Katsayı ne, örtü yasağı kim?

Katsayı saçmalığına maruz kalanlardan çok azına sorduk. Nasıl oldu, neler oldu, neler gördün?

Katsayı ne, örtü yasağı kim?

Malum, katsayı sorunu, son anda bir sürpriz bozmazsa düzeldi.

Bizi hep sürprizler bozdu zaten.

Başörtüsü imam-hatipte ve üniversitede bir yasaklandı, bir serbest oldu.

Katsayı 11 yıldır, üniversite okumak isteyen çocukların belini büktü.

İmam-hatiplerin orta kısmı kapatıldı.

Açıköğretimde başörtüsü tutanakları tutuldu.

Üniversitede; iğneliydi-iğnesizdi, şapkaydı, kaşkoldu, kepti, huniydi derken...

Sinirlerin epey gerilmesi işten değildi.

Bu arada kimileri katsayı engelini aşıp ve başörtü yasağına maruz kalıp okumaya,

kimileri katsayınıza da size de deyip, başörtü yasağına karşı koyup okumamaya karar verdi.

Kimileri de yasakların süreçleriyle birlikte arada kaynayıp gitti, olan onlara oldu. 

Ve dahi kimileri, "Üniversite," dedi "herşey!" "Katlanın her türlü zorluğa ve okuyun, girin içeri."

"Üniversite değil hiçbir şey, başkaldırın, razı olmayın!" dedi kimileri de.

Karışık, karışık olduğu kadar da sıkıcı bir hale geldi bu mevzu haliyle.  

Kimileri; çekilsin bir kenara, biz,

esas oğlanlara ve esas kızlara sorduk:

Nedir bu katsayı uygulaması, başörtüsü yasağı nedir?

Üniversite okumak nicedir?

E.Fatih Bilge / 1999 İHL Mezunu: 

1992 yılında İHL'ye kaydoldum. 1995 yılında orta kısmı bitirerek lise kısmına kayıt yaptırdım. 1995 yılında kredili sistem kalktı birdenbire. "Alan seçmeli sınıf geçmeli" diye bir sistem getirdiler. İHL lise kısmı 3 yılda bitiyorken bize 4 yılda mezun olacağımız söylendi. 1998 yılının yaz aylarında yani biz 3'üncü sınıftan 4'üncü sınıfa geçerken katsayı problemi çıktı. Ayrıca ÖSS-ÖYS adında iki sınav yapılırken bu tek sınava düşürüldü. Yani eğer İlahiyat Fakültesi ya da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği dışında bir tercih yapacak olursak Ortaöğrenim Başarı Puanımız 0,2 ile çarpılacaktı. 

Taşrada okuyanlar bilir, büyük şehirlerde okuyanlar kadar bilgi sahibi olamazsınız olan bitenlerle ilgili. Konya'da İHL'de okuyanların bir bölümü düz lise diye tabir edilen okullara geçmişti. Ama dediğim gibi taşrada olduğum için olayın vehametinden çok haberdar değildim. 99 yılı mezunlarından hem erkek hem kız bölümünden kimse okul değiştirmedi. Katsayı probleminin hemen o yıl uygulamaya sokulmasını ahlaki bulmuyorum. Eğer gerçekten iyi niyetli olarak bu katsayıyı getirmiş olsalardı [Yani İHL'lilerin sadece ilahiyat okumalarını ya da sadece imamlık yapmalarını sağlamak gibi] en az üç yıllık bir geçiş süreci sağlamaları ya da okul değiştirmeyi engellememeleri gerekirdi.

1995'te liseye başladığımda ikinci sınıfta alan olarak sayısalı seçtim. Matematiğim çok iyiydi. Tıp Fakültesi ya da en kötü ihtimalle Mühendis Fakültesinde okurum gibi bir düşünce vardı kafamda. Hatta dershane denemelerinde çok iyi puanlar alıyordum ve dershanedeki hocam daha bir yıl öncesinden benim tercihlerimi Boğaziçi Üniversitesi ile başlatıp ODTÜ'de bitiriyordu. 

