İhya'yı tercüme etmesi istenince Ali Yakup Cenkçiler ne cevap vermiş?

Ali Yakup Cenkçiler Hoca nevi şahsına münhasır bir âlimdi.. Talebelerini kendi öz evladı bilen bir hoca.. Zeynep Doğan onun hakkında yazdı.

İhya'yı tercüme etmesi istenince Ali Yakup Cenkçiler ne cevap vermiş?

Kendisinden klasik Arapça dersi alma şerefine nail olduğum muhterem Muhammet Emin Kılıç Hocamın zaman zaman bahsettiği ve tanımamız noktasında ısrarla üzerinde durduğu bir isim vardı: Ali Yakup Cenkçiler Hoca. Kendisiyle aynı ortamda bulunmuş, sohbetine iştirak etmiş, kimi zaman kızgın kimi zaman mütebessim haline tanık olmuş. Bize sık sık Cenkçiler Hocayla hatıralarını anlatırdı, biraz da zatın konuşmasını taklit etmeye çalışarak.

Şöyle bir “Azizim!” deyişi vardı ki anlatırken, herkesin dudaklarında tebessüm oluştururdu bu eda. Hocam “gerçek bir Osmanlı adamıydı” der Ali Yakub Cenkçiler Hoca için. “Konuşmasından, tavrından, oturuşundan, kalkışından belli olurdu Osmanlı adamı olduğu” diye yâd ederdi her daim. Damakta tad, yürekte haz bırakan türdendi bu sohbetler. İşte o sohbetlerden ve biraz da merhum Hoca’yı tanımak adına yaptığım araştırmalar sonucu çoğu taa derunumda yer etmiş birkaç notu sizlerle paylaşmak isterim.

Türklüğün şartı kaçtır?

Ali Yakup Cenkçiler, ”zarif bir Osmanlı Beyefendisi” olduğu gibi Osmanlı’ya karşı sevgisi ve hürmeti ise bir başka. Osmanlı’ya hürmetine en büyük sebep olarak ise şunu gösteriyor: “Valla Azizim! Osmanlı Balkanları fethedip, oraları İslam’la müşerref kılmamış olsaydı, kimbilir, ben de şimdi Katolik bir Hıristiyan olarak kilisede haç çıkarıyor olurdum.”  Hoca’ya Balkanlar’da Türk kelimesinin ne ifade ettiği sorulduğunda, yüzünde bir gülümseme belirerek yanıt veriyor: “Bir Arnavut, Müslüman olduğunu belirtmek istediğinde ’Elhamdülillah Türküm’ der. Hocalar vaaz ederken ‘Türklüğün şartları 33’tür’ şeklinde konuşur. ‘Allah Türklükten ayırmasın.’, ‘Allah canımızı Türk olarak alsın.’ şeklinde dualar eder insanlar. İşte azizim! Türk budur Balkanlar için.”

Talebe okutmanın tadı başka

Hocanın yaparken en çok zevk aldığı iş, talebe okutmak. Talebelerini evladı gibi sevdiğini de, “Allah bana evlad vermedi ama evladım yerine koyduğum çokça talebe ihsan etti” sözleriyle beyan eder. Evine gelen öğrencileri, hocaya bazen “Hocam, sizi evinizde dahi rahat bırakmıyoruz. Çok yoruluyorsunuz” derlermiş. Hoca ise buna sinirlenir ve şöyle dermiş: “Azizim! Bu vesile ile belki Osmanlı’ya olan şükür borcumu öderim. Zerre kadarını ödeyebilirsem ne ala!” Evinden gece geç saatlere kadar eksik olmaz misafiri. Kimi zaman ders, kimi zaman sohbet, ama hep samimiyet.

En çok kimlerden etkilendiniz hayatta?

Hoca’ya bir röportajda soruyorlar: “Hocam, hayatta en çok kimler etkiledi sizi?” Bu soruya cevabı şöyle oluyor: “Azizim! Hayatta üç kişiden etkilendim: Gazali, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, bir de Hasan el-Benna. İmam Gazali gibi anlamamıştır hiç kimse insanı. İnsanın evsafını, neden mürekkeb olduğunu, Hakk’a nasıl vasıl olunacağını… Hasan El-Benna hayatını Hakk’a vakfetmiş, gençlik için büyük bir önder. Mustafa Sabri Efendi ise asrın Gazalisidir.”

