İlim Yolunda eski zamanların kapısını araladı

Abdulfettah Ebu Gudde 'cennet hediyeleri olan hikâyeleri', “İlim Yolunda” adlı eserinde bir araya getirmişti.

İlim Yolunda eski zamanların kapısını araladı

Okulda Hadis Tarihi derslerinin akademik dilinden kaçar, muhaddislerin ilim yolunda gösterdiği fedakârlıkları okurdum hep. Bu kısa ilim yolculukları kitabın son sayfalarında geçerdi. Okuduğum hikâyelerde isimlerin altını çizer, şehirleri yuvarlak içine alır, o atmosfere bürünürdüm.

Güneşin ufalıp kum olduğu bir deryada ayakların kararlılıkla ilim kapılarına yürümesiyle başlıyordu hikâyeler... Çöller tahammül, sabır, susuzluk meclisleriydi.

Bu ilim yolunda kimisi ilim âşığı bir gençti. Kimisi hocasının kapısının eşiğinde heybesine yazıp koyacağı bir hadisi beklerdi. İlim tadını tattıktan sonra kabre kadar bu yolda olmayı dualarına katmışları da vardı.Abdülfettah Ebu Gudde, İlim Yolunda

Çöl nedir bilmeden bana Beyrut'un, Şam'ın, Mağrib'in yollarını belleten, ilim kapılarında yurdundan uzakta açlığı, susuzluğu hissettiren âlim, muhaddis, fakih, edîb, fikir ve dava adamı muhterem Abdulfettah Ebu Gudde Hocaefendiydi. "Safahât Min Sabri’l-‘ Ulemâ’Alâ Şedâ’idi’l-‘ ilmi Ve’t-Tahsîl" adlı eserinin Türkçe tercümesi olan İlim Yolunda kitabı bana eski zamanların kapısını araladı.

"Siz talihsiz bir zamanda dünyaya geldiniz"

Hz. Peygamber (s.a.v), "Âlimler peygamberlerin varislerdir" buyurmuştur. Abdulfettah Ebu Gudde bu hadis-i şerifin şahsında tecelli ettiği mübarek âlimlerdendir. Halep'te dünyaya gelmiş ve gençliğini ilim meclislerinde yaşamıştır. Mısır, Şam ve Riyad’da geçirdiği yıllar ilmî derinliğini artırmıştı. 1966 yılında Suriye'ye döndüğünde Baasçılar tarafından birçok ilim adamıyla birlikte bir yıl hapsedilmişti. İlimle geçirdiği ömrü Riyad'da 16 yıl önce bir 16 Şubat günü nihayete erdi. Şimdi Cennet’ül Baki'de Muhammed Mustafa (s.a.v)‘ya komşu...

H. İbrahim Kutlay Hocanın bir yazısında ifade ettiği üzere M. Emin Saraç hocanın derslerinde sık sık tekrar ettiği bir cümle varmış: "Siz talihsiz bir zamanda dünyaya geldiniz. Siz her şeyi numûne olan hakikî âlimlere yetişemediniz. Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi, Muhammed Zahid el-Kevserî Efendi, Ali Haydar Efendi, Ömer Nasuhî Efendi, Gümilcineli Mustafa Efendi, Bekir Hakî Efendi, Mahmud Sami Efendi, Ali Yekta Efendi, Fuat Efendi... ve diğerleri ne mübârek zatlardı!" (Rahmetüllahi aleyhim ecmaîn) İşte Abdulfettah Ebu Gudde Hocaefendi, kendisinde ilimle takvayı birleştiren bu değerli zatlar gibi mübarek bir âlimdi.

Abdülfettah Ebu Gudde, İlim Yolundaİstanbul'da birçok kütüphanedeki eski el yazmalarını incelemiş

Âlimlere karşı çok hürmetkâr idi. Hocası Muhammed Zahid el -Kevseri hazretlerine özellikle sonsuz muhabbeti vardı. Okuduğum kaynaklarda Kevseri’nin ismini andığında gözlerinin dolduğu dahi belirtiliyor. Ebu Gudde, eserlerinde Kevseri’nin ismini sık sık zikretmiş ve şöyle söylemiştir: "Kendilerinden ders aldığım bütün hocalarım hakkında kendi kendime 'bunun gibi olabilirim' derdim. Nihayet İmam Kevseri’yi görünce kendi kendime 'hayır, asla bunun gibi olamam’ dedim.” Öyle ki hocasına sevgisinden dolayı bir oğluna Muhammed Zahid ismini vermişti Abdulfettah Ebu Gudde.

Abdulfettah Ebu Gudde Hocaefendi kitaba çok değer verirdi. Öyle ki Halep'te -sonradan yağmalanan- kütüphanesi, bir de Riyad'da ki evinde 25.000 ciltlik büyük bir kütüphanesi vardı.

Ebu Gudde'nin Osmanlı ve Türkiye hayranı olduğunu da öğreniyorum. İstanbul, Konya, Edirne ve Bursa’ya ziyaretleri olmuş. İstanbul'da birçok kütüphanedeki eski el yazmalarını incelemiş.

Allah rahmete nail eylesin.

Esra Erdoğan yazdı

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ali Sözer
Ali Sözer - 10 yıl Önce

Alimlerden, Allah dostlarından bahsetmek, bahardan haber vermek gibidir. Ne mübarek zatlarmış. Hizmetleri bugün de devam ediyor. "İlim Yolunda" da çok kıymetli bir eser. Arapça istifade ediyorduk, Türkçeye de tercüme edilmesi güzel oldu.