Katsayı problemine rağmen sınavı kazanacağımı düşünüyordum. Sınava çok fazla çalışmadım. Çünkü tıp, eczacılık, mühendislik gibi bölümler imkânsızdı. Sınavda da taktik olarak EA puanına yüklendim. Öncelikle Türkçe ve matematiği bitirip sosyal bilgiler sorularını çözdüm. Fen bilimlerinde 36'ncı sorudayken sınav bitti. Biyolojiye sürem yetmedi. Puanlarım da iyi geldi. Tercih olarak da önce tıp ardından mühendislikler ve son olarak da kamu yönetimi ve uluslar arası ilişkiler yazdım. Taşrada bir üniversitenin kamu yönetimi bölümünü 75'inci sıradan kazandım. Sayısalcı bir öğrencinin sözel bir bölümde okumasının zorlukları apayrı bir söyleşi konusu :) Bir de okul birincisi olmama rağmen mühendislik gelmemesine şaşırdım. Bizim İHL'den alan dışı tek ben kazandım o yıl. 8-9 tane de İlahiyat Fakültesi kazanan oldu. 

 Lisede aynı sıraları  paylaştığım birçok arkadaşım -ki çok başarılıydılar- okuyamadı. Hepsi şimdi ya kahvehanede çaycılık yapıyor, çiftçilik yapıyor, çobanlık yapıyor, asgari ücretlerde fabrikalarda üretim yapıyor. Katsayı problemi olmasaydı hepsi bugün çok iyi öğretmen, çok iyi kaymakam, çok iyi mühendis olacaklardı. Bu yüzden katsayıyı  çıkaranlara diyecek sözüm yok. 17 yaşındaki çocukların hayalleri ile oynanmamalıydı. Katsayı engelini getirenler ülkeyi geriye götürmüşlerdir bu kararla. Çünkü İmam Hatip Liselerinde okuyanlar genellikle ailesi köyde yaşayan, yatılı olarak yurtlarda kalan ya da üç beş köylüsü ile ev tutan, büyük zorluklar çeken çocuklardır. Bu çocukların dershanelerini finanse edecek zengin bir babaları ya da yurtdışında okumalarını sağlayacak iş adamları olmadı maalesef. 

2009 yılında katsayı  probleminin kalkması beni hiç ilgilendirmiyor. Katsayı probleminin kalkması benim hayallerimi geri getirebilecek mi? Köyde çiftçilik yapan, kahvehanede çaycılık yapan, fabrikalarda amelelik yapan arkadaşlarımın efkarı ne olacak? Yine de her şeye rağmen katsayı probleminin kaldırılması hayırlı olsun. Eğer hükümet bundan dolayı popülist bir tutum içerisine girerse "hayırlı olsun" temennilerimi geri alacağım. 

 

"Mesele yalnızlık, yalnızlık ömür boyu / Ablacım bizi kim kandırmış belli değil!"

Ş.S:

Şimdi geçen dikey geçiş sınavına girecektim. Olmadı. E tabii çalıştım. Okuduğum iki yıllık bölüme malumaneniz "taviz"le gelmiş olduğum için, Çok hayallerim vardı. Bari güzel şeyler yapalım şurada deyu. Ama kimsenin o taraklarda bezi yoktu. En güvendiğim arkadaşlarım arkamdan vurdu, değişti. Ben de zaten balerin gibi döndüm böyle günahlara yaklaşmamak için. Epey tırstım. Üniversitede yani. Zaten imam hatibi özleyip durdum. Şimdi daha anca kurtulmaya çalışıyorum etkisinden.

Hani bizim alanları kapmamız gerekiyordu, insanlara dünyamızdan bahsetmemiz, insanların dünyalarına inmemiz falan ya. Biraz bizi avuttukları bu nedenlerle, biraz da o tavizi hayra çevirebilmek için elimden geleni ardıma koymadım. Orayı bir türlü kendi keyfim için gidilebilecek bir yer olarak göremedim. Ha arada limonata içtim gene de. Yine de hep bir hüzün.

