İran’da açan bir gül: Sohrab-ı Sepehri

"İran’ın nısf-ı cihan diye anılan, İsfahan şehrine bağlı Kaşan’da bir sonbahar günü 7 Ekim 1928 tarihinde dünyaya gelen Sohrab-ı Sepehri, “Yeni Şiir” akımının da ünlü şairidir." Mehmet Gün yazdı.

İran’da açan bir gül: Sohrab-ı Sepehri

Güzel Sanatlar Fakültesi’nin resim bölümünü bitiren Sohrab’ın şiirleri bir yandan Tahran’da basılırken bir yandan da resimleri sergilendi. Şiirlerinde ince, naif bir eda sergileyen Sohrab’ın “insancıllık, doğa sevgisi” konularını işlediği belirmektedir.

“Yağmura gitmeli,gözlerimizi yıkamalı ve dünyayı başka gözlerle görmeliyiz” diye yazan şair, bu dizelerinden de anlaşılacağı üzere ne kadar yenilikçi olduğunu ispat etmiştir.

Baudrillard’ın “Şeytan’a Satılan Ruh” diye nitelendirdiği ruhun ve maddenin modern ve postmodern dönemlerde manipülatif dolayısıyla da sahtenin algı operasyonlarıyla gerçekmiş gibi yansıtıldığı, gerçeğin de tahribe uğradığı, ideal olanın düşük ve alçak olanla değiştirildiği, fitne fücûra karşı Sohrab; çok sade bir ifadeyle: “Suyu bulandırmayalım.” der.

İnsan yaratılış itibariyle temizdir işte şairimizin bahsettiği “su gibi temiz kalsın insan” ve burada sudan kasıt insan da olabilir, yani suyun insanı imlediğini de düşünebiliriz.

Sohrab’ın şiirlerindeki sürrealist tutum Muamma Kuşu şiirinde şu dizelerden de anlaşılabilir:

“Kuş kapamış da olsa ötüşü ile bu yolu

Suskun bedeni seslenmekte adeta

Uyanık gözlerinden geçip gitmede lahzalar;

Lakin vücud-u rüyanın alacakaranlığı.”

Şairimiz; “Yokluk” adlı şiirinde:

“Bir soru tasviri belirmiş

Dudaklarının bedeninde.”

Şair, doğa motiflerini “Serap” isimli şiirinde;

“Güneş var ve engin bir çöl

Ne bir ot var orada ne bir ağaç

Karga sesi dışında, artık

Her ses çekip gitmiş bu vadiden.” İfadeleriyle işlemiştir.

Sohrab hümanizmi, “Masal Kuşu” şiirinde,

“Pencereden indi bir kadın

Karanlık ve güzel

Hatanın ruhuna benziyordu...” dizeleriyle hataya dahi pozitif, müspet, hoşgörülü bakışıyla ispat etmiştir.

Merg-i reng(rengin ölümü), Zindegi-yi Habha (rüyaların yaşamı), Avar-ı Aftab (güneşin göçüşü) Şark-ı Enduh (keder doğuşu), Seday-ı Pay-ı Ab (suyun ayak sesi) mosafir(yolcu), Hacm-i Sebz (yeşil hacim) ve Ma hiç, Ma Nigah (Biz hiç,biz bakış) olmak üzere sekiz şiir kitabını Heşt Kitab (Sekiz kitap) adı altında 1977 yılında bastırdı.

Eşya ile kavramlar arasındaki ilişkilere şairane bir hayacilikle yaklaşmıştır. Bu yönüyle Hint üslubunun büyük temsilcisi Bidil’e yakın dursa da modern şair Nima Yuşic’in üzerindeki etkisi daha belirgindir.

Sohrab; şiirlerinde karamsar sosyal konulara sırtını çevirmiş bu özelliğinden ötürü önceleri aşırı tenkide uğrasa da bunlara aldırış etmeden yoluna devam etmiş, şiirlerinde anlam zenginliğini önceleyerek aliterasyon, sessel uyum ve musikiyle adını dünya şairler tarihine İranlı, Fars bir şair olarak yazdırmıştır.

Mehmet Gün

YORUM EKLE

banner36