Gönenli Mehmed Efendi mahviyet ehli bir zat idi

İzzet Ay, ''Gönenli Mehmed Efendi (k.s.)'' kitabında Gönenli Hoca ile ilgili hatıraları, beraber yaşadıkları ve başkalarından derlediği olayları anlatarak Hoca’nın özelliklerini daha iyi ortaya koymaya gayret etmiş. Erhan Erken yazdı.

Gönenli Mehmed Efendi mahviyet ehli bir zat idi

Gönenli Mehmed Efendi, gerek ilmi yönü gerek kurra hafız olarak yetiştirdiği talebeler ve bu alandaki çalışmaları, gerek vaazları, gerekse de bitip tükenmek bilmeyen yardım çalışmaları ile kendi dönemine damga vurmuş bir âlimdir. 1903 tarihinde Gönen’de doğmuş ve 1991’de İstanbul’da vefat etmiştir. Uzun yıllar Sultanahmet Camii’nde imamlık yapmıştır.

Gönenli Mehmed Efendi, Türkiye’nin büyük değişimler yaşadığı ve dini çalışmaların büyük zorluklarla yapıldığı yıllarda cemaat, cemiyet ayrımı gözetmeden İslami çalışma denebilecek neredeyse her alanda kıt imkanlara ve zor şartlara rağmen karınca kararınca çalışmalar yapmış bir kişidir. Özellikle öğrencilere ve ihtiyaç sahiplerine maddi destek sağlamak yolunda kimsenin sırrına tam olarak vakıf olamadığı cesamette bir köprü vazifesi görmüştür.

Türkiye’nin dört bir yanında Kur’an kursu açılması, imam hatip okulları kurulması gibi çalışmalarının yanı sıra ilk hac kafilelerinin düzenlenmesi konusunda da öncü rol oynamış hocalarımızdan birisidir. Bugün için gayet kolay ve organize olarak yapılan bu çalışmaların Hoca’nın faaliyet gösterdiği yıllardaki zorluklarını göz önüne getirdiğimizde, o ve onun gibi kişilerin gayretlerinin önemi daha iyi anlaşılır kanaatindeyim.

Rahmetli Gönenli Mehmed Efendi ile hayatında ciddi bir temasım olmadı. Bir kere Fatih Camii'nde katıldığım bir hafızlık icazet töreninde onun bir kürsü üzerinde oturduğunu ve programın sonunda coşkulu bir dua yaptığını hatırlarım. Fakat aile ve yakın çevremde onunla ilgili anlatılan çok şeyi dinlemiştim.

Geçen günlerde rahmetli hocaefendi ile ilgili talebelerinden İzzet Ay Bey'in kaleme aldığı bir kitabı okudum: “Gönenli Mehmed Efendi (k.s.)” Yağmur Yayınları tarafından basılan kitapta İzzet Bey, Gönenli Hoca ile ilgili hatıraları, beraber yaşadıkları ve başkalarından derlediği olayları anlatarak Hoca’nın özelliklerini daha iyi ortaya koymaya gayret etmiş.

Bu yazıda mezkur kitaptan aldığım bazı bölümleri sizlerle paylaşmayı ve Hocayı farklı yönleri ile bir miktar tanıtmayı arzu ettim. Fakat rahmetli Hocamız fark edebildiğim kadarıyla o kadar çok yönlü bir kişi ki onu, birkaç olayla anlatabilmek herhalde pek mümkün olmaz diye düşünüyorum.

Allah gani gani rahmet eylesin. Onu ve onun gibi önemli kişileri örnek almaya çalışan nesillerin ortaya çıkmasını nasip etsin.

Türkiye’de harf devriminin yapıldığı ve Kur’an-ı Kerim’in tesirinin azaltılmaya çalışıldığı yıllarda ısrarla yaptığı bir çalışma

Gönenli Mehmed Efendi, “Arap Hafız” olarak tanınan Filibeli Hafız Mehmed Rasih Efendi’nin arzusu ve tâlimatı ile Ramazan aylarında 1935 senesinden itibaren vefatına kadar sahur-sabah namazı başlangıcı arasındaki zamanda mukabele okumuştur. Elli küsür sene aralıksız yaz-kış demeden bu vazifeyi yapan Gönenli Hoca’yı, her Ramazan kalabalık bir cemaat takip edermiş. Mukabele okurken çok coşkulu olmasının yanı sıra arada bir bazı yerlerde durup manasını verdiği de olurmuş.

Yardım çalışmaları

İzzet Bey’in naklettiğine göre, Gönenli Mehmed Efendi hiç bir kimseden bir şey istemezdi. Zenginlerin ayağına gitmezdi. Buna karşılık verilen hiç bir şeyi reddetmezdi. Eline geçen parayı başkasına vermek için cebine koyardı. Evine asla o paradan bir şey götürmezdi.

***

Yine Gönenli Hoca’nın hikmetli bir sözü de şudur: “İnsanlara iyilik yaptınız mı yanından hemen kaçın; kaçın ki utanmasınlar, teşekkür etmeye vakit bulamasınlar.”