Kâh nurcu arkadaşlarıma kitaplar verdim, kâh ateistlerle kemalistlerle uğraştım. Karanlık gecelerde hep ağladım. Kimse bilmedi. Aslında bu ateistlerle kemalistlerle uğraşır olmak da bir kolaya kaçmaktı, sonradan anladım. Bizimkiler beni anlamayınca ben de böyle yollara başvurdum. Bence mesele bir tek budur. Bizim camianın küfleridir mesele. Böyle bir tekme atacaksın hepsine. Kanal7'ye de atacaksın tekme mesela.

Şimdi babam arabayı çok hızlı sürmese, din yobazı demiş olmasa o gün, halen daha başımı açmamı beklemese, ben daha kesin cümleler kurardım da işte, böyle arafta bıraktılar beni. Yoksa eminim kendimden. Yani üniversite işi diyorum.

Üniversite olmazsa hiçbir şey olmaz diyenler bence utansınlar. Bir tane bize ait üniversite kuramayanlar bence utansınlar.

Hayat müslümanın yakasını üniversite okurken de okumazken de bırakmayacak, bunu da bilelim.

Ve kimse üzülmesin. Mühim olan kendini yetiştirebilmektir, ha üniversiteli ha üniversitesiz.

Anlatacak çok şeyim var da, şimdi diğer arkadaşlara yer kalsın.

Leyla Marankoz:

Katsayı adaletsizliğinin geç de olsa kalkmasına sevindik umarım geçen sene başörtüsü olaylarındaki gibi sevincimiz kursağımızda kalmaz. 

İki sene dershane döneminden sonra tosladığım çok sert bir duvardı başörtüsü yasağı. Ben aşabilenlerden olamadım. Toplum nazarında küçük sanılan şeylere duyargalarım fazla açıktı sanırım. Anlaşılamadım ama ziyanı yok çünkü ben de birçok şeyi anlayamadan yaşayıp gidiyorum. 2007 eylülünde giremediğim üniversitemle hayata anlam bina etme çabalarım sürmekte. Şu anda alternatif bir ilahiyat eğitimi almaya çalışıyorum. Ama etiket önemli insanlar için, ve bir insanın mağduriyetini hafife almaya bayılır bu etiket düşkünleri. "Sen ne olcan şimdi" gibi sorulardan bıktık. Bunca şeye rağmen bizler susarken birilerinin bu acı üzerinden nemalanmaya çalışmalarından, duygu ticareti yapmalarından sıkıldık. Gölge etmesinler artık.

At gözlüğü takmış o kadar "üniversiteli genç" biliyorum ki, kimin aslen nerede olduğu fikrim karışıyor çoğu zaman. Yönler giriyor birbirine. 

7006

Yusuf Kara:

Ben lise son sınıfa geçmiştim. O ne saçma birşeydi öyle. Şimdi bile düşününce anlam vermek mümkün değil. Katsayı uygulamasıymış. Nerden uydurdular, ne deyip yattılar rüyaya belli değil. Şimdi kaldırılıyor. Neye yarar? Geçti gitti artık. Ben ve tanıdığım bildiğim yüzlercesi, haberim olmayan binlercesi de, okuyamadık işte istedğimiz ve hak ettiğimiz bölümlerde. Bazen işyerinde sıkılınca ya da akşam alaca karanlıkta eve dönerken filan düşünüyorum. Bu gereksiz, gereksiz olduğu kadar da hesaplanmış uygulama gerçekleşmemiş olsaydı, şimdi hayatım çok daha farklı ve özlediğim bir halde devam ediyor olurdu herhalde diye. Ama nasip herşey tabii. Şükürden uzak değiliz. Fakat zalimin zulmünü şükürlerle yâd edecek de değiliz. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Dur bakalım.

 

Kübra Türkân:

Uludağ Üniversite'sinde okudum ben. 5 yıl başımı açarak girdim okula. Mustafa Yurtkuran rektörlüğünde yönetiliyordu okul. Hapse gireceğini bilse, bu konuda taviz vermeyeceğini söyleyip dururdu. Kendisi Ergenekon'da yargılanıyor şuan.

