İsveç’te günümüzde gelenekselci okula tâbi olduğu belirtilen iki isimden biri olan Ashk Dahlén hakkındaki yazının ardından bu yazıda diğer bir isimden yani Mohamed Omar’dan bahsedeceğiz.
Jonas Mohamed Omar, 7 Haziran 1976’da Uppsala’da doğmuştur. İsveçli bir anne ve İranlı bir babadan doğan Omar, babasının Tahran’a dönmesiyle birlikte annesi ve aslen Kenyalı olan bir İsveçli üvey baba tarafından yetiştirilmiştir. 1992’de İslam dinine giren Omar, ismindeki Jonas’ı da bundan sonra kaldırmıştır.
Omar’ı tarif eden şeylerin başında onun şair ve yazar kimliği gelmektedir. İlk şiir kitabını 1995’te yayımlayan Omar’ın yazı hayatına asıl girişi 2005’te basılan Tregångare adlı şiir kitabıyla olmuştur. ‘Üç taraflılık’ gibi bir anlama gelen bu başlığın gerisinde Omar’ın İsveç, Kenya ve İran ile olan bağlarına atıf vardır. Söz konusu kitap, çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından övgü ve ödüle layık görülmüştür.
Gelenekselci okul ile bağlantılar
Omar’ın gelenekselci okulla bağlantılarının aşikar kılındığı önemli bir görevi, 2006-2008 yılları arasında Minaret dergisinin baş editörü oluşudur. Dergiye yazdığı Şubat 2006 tarihli “Mohamedaner” (Muhammediler) başlıklı yazısında, derginin temel gayelerinden birinin, Müslümanların kendilerini ve İslam’ı kendi ağızlarından tanımlamalarına fırsat verme imkânı sağlamak olduğunu belirtir. Yazısına giriş yaparken Ivan Aguéli’nin bir paragraflık bir görüşünü paylaşır. Oradan bir kısmı şöyle aktarabiliriz: “Müslümanlar itaatsiz ve sadakatsiz olsa bile bu, Hakikat dinini asla değiştirmez. Çünkü Allah’ın dini insanların eylemlerinin üzerindedir…”
İlaveten, metnin içerisinde Ivan Aguéli’ye dair Torbjörn Säfve’nin romanından alıntılar yapar. Derginin bir başka amacını ise şöyle açıklar Omar: Kipling’in “Batı Batı’dır, Doğu da Doğu. Ve bu ikisi birbirine asla karışmaz” tezini çürütmek. Bunu yaparken Avrupalı Müslümanların entelektüel mirasından faydalanılacağını belirtirken şu isimleri zikreder: Kurt Almqvist, Martin Lings, Gai Eaton, Lord Headley, Rene Guénon, Murad Hoffman ve Abdal-Hakim Murad.
Omar, Minaret dergisini, Aguéli’nin çıkarmaya çalıştığı Il Convito’suna benzetmektedir. (Nitekim kendisi daha sonra Nya Il Convito/Yeni Il Convito isimli bir dergi çıkarma girişiminde de bulunacaktır). Dergide yer alacak isimlerden Ashk Dahlén’i şöyle tanıtır Omar: Eric Hermelin’den sonra Fars şiiri hakkında en çok bilgiye sahip İsveçli’dir.
Radikal dönem
Minaret dergisinin baş editörlüğünden ayrılmasının da sebebi olmak üzere, 2009-2012 arası dönem, Omar’ın kendini radikal İslamcı ve Yahudi aleyhtarı olarak tanımladığı dönemdir. 9 Haziran 2009 tarihinde İsveç gazetesi Expressen’e yazdığı yazıda, İsrail’e karşı İslami direniş hareketleri Hamas ve Hizbullah’ı desteklemeye karar verdiğini, Filistin’de yaşananlar karşısında demoralize olmak yerine radikalleşmeyi tercih ettiğini yazmaktadır. Nitekim yazısının başlığı da şudur: ‘Gaza beni radikal yaptı!’ Bu keskin dönüşümün elbette bir karşılığı olacaktı; kültür sanat camiasında edindiği yerin sallanması gibi.
Değişim, yeniden
Omar, 2012’de yazdığı bir makaleyle kendisini artık İslamcı olarak tanımlamadığını belirtip fundamentalist İslam ve Vahhabilik’e karşı eleştirilerde bulunur. Bu değişikliğe temel sebep olarak, onun tasavvufa olan kayışı gösterilmekte fakat yine de bu kayış bazı çevrelerce temkinle karşılanmaktadır.
Aguéli hayranlığı
Yukarıda bahsedildiği üzere sıkı bir Aguéli takipçisidir Omar. Nitekim kendi kurduğu yayınevine de onun adını vermiştir: Aguéli Förlag. Radikal fikirlerinden neden, nasıl döndüğüne dair kaleme aldığı kitapları (En opieätares bekännelser, 2012; Därför Lämnade Jag Islamismen, 2013) kendi yayınevinden basmıştır. Buna ilaveten, Suriye’deki olaylar için yazdığı kitabı da (Den Syriska Tragedin, 2012) kendi yayınevinden çıkarmıştır.
Z. Hafsa Aström yazdı