ve mekanik olmuş. Ailesi tatile gittiğinde o, evde kalıp bu uğraşlarla vakit geçirirken hayatı unutuyor. Çok sevdiği mesleği ona cihadın yolunu da açıyor. Filistin davasına adanma hayalini gerçekleştirmek için Filistin’e dönme kararı verdiğinde kendi görevini kendisi seçiyor. Kassam’a “Yoldaki Mühendis” olarak katılıyor.

Hak yoluna hizmette en verimli olacağım alan nedir, en fazla odaklanmam gereken yer neresi, enerjimi ve imkanlarımı nereye yöneltmem gerekiyor? Yayımı hangi yöne gereyim, oku en ileriye nasıl fırlatayım ki İslam’a, ümmete hizmetim tam olsun. Allah için her şeyimle nerede var olmalı ve O’nun rızası için gerektiğinde nerede yok olmalıyım? Elalemin ne yapıp yapmadığı önemli değil. Günlük siyasetin hır gürü de faydasız. Müslümanın endişeleri daha çok nefsi ile ilgili bu sorular olmalı. Fütüvvet yüklü, isar ruhlu adımlarımız İslami harekete kalite, cazibe ve hız katacaktır.

Bergusi bir gün arabasını bir tepeye park etmiş vaziyette Siyonistlere taş atan gençleri izliyor. Bulunduğu mevkiden bakınca Filistinliler zayıf, naif, mazlum ve iyi kalpli görünüyor. Yüzlerce kahraman genç Siyonist teröristlere taş atıyor. Terörist asker sayısı bir düzine kadar. Tepelerin etrafını araçlarıyla kuşatmışlar. Ne kadar kuvvetli atarlarsa atsınlar taşlar teröristlere ulaşmıyor. Fakat Siyonistlerin kurşunları masum ve saf insanların bedenlerini delip geçiyor. Filistinliler acı içinde iken teröristlerin neşe içinde gülüp eğlendiklerine şahit oluyor. Osmanlı yıkıldığından beri ümmetin içinde bulunduğu hazin manzarayı tam olarak tarif eden bir sahne.  

Birinci İntifada’da Filistinliler sadece taş atıyorlardı. İkincisinde ise patlayıcılarla ve silahlarla düşmana ağır darbeler indirdiler. Şehadeti arzulayan kadın ve erkek Kassam erlerinin istişhadi eylemleri en vurucu olanlardı. Bu eylemler halka motivasyon kazandırdı, Filistin’in elini kuvvetlendirdi, düşmana ağır zararlar verdi, ciddi bir tehdit unsuru oldu. Terörist işgale ve işlenen cinayetlere karşı verilen en adil ve yiğit cevaplardı.

Yazar, bizatihi planlayıcısı ve yöneticisi olduğu bu eylemlerin niyetini, psikolojisini, mutfağını, pratiklerini hatta fıkhını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Bergusi bu alanda o kadar tecrübe kazanıyor ki bir adayda şehadet eylemcilerinin yüzlerinde görmeye alışık olduğu sevinç, mutluluk ve nur yerine dünyevi bir kızgınlık ve hüzün tespit edince adayı reddediyor. Daha da şüphelenirse gözaltına alıyor. “Rabbine kavuşmaya giden kul nasıl mahzun olabilir?” diye adayı sorguya çekiyor!..

Hasan el Benna’nın (ve Müslüman Kardeşler’in) İslami davetteki ihlası ve ciddiyeti Filistin’de direnişe dönüştü. Bu “ciddiyet” en fazla ihtiyacımız olan unsur. MÜHENDİSİN yürüdüğü YOL bu. Hak dinin hiçbir unsuru bir tartışma platformuna, magazine veya tüketim nesnesine dönüşmemeli. Hakk’a yakın bir kalpte kavuşma arzusu ciddi bir aşka dönüşmeli. Aşkın olmadığı yerde ciddiyet de olmuyor, sorumluluk da… İnanç ve düşünce uğruna bedel ödemek yerine bir şikayet, suçlama ve aşırı eleştiri furyası esiyor. Kimsenin eksikleri ve hataları bizi cennete taşımaz. İyi niyet, salih amel ve ihlas dolu dualarla YOLDA olmalıyız.  

Yoldaki Mühendis çok renkli bir kişilik. Daha önce denenmeyeni planlıyor, beklenmeyeni yapıyor. Hiç ummadığınızı söyleyiveriyor. Zulme karşı çok sert, asi ve nefret dolu. İmanı derin, Allah’a güveni tam, korkusuz bir komutan, esprili bir insan ve şair.  

Şehit Kassam Komutanı Yahya Ayyaş’ın çantası kaderin cilvesi ile Bergusi’ye ulaşıyor. Ayyaş’ın Kur’an-ı Kerim’in ilk sayfasına yazdığı not şöyle: “Allah ile beraber ol, gerisini merak etme.” Bu ifade Bergusi için bir motto haline geliyor. Bu ruhani beraberlik sayesinde direnişi hiç bırakmıyor.

Yazımızı Hain Serçe Hapishanesi’nden vefakar ve cefakar mümine eşine seslendiği şiirden bir bukle ile bitirelim:

Gönül ve yasemin olan Faide**

Tutuklu kalbimin ışığı sensin.

Her daim güzel yüzün mütebessim

Kalbinde sevgim gömülü

Sen hayatımsın, gözlerimin yaşı,

Reyhanların en güzeli, gülüm.  

*https://www.dunyabizim.com/kitap/tek-kisilik-hucresinde-17-kitap-yazmis-bir-filistinli-h29538.html

**Eşinin adı.

Mustafa Körkün Tarhanacı

YORUM EKLE