Gaspıralı İsmail ya da İsmail Bey Gaspıralı… Düşünce adamı, siyasetçi, gazeteci, eğitimci, şair, yazar… Evet, Gaspıralı’nın uğraş verdiği birçok alan mevcut. Yaptığı işleri en iyi yapmaya çalışan bir mücadeleci ruh. Zaten kendisi sürekli şu cümleyi tekrar edermiş: “İyi bir şey yapmak istiyorsan yaptığın işi en iyi şekilde yap.” Onun işlerini, mücadelesini tek bir ideolojik bakış açısıyla ya da günümüzdeki yoz ve kısır kafa yapısıyla anlamaya çalışmak, ona yapılacak en büyük haksızlık olacaktır. Son tahlilde genel kanı Gaspıralı’yı Pantürkist olarak anlama ve anlatma taraftarı. Ama o anladığımız manada bir Pantürkist değil. Uğraşısının odak noktası bütün Müslümanlardır. Sadece Türkler değil. Zaten bu yönüyle baktığımızda onun yaşadığı topraklardaki Pantürkist anlayışıyla bizim buradaki anlayış birbiriyle örtüşmez.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü hocalarından Prof. Dr. Ali Arslan, 2012 yılında düzenlenen "Uluslararası İslamla Yenilenme ve Birlik -1- İsmail Bey Gaspıralı Kongresi"nde sunduğu tebliğde, Gaspıralı’nın tam anlamıyla anlaşılabilmesi için, içinde yaşadığı bölgenin iyi bilinmesi gerektiğini söylüyor. Hem Rusların işgali altında Türk ve Müslümanlar halklar var. Dilleri, dinleri, kültürleri emperyalist bir baskı altında. Gaspıralı’yı salt milliyetçilik penceresinden değil bir medeniyet anlayışından yola çıkarak değerlendirmek gerekir. O, Asya’daki Müslüman Türk topluluklarının birliği için faaliyetlerde bulundu.
Gaspıralı’nın ufku bütün Müslümanları kapsayacak kadar geniştir
Arslan, onunla ilgili bir değerlendirme yapılırken iç içe geçmiş ve birbirini tamamlayan alanların birlikte ele alınması gerektiğini söylüyor. Gaspıralı’yı dört daire ve ufukla meselelere bakan biri olarak değerlendiriyor.
Birinci daire: Kırımlı bir insan olarak Gaspıralı, Kırım ve Tatar Türkleri için bir kimlik ve ufuk ortaya koyduğu için bir kahramandır. Rus emperyalizmi tasallutu altına aldığı Türk topluluklarını kimliksizleştirme, silikleştirme yolunu seçmişti. Gaspıralı ortaya koyduğu pratiklerle bu kimliksizleştirme illetine karşı durmuş ve Türkleri bir kimlik etrafında toplayabilmiş.
İkinci daire: Rus işgali altında kimliklerini ve inançlarını yitiren, bilincini kaybeden, dilini unutan, dini zaaflarla yaşayan Türk dünyası için gerçek bir milli liderdir. Bütün yabancılaşma faaliyetlerine karşı Türk/İslam medeniyetinin savunucusu olmuş ve pratikte milli bir ruh etrafında insanları toplamış.
Üçüncü daire: Milli bir lider olan Gaspıralı, İslam dünyasının işbirliği zorunluluğuna inanan ve bunu pratiğe döken bir İslam dünyası birliği stratejisti ve İslam medeniyetinin savunucusudur. Gaspıralı’nın ufku bütün Müslümanları kapsayacak kadar geniştir. Mazlum İslam milletinin birliği ve beraberliği en büyük ideallerindendi. Bu sebeple 1907’de Kahire’de “İslam Kongresi” toplayabilmek için büyük uğraşlar verdi. 1910 yılında Hindistan’a gitti ve Bombay’daki “Encümen-i İslamiye” toplantılarına katıldı.
Dördüncü daire: Gaspıralı, en çok mağdur edilen İslam dünyasının sorunlarıyla ilgilenmenin yanında bütün mazlumların ve zulme uğramış insanların insanca yaşaması için tavır koymuştur. İnsani değerlere saygı duyan, insan hak ve hürriyetini her daim savunan biridir.
Mücadelesinin merkezine dil, eğitim ve yayıncılığı koymuştu
Gaspıralı İsmail, tek bir alana hapsedilecek bir ruha sahip değil demiştik. İlk eğitimini köylerindeki Müslüman mektebinde alıyor. Daha sonra Rus Lisesi ve Harp Okulu, Moskova Askeri Lisesi… Bir Rus subayı olarak yetişmiş olmasına rağmen Osmanlı ordusunda savaşmak istiyor. Aynı okuldan mezun olduğu arkadaşıyla Osmanlı ordusuna katılıp Girit’teki Rum isyancılara karşı savaşmak istiyorlardı. Bu düşüncelerini gerçekleştirmek için kaçarlarken yakalanıp geri çevrilirler.
Askeri eğitim almasına rağmen edebiyata çok önem veriyor. Rusçayı da iyi öğrenerek Rus edebiyatındaki bütün klasikleri nerdeyse okuyor. Moskova’da yaşadığı yıllarda Rus edebiyatını sıkı takip ediyor. Batıyı, Doğuyu, İslam’ı, Hıristiyanlığı, felsefeyi, edebiyatı, Türk’ü ve Rus’u tanıması ona geniş bir bakış açısı kazandırıyor. On yedi yaşında Bahçesaray’daki Zincirli Medrese’de Rusça dersi veriyor. 1872 yılında Kırım’dan ayrılıyor. İstanbul, Viyana, Münih, Stuttgart üzerinden Paris’e gidiyor. Burada Rusçadan Fransızcaya çeviri yaparak geçiniyor. Bir ara ünlü Rus romancısı Ivan Turgenyev’in asistanı olarak çalışıyor.
Gaspıralı, mücadelesinin merkezine dil, eğitim ve yayıncılığı koymuştu. Rus emperyalizmi altında sürünen Müslüman Türklerin birbirlerini anlayacağı bir dile ihtiyaç vardı. Bütünleşmeyi sağlayacak dil. Milleti milli uyanışa geçirecek bir eğitim sistemi. Bu eğitim sistemi milli bütünleşmeyi sağlayacak bir etkiye sahip olmalı. Gaspıralı Rusya’da ilk defa bir Türkçe gazete çıkararak mücadelesini yaygınlaştırmıştır. Tercüman Gazetesi… Bu gazeteyle dilde birliği başardığını görebiliriz.
Ruhu şad olsun!...
Muaz Ergü yazdı