Gür sesi mümine rahmet, düşmana gazap

Mescid-i Nebevî'de Sevgili Peygamberimizin döneminde müezzinlik hizmetini icra eden dört sahabeden biridir Abdullah b. Ümmi Mektûm. Ahmed Sadreddin yazdı.

Gür sesi mümine rahmet, düşmana gazap

Mescid-i Nebevî'de Sevgili Peygamberimiz'in döneminde müezzinlik hizmetini icra eden dört sahabeden biridir Abdullah b. Ümmi Mektûm. Kendisinin asıl ismi Amr b. Kays. İbn Ümmi Mektum'un babası Kays, Hz. Hatice validemizin dayısıdır. İslamiyetten önce İbn Ümmi Mektum'un adı Husayn'dır. İslam'la müşerref olduktan sonra Sevgili Peygamberimiz kendisine Abdullah adını verir. Medine-i Münevvereli âlimler adını Abdullah, Iraklılar ise Amr şeklinde kaydeder.

İbn Ümmi Mektum'un gözleri dünyayı görmez. Ama ruhu, Rasulullah Aleyhisselam Efendimizle aşina bir zat-ı şeriftir. Hz. Enes’in anlattığına göre, bir defasında Hz. Cebrail, Peygamberimizin huzuruna geldiğinde İbni Ümmü Mektûm da oradadır. Cebrail Aleyhisselam kendisine hitaben “Gözünü ne zaman kaybettin?” diye sorunca, İbn Ümmi Mektum “Çocukken.” cevabını verir. Bunun üzerine Hz. Cebrail kendisine şu müjdeyi verir: “Allah Tealâ buyuruyor ki: ‘Ben bir kulumun gözünü aldığım zaman ona cenneti mükâfat olarak veririm.’”

Peygamberimiz kendi yerine bırakırdı

İbn Ümmi Mektûm Kureyşlidir ve muhacirlerin önde gelenlerindendir. Hz. Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere’den cihad için çıktıklarında birçok kere onu kendi yerine vekil tayin etmiş, namazların imamlığını da yine o yapmıştır. İbni Ümmi Mektum bu şekilde tam on üç defa Peygamber Efendimiz'in yerine Medine'de vekalet etmiş.

İbn Ümmü Mektum, müezzinliği ve gür sesiyle de ünlü bir sahabedir. Mescid-i Nebevî'de önce Hz. Bilal ezan okur, ardından Hz. Ümmi Mektûm fecr doğarken bir ezan daha okurmuş. Peygamber Efendimiz imsak vaktini belirlemek için şöyle buyurur: “Bilâl ezan okuyunca yiyin için, tâ ki Ümmi Mektûm ezan okuyana dek.”

İbni Ümmi Mektum Hazretleri Mekke'de İslamiyet'i ilk kabul edenlerdendir. Musab bin Umeyr Hazretleri ile birlikte veya onun hemen ardından Medine-i Münevvere'ye hicret ettiği kaydedilir. Buhari, Mus'ab b. Umeyr ile ibn Ümmü Mektum'u ilk muhacirler olarak kabul eder.

Suffenin ilk misafiri

Hz. İbn Ümmü Mektum, Medine-i Münevvere'de Mus'ab bin Umeyr'le birlikte halka Kur'an öğretmekle meşgul olur. Suffe inşa edilince bir süre orada kalır, daha sonra Mahreme b. Nevfel'in "darülkurra" diye şöhret bulan evine taşınır.

İbn Ümmü Mektum, Tebük Gazvesi'nden sonra nazil olan ve cihada gidenlerin geride kalanlardan üstün olduğunu, ancak mazeretlilerin bu hükmün dışında tutulduğunu bildiren ayete rağmen o günden sonra yapılacak savaşlara katılacağını söyleyip sancağın kendisine verilmesini ister. Zırhını giyerek elindeki siyah bir sancakla Kadisiye Savaşı'na katılır. Bu savaşta şehid düştüğü ve savaştan sonra aldığı yaralar neticesinde ahirete irtihal ettiği yönünde iki rivayet vardır. Her ikisinde de Allah'ın lûtfuna mazhar olmuş bir İbn Ümmi Mektum çıkar karşımıza. İbn Ümmi Mektum'un savaşta ne yapabileceği akıllara takılabilir. Zat-ı şahaneleri yüksekçe bir tepeye çıkar ve gür sesiyle müminlere şevk verir, düşmanı ürkütürmüş.

Müminler, kafirlerden evlâdır

Hz. Peygamber Aleyhisselam Mekke'de bazı müşriklere Müslümanlığı anlattığı bir sırada Hz. İbn Ümmi Mektum yanına gelerek Allah'ın ona öğrettiği meseleleri kendisine anlatmasını istemiş. Gözleri göremediği için Peygamber Efendimiz'in meşgul olduğunu bilmeden gereken edebi gözetememiş ve Sevgili Peygamberimizi üzmüş, buna rağmen Allah kendisinden yana olmuş ve Efendimiz'in şahsında bize; müminlerin kafirlerden daha önce muhatab alınmaya layık olduğunu bildiren ayetleri vahyetmiştir. Daha sonraki zamanlarda Peygamber Efendimiz Aleyhisselam her zaman İbn Ümmü Mektum'a rastgelse "Ey kendisinden dolayı Rabbimin beni azarladığı zat, merhaba!" diye iltifat ve latife eder.

İslamiyet'te özürlülerle ilgili çeşitli hükümlerin belirlenmesi İbn Ümmü Mektum vesilesiyle mümkün olur. Dinimizde özürlü olanların diğer insanlarla eş tutulduğunu gösteren uygulamalara şahid olunmuştur. İbn Ümmi Mektum üzerinden Sevgili Peygamberimiz, bedensel özrü bulunanların da vekil bırakılabileceğini, imamlık yapabileceklerini göstermiş.

Cemaati terk etmedi

Hz. İbni Ümmü Mektûm, evinin mescide uzak olmasına ve âmâ olmasına rağmen bütün namazlarda mescide gelir, cemaatle namaz kılarmış. Peygamber Efendimizin, namazını evinde kılabileceğine dair izin vermesine rağmen, müezzinlikten geri kalmamak için cemaati terk edemeyeceğini söylermiş.

Müslüman olduğu ilk günden itibaren verdiği mücadele, hicret etmesi ve Mescid-i Nebevî'deki müezzinlik hizmeti ile Asr-ı Saadet'te daima ön saflarda bulunan İbn Ümmü Mektum Hazretlerinin cümlemize şefi olmaklığını niyaz ederim.

Ahmed Sadreddin yazdı

YORUM EKLE