Kız kardeşimin de, benim de okumama gibi bir alternatifimiz olmadı hiç. Babam eğitimci. Kural ne ise, ona uyularak okunacak dedi. Yani, ben başımı açmak istemiyorum, o yüzden okumayacağım gibi bir durumumuz olamazdı. Fakat zaman ilerledikçe çok zorlandım ben.

Üniverstede gördüğüm en üzücü durum da, başını açarak okula girenlerin hallerindeki değişmelerdir herhalde. Kimse ne yaptığının, niye yaptığının farkında değil gibiydi. Başlarını mecburen ve geçici olarak açtıklarını unutmuşlardı sanki. Bu da bu yasağın onlarca çıkmazlarından biridir herhalde. İşin içinden çıkmak sanıldığı kadar kolay değil demek.

Ha okuduk 5 yıl, çok şükür sonucunu aldık inşallah. Ama okumak herşey demek gibi bir yalanın, gerçek olmadığına da defalarca şahit olduk. Benim görüşüme göre; tahsil cehaleti alır, eşeklik bâki kalır... Öyle okuyan insanlar var ki, görüşleri inançları için okumayanlar onlara taş çıkarır. Zaten bir fikri olan insan bir şeylere karşı çıkabilir. Nereye çeksen oraya götürebileceğin insanlar topluluğu okuyanların çoğu. 
 

 

Esra Türkân sordu

turkan.esra[et]gmail.com

YORUM EKLE
YORUMLAR
Meryem Betül
Meryem Betül - 14 yıl Önce

"Üniversite olmazsa hiçbir şey olmaz diyenler bence utansınlar. Bir tane bize ait üniversite kuramayanlar bence utansınlar.

Hayat müslümanın yakasını üniversite okurken de okumazken de bırakmayacak, bunu da bilelim."
İşte bu!..

Nedir şu yasak ortaya çıktığından beri tesettürlülerin bu üniversite aşkı?
Önceden sistemin okulları deyu yüz vermezken nedir bugünkü hal?

"Herşeyi de devletten beklememek lazım" derlerya hani; bizim bu devletten hiçbirşey beklemememiz gerek

ufeyra
ufeyra - 14 yıl Önce

benim 9 yılımı telafi edecek mi bu katsayının kalkması ya da başörtülü bi şekilde okumamı sağlayacak mı!!!

ş.s.
ş.s. - 14 yıl Önce

maksat bi iş yerinde çalışmaksa onu da çözdüm. millet annesinin kızının oğlunun babasının kocasının getiriyor koyuyor hiç şeysiz. kesinlikle çözdüm. bi işe gireyim bütün başörtülü arkadaşlarımı alıcam böyle. kesinlikle çözdüm.

on  yıl
on yıl - 14 yıl Önce

Uyarıyı şimdi gördüm ve tüm yazdıklarımı silmek durumunda kaldım. On yıl geçti aradan böyle sessizce...

sabri ünal
sabri ünal - 14 yıl Önce

devran döndü, mezun olalı 9 yıl, ümitlerimiz tükeneli 11 yıl oldu. şimdi sıra bizde, ve elime geçirdiğim her katsayı çarpanını sıfır (0) ile çarpacağım günü bekliyorum.

utanmıyorum, arlanmıyorum "watashi wa zero*"! diyorum, anlayana.

*japonca.

Ali Laleci
Ali Laleci - 14 yıl Önce

Bu yasak bazı farklı alanlara da itti milleti. Optisyenlik vb bölümlerde okuyup çok iyi meslek sahibi olanlar oldular. E Fatih Bilge mesela kendisine yapılanlara inat yoluna hızla devam ediyor.
Acındırma edebiyatı olarak algılamayın ne olur ama bizi mahvettiler. Şimdi hükümet kalkmış yasak kaldırıyor. Kaç yıldır iktidar benmişim sanki. Bu hamur daha çok su kaldırır.