90’ların başında, katıldığım sohbetlerde adı sıkça anılan bir Allah dostuydu, Sami Efendi. Hürmetle, dikkatle okunurdu eserleri. Ve ruhu şad edilirdi, örnek hayatından kesitler sunulurdu.
Asrın müceddidi idi. Silsilenin otuz üçüncüsüydü. Ârifler sultanıydı. "Gönüller iklimini aydınlatan bir sultan idi" Sami Efendi.
Bu kutlu kişi 1892 (h.1910) senesi Adana’da dünyaya teşrif eder.
Doğumu ve bir menkıbe
Sami Efendi’nin mümeyyiz vasfını konu alan doğumuyla ilgili bir menkıbe anlatılır:
"Henüz dünyaya gelmezden evvel bir gün Hızır Aleyhisselam evlerinin kapısını çalar. Hizmetçi kadın kapıya çıkar, bir kimsenin kapıda beklediğini görerek ne istediğini sorar. Ziyaretçi; "Evin hanımı ile görüşmek istediğini söyler." Hizmetçi, Validemize durumu bildirir. Validemiz ; "Kızım ne isterlerse kendilerine ver…" tembihatında bulunur ise de Ziyaretçi;" ille de kendisiyle görüşmem lazım" diyerek ısrar edince Validemiz mecburen gelerek kapısının arkasına gizlenir ve ne istediğini, yavaşça hafif bir sesle sorar. Ziyaretçi;
- Kızım hamile olduğunu biliyor musun? Senin vasıtanla büyük bir insan dünyaya gelecek ve sol eğe kemiği büyükçe bir "ben" bulunacak. Uzun müddet İslamiyet’e hizmet edecek. Bu müddet zarfında haram ve şüpheli şeyler yemekten sakın ve çok dikkatli ol. İsmini de "MAHMUD SAMİ" koy diyerek müjdeyi verir ve teberrüken de bir gömlek ister. Validemiz gömleği getirinceye kadar da kaybolur. Bu gelen zâtın Hızır Aleyhisselam olduğu sonradan anlaşılmıştır."
Ahlâki yozlaşmanın had safhaya ulaştığı bu yeni zamanlarda edep abidesi bu zatın hayatı ve davranış biçimleri, diyorum, yaşadığımız yoz ve verimsiz hayatların esenliğe erişmesi adına vazgeçilemezdir. Çağcıl hayatın anaforuna kapılmış bizler, Kelâmi dergâhından Ali Baba adındaki bir dervişin, Sami Efendi’ye verdiği nasihati bir kez daha düşünmeliyiz derim: "Hiçbir kimseyi incitme, hiçbir kimseden de incinme!" Acaba kaçımız düstur edindik bu sözü. Ne çok kıranlar yaşıyor bu vadide! Ve ne çok kırılanlar!
İttika sahibi idi
İttika’nın kelime anlamı şu: İbadetle, Hakk'ın azabından sakınmaktır. İttika’nın reel hayattaki işlevi nedir? Örneğin ‘takva’ kelimesi, biz modernlerin zihin dünyasında hangi anlama sahiptir? Veya ne kadar yer tutuyor?
Sohbetlerinde bulunanlar, Sami Efendi’nin ‘takva’ kelimesi ve bu kelimenin mahiyeti üzerinde özellikle durduğunu ifade ederler.
"-Takva’nın dört mertebesi vardır:
1-Küfür ve şirkten sakınmak
2-Haram ve büyük günahlardan uzak kalmak
3-Bütün kötülük, isyan ve küçük günahlardan sakınmak
4-Allah'tan gayri her şeyi kalpten atarak, Allah’tan bir an bile gafil olmamaktır."
Netice-i Kelam
Allah dostları hemen her zaman edep üzere olmuşlar, ‘takva’ yı imrenilesi bir haslet olarak hayatlarının temel ilkesi edinmişlerdir. İnce düşünmüşler, inceci olmuşlar, inceltmişlerdir. Sami Efendi de örnek alınası bir şahsiyet olarak emir ve nehiy noktasında ince düşünmeyi elden bırakmamışlardır.
Bize gelelim, çıkmazdan çıkmaza sürüklenen bizler, Sami Efendi’nin açtığı çığır, çizdiği yol üzerine tekraren düşünürsek, şirazesi bozuk hayatımızın kazanılması gereken anlamı keşfedilecek, çıkmazın yeni bir imkân olduğunu bir kez daha anlamış olacağız.
Mustafa Celep
Ah nice bir haldir ki incinmemek...
Üstad incitmemek belki mümkün bir nebze ama incinmemek...
Ne gam, gönül ferman dinlemiyor...
Son basamağın hali...
'Rabbimiz'den incinmeyen bir gönül dileyelim...