Lisan okumakla kaimdir

İlmin birinci şartıdır okumak. Ali Yakub Hoca tramvay, otobüs vs. kullanmaz, gideceği yer çok uzak değilse yürümeyi tercih eder. Birinci sebep: “Tramvaya vereceğim parayla kitap alayım.” İkincisi ise: “Tramvayda nasıl kelime ezberleyeyim azizim! Millet bana bakar.” Evet, Ali Yakub Hoca Mısır’da ikamet ettiği yıllarda, yürüme esnasında üç dil öğrenir: İngilizce, Fransızca ve Farsça. Kendisi bu diller dışında Arapça, Türkçe ve Balkan dillerine de vakıf.  “Dil öğrenmenin püf noktası nedir?” sorusunu şöyle yanıtlar: “Lisan, okumakla kaimdir. Ben Türkçeyi okumakla öğrendim.” Buradan da tekrar öğreniyoruz ki, meram öğrenmekse eğer, gerekli olan birinci şart okumak, okumak yine okumaktır.

Azizim! Ben Allah’tan korkarım, Gazali’den korkarım

Her kitap değerlidir muhakkak Ali Yakub Cenkçiler Hoca için, ancak İmam Gazali’nin İhya’sının yeri bir ayrı. İnsanı insana tanıtma noktasında hiç kimsenin İmam Gazali’ye ulaşamayacağı fikri hâkimdir. Türkiye’de bulunduğu yıllarda Fatih’te Emir Buhari Camii’nde tam on beş yıl İhya okutup şerh eder. “Azizim! İhya benim iliklerime işledi, kanıma karıştı, adeta benim gıdam oldu” şeklinde ifade eder İhya’ya verdiği değeri.

Ali Yakub Hoca’nın İhya’ya olan vukufiyetini duyan yayınevleri İhya’nın Türkçe’ye çevrilmesi noktasında, Hoca’ya bu işi üstlenmesi teklifinde bulundukları vakit, merhum Hoca’nın verdiği yanıt oldukça ders vericidir, anlayana: “Vallahi azizim! Ben Allah’tan korkarım, ben Gazali’den korkarım. İhya’yı tercüme edecek kimsede Gazali’nin ihlasının bulunması gerekir. Bulunmazsa, o tercüme zaten sadece kuru bir metinden ibarettir. İnsanlara verebileceği bir şey olmaz.” Ali Yakub Hoca, İhya gibi temel kitapların tercümesinin okunmasından ziyade, ehli tarafından, yazıldığı dil üzerine okutulmasını uygun bulur, tercüme eserlere itibar etmez.

Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir

“Bir kabilenin toptan helaki, bir âlimin ölümünden daha ehvendir” buyuruyor Peygamber Efendimiz (SAV). Ali Yakub Hoca bu kıratte bir isim. Kendisi tam manasıyla Allah adamı. Hiçbir kazanç endişesi yoktur, Allah rızası kazanmak dışında. Dünyaya meyilsiz, zerre kadar. “Azizim! Beni cennetin kapısından içeri alsınlar, en alt tabakada peynir ekmek yemeye razıyım. Zira dayanamam cehennem ateşine.” der ve Allah korkusunu dile getirirmiş sürekli.

“Her nefis tadacaktır ölümü.” Muhakkak. Ancak bir unutulup gitmek vardır öldükten sonra, bir de ölmemek vardır öldükten sonra.

Velhasıl nev-i şahsına münhasır bir âlimmiş Ali Yakub Cenkçiler Hoca. Yerinin doldurulması ne mümkün azizim!?

Allah cennet eylesin mekânını…

Zeynep Doğan yazdı

YORUM EKLE
YORUMLAR
Nimet Küçük
Nimet Küçük - 11 yıl Önce

Eli öpülesi, yüzüne bakmaya gönlün doyamadığı insanların birer birer içimizden, yanımızdan ayrılması. Âlimin ölümü âlemin ölümü meselesi... Ellerine sağlık yazı için :)

Adem Muratoğlu
Adem Muratoğlu - 11 yıl Önce

Fotoğrafı verilmesine rağmen yazı içerisinde açıklaması pek geçmemiş olan "Ali Yakup Cenkciler Hatıra Kitabı" Ali Yakup Hocayı tanımak isteyen okurlara tavsiye olunur.

kerime tunçbilek
kerime tunçbilek - 8 yıl Önce

ilim öğretmeyi hiçbirşeye değişmedi.Bir nesilde çok hakkı var.Allah ecrini kat kat verir inşaallah.ölüm yıldönümünde saygı ve rahmetle anıyoruz.