'Kitab', tüm kitaplarımın merkezinde

Necmettin Şahinler'e misafir olduk ve kitaplarından, Ahmet Yüksel Özemre ile dostluğundan konuştuk.

'Kitab', tüm kitaplarımın merkezinde

 

Necmettin Şahinler kozasını derinden ören bir yazarımız. Zamanında bazı sivil toplum kuruluşlarında çalışmalarda bulunmuş. O yıllarda meydana gelen Çernobil hadisesi Ahmet Yüksel Özemre ile tanışmasına ve güzel bir dostluğun da başlangıcına vesile olmuş. 2003 yılında Özemre’nin Üsküdar’daki evinde baş başa gerçekleştirdikleri sohbette kâmil mürşidin mirası hakkında Necmettin Şahinler, Özemre’ye sorular yöneltmiş ve pek değerli bir sohbet gerçekleşmiş.*Necmettin Şahinler, Ahmet Yüksel Özemre

Necmettin Şahinler Trabzon’da yaşıyor. Kitapları İnsan yayınlarından çıkıyor. İstanbul’a kitap dostları ile buluşmak için fuara geldiği bir imza gününde karşılaşıyor, tanışıyoruz kendisiyle. Ayrıca görüşmek için müsait vaktini rica ettik.

Misafir olduğumuz evinde kitaplarından, hocası Ahmet Yüksel Özemre’den bahsederek bir sohbet gerçekleştirdik.

Salâtı ayakta tutmak

Necmettin Şahinler, Tesbihe Çağrı kitabında salât kavramının mana kapısını aralamış. Salât kimi zaman namaz, kimi zaman da duadır. Bir diğer anlamını da yazar şöyle açıklıyor: “Arapça’da salât; sönmesin diye ateşe odun atarak onu canlandırmak/desteklemek manasındadır. Ve Kur’an’da ‘ekamu es-salâte’ diye zikredilir. Yani ‘namazı kılın’ diye değil de, ‘namazı ikame edin/namazı ayakta tutun, onu doğrultun’ manasına gelir.”

Salâtın yarısı bizim yarısı Allah’ındır

Tesbihe Çağrı kitabındaki bu bölümde de Fatiha suresinin önemi üzerinde duruluyor. Hz. Peygamber’in hadisinden (Fatihasız namazın olmayacağını buyurmuştur.)  çıkardığı sonuç; salâtın/namazın Allah ile kul arasında muhabbet, şefkat ve merhamete dayalı karşılıklı bir kucaklaşma olduğudur.

/Kul: ”elhamdulillahirabbil âlemin/Hamd âlemlerin Rabbine aittir.” deyince Allah: “Kulum bana hamdetti.” der./

28512Sâlih’in Şehirleri

Sâlih’in Şehirleri kitabından bahsederken Necmettin Şahinler şu noktayı vurguluyor: “Benim Kur’an’a bakışım farklı ve bütün eserlerim Kur’an merkezli. Kur’an’ın evrenselliğini ele alıyorum. Kur’an’ın evrenselliği var ise Kitab’da geçen hikâyeleri geçmişte yaşanmış hadiseler gibi göremeyiz. Çünkü bunlar sahne değişse de her zaman diliminde karşımıza çıkan/çıkacak değişmez gerçeklerdir” diyor.

Yazar, Hz.Sâlih’in kıssasını temel alan bu kitapta, Sâlih’in şehirlerinden hareketle şehirlerin Sâlih’lerine dikkat çekmektedir. Sâlih’in şehri ıssız, terk edilmiş idi. Bu şehirlerin ölü toprağını yeniden üzerinden atabilmesi ise Sâlih’lerin sayısının artmasıyla doğru orantılıdır.

Yaşam tablosunda dört renk

Yazar Yaşam Tablosu kitabında bu tablonun güçlü fırçaları olan peygamberlerin hayatından dört renk sunuyor. Aslında bütün peygamberlerin yaşantıları, görevleri birdir. O hâlde kitapta neden dört renge/peygambere yer verilmiştir?

Necmettin Şahinler bu sorumuzu şöyle cevaplıyor: “Peygamberler arasında gönderilme üzerine bir fark yoktur. Ama ulü’l-azm (tüm zorluklara rağmen görevlerini üstün bir azim ve kararlılıkla yapmış bulunan peygamberler. Hz. Nuh, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. İbrahim ve Hz. Muhammed) olarak beş büyük peygamber arasına girmişsen, insanlık tarihinde önemli bir kırılma noktasının üzerindesin demektir.

Bu sebeple Nuh, Musa, İbrahim ve Lut (as) yaşam tablosunda güçlü fırçaları olan peygamberlerdir ve onları kitapta dört renkle temsil etmem bu yüzdendir.”

Ve dört renkle temsil edilen Nuh, İbrahim, Musa ve Lut (as) belli bir profil içerisinde okuyucuya anlatılıyor.

/Birinci profilde Nuh (as)’u görüyoruz. Burada baba iman ediyor, oğul etmiyor.

İkincisinde İbrahim (as). Oğul iman ediyor, baba etmiyor./

Günümüzde karşılaştığımız profiller de böyle değil mi? Görüyoruz ki Kur’an’da geçen bu kıssalar yaşanmışlıkları ile kalmamış, şu zamanda da akislerini görebilmekteyiz.

Zıtlıkların oluşturduğu Tevhid

Yazar Hz. Mevlana’nın şu deyiminden yola çıkarak zıtlıkların oluşturduğu Tevhid’e varmış. Eskiden savaşlarda düşmanı yanıltmak için atların nalları ters çakılırmış. Hz. Mevlana da şöyle söylemiş: “Allah bu âlemin nalını ters çakmıştır.”

“Hz. Musa ve Hızır kıssası da zıtlıklardan oluşur. Sana iyilik edenin gemisine zarar veriyor, zararsız bir çocuğu öldürüyorsun. Hâlbuki bir pencereden baktığınızda bize ters görünen şeyler aslında diğer pencereden bakıldığında/izah edildiğinde bu zıt gibi görünenlerin arkasında hakikatler var. Bu yüzden zıtlıkları iyi görmeliyiz.”

Ve tevhid konusunu Ahmet Yüksel Özemre’nin çocukken yaşayıp anlattığı bir hadiseyle bizlere izah ediyor. Özemre Hacivat- Karagöz perdesinin arkasını çok merak eder. Babasına perdenin arkasını görmek istediğini söyler. İzin alır ve perdenin arkasına geçer. Bakar ki bir tek adam elinde birden çok kukla ve aynı adam onları hareket ettiriyor, farklı sesler ile konuşturuyor. İşte biz de böyle perdenin arkasını görebilmeli, tevhidi idrak edebilmeliyiz.

Böyle değerli bir zat ile görüştüğümüz, sohbet ettiğimiz için çok mutlu olduk. Trabzon'da sohbet halkasında bulunup nasiplenenlere de imrenmemek mümkün değil.

 

Esra Erdoğan-Sümeyye Kulaksız konuştu

*Ahmet Yüksel Özemre-Necmettin Şahinler/Kâmil Mürşid’in Mirası sohbetini okumak için tıklayınız

YORUM EKLE
YORUMLAR
m.salih akbey
m.salih akbey - 12 yıl Önce

bu tür konuşmalara ihtiyaç var...a.yüksel özemre bu ülkenin yetiştirdiği en önemli değerlerdendir..hatırlamaya vesilen yüreklere selam olsun..elinize sağlık

Ayşe Anıl
Ayşe Anıl - 12 yıl Önce

Necmettin Şahinler'in kitaplarını umarım daha geniş kitleler okuma lutfuna nail olur.. Hakikaten bu yolda ilerlemek isteyen insanlara yeni ufuklar açıyor.. Herkese tavsiye ederim..

Gülgûn Uyar
Gülgûn Uyar - 12 yıl Önce

Başlığı, muhtevası ve üslubu ile istifade ettiğimiz samimi bir sohbeti ve gökkubbede baki kalacak hayırlara vesile asil ve hoş bir hatırayı bizler de paylaşmış olmaktan dolayı çok memnunuz. Önemli Adamlar'la tanışıklık yolculuğunda önemli bir adım. Emeği geçenlere tebrikler ve teşekkürler...