***

1950’li yılların başında o günün Diyanet İşleri Başkanı İstanbul’da bir yere ziyarete gelmiş. O akşam ev sahibi, bazı zevatı başkan ile görüşmek için eve davet etmiş. Davetlilerden biri de Gönenli Hoca imiş. O akşam Gönenli eve geldiğinde Başkan biraz rahatsız olmuş ve merhabalaşmadan sonra Gönenli Hoca’ya, “Hoca siz başınıza buyruk musunuz, rastgele insanlardan paralar toplayarak ne yapmak istiyorsunuz?” diye biraz sertçe söylenmiş.

Gönenli Hoca, elindekini sofraya bırakıp, “Öyleyse şu andan itibaren her şeyi bırakıyorum. Hesabını Allah senden sorsun” demiş, sofradan kalkıp kapıya yönelmiş ve tüm ısrarlara rağmen çıkıp gitmiş.

Tabii ortalıkta buz gibi bir hava esmiş. Herkesin çok canı sıkılmış, kalanlar için tatsız bir gece olmuş.

Geç saat olmuş. Herkes evine gitmiş. İlerleyen bir vakitte Başkan, ev sahibinin odasının kapısını vurmuş ve “Hemen giyin de gel, Hoca Efendi’nin camiine beni ulaştır.” demiş.

Gönenli o sıralarda Fatih’de Hacı Hasan Camii'nde hocalık yapıyormuş. Erken saatlerde oraya ancak varmışlar ve Hocaefendi’yi beklemeye başlamışlar. Sokağın başında göründüğünde Başkan arabadan çıkıp ona doğru koşmaya başlamış. Hoca efendi de ona doğru koşmuş ve yol ortasında kucaklaşmışlar.

Her ikisi ve onları getiren şahıs beraberce namaza girmişler, namaz Gönenli Hoca’nın imametinde kılınmış ve sonrasında Başkan Ankara’ya geri dönmüş. Meğerse Başkan, Gönenli Hoca ile ilgili bir şikayet için İstanbul’a gelmiş fakat sonrasında ne olmuşsa olmuş ve iki âlim birbirlerine sarılmışlar.

***

Bir gün Sultanahmet Camii'nde namazdan çıkıldığında avluda saçı sakalı karışık duran bir turist görmüşler. Hoca cebinden çıkardığı bir miktar parayı yanındakine verip, “Evladım, şu parayı bu yabancıya veriver, galiba adamın parası yok” demiş.

Turist çok şaşırmış ve çok da memnun olmuş. Turist Belçikalı imiş ve ressammış. Memleketine dönen ve bir dönem sonra durumu düzelen turist tekrar İstanbul’a gelip Hocayı bulmak istemiş. Yanında bir miktar da para getirmiş. Fakat Sultanahmet Camii’ne gelip Gönenli Mehmed Efendi’yi bulamayınca getirdiği parayı kendisine vermek üzere Emrullah Hatipoğlu Hoca’ya teslim etmiş. Bu ilginç olayın vuku bulduğu sırada bir gazeteci de o civarda imiş ve şahit olduğu bu olayı daha sonra gazetede yayınlamış.

Meğer gazetenin yayınlandığı günlerde “Hoca bu kadar parayı nerden bulup etrafa dağıtıyor” diye sorgulanıyormuş.

Hoca kendisini sorgulamak için vazifelendirilen kişinin karşısına gittiğinde gazete de cebinde imiş. Bir şekilde vazifelinin, hocanın cebindeki gazete dikkatini çekmiş. “Hoca, sen böyle gazeteleri mi okuyorsun?” deyip gazeteye bakınca haberi görmüş ve mahcup olmuş. “Kusura bakma Hocam” diyerek Gönenli Hoca’dan özür dilemiş.

İlmi faaliyetleri

Enver Baytan Hoca’nın anlattığına göre. Babası onu İstanbul’a getirir ve Dülgerzade Camii'nde hocalık yapan Gönenli Hoca’ya teslim eder.

Sorar: “Hocam çocuğu bırakıyoruz, masrafı ne olacak? Ne kadar para gerekiyorsa takdim edelim.”

Hoca efendi: “Geri dönecek paranız var mı?” Babası “Var” deyince, Hoca da, “Siz dönün, çocuğu buraya bırakmanız kafi. Biz gerekeni yaparız evvel Allah.” demiş.

Enver Baytan Hoca’nın anlattığına göre Hocaefendi her talebeye günlük 30 kuruş harçlık verirmiş ve bunu hiç aksatmazmış. O günün zor şartlarında üzerine aldığı bu çocukları devrin baskılarından koruyarak, farklı farklı camilerde okutmuş ve yetişmelerini sağlamış.

Gönenli Hoca, İlim Yayma Cemiyeti’nin kuruluşunda da katkıda bulunmuş, imam hatip okullarının açılmasına destek olmuştur. Prensip olarak hiç bir cemaati karşısına almamıştır.

***

Fatih Koleji’nin kurucularından rahmetli Eşref Bey bir tanıtım kitapçığı hazırlamaya karar verir. Kuruluş dönemini anlatırken “Draman’daki yedi katlı binayı Gönenli Mehmed Efendi’nin büyük maddi ve manevi katkıları ile Darü’l Kur’an olsun diye onun talebeleri için yaptık” dediği bir bölüm vardır.

Gönenli Hoca’ya bu bilgi iletildiğinde, “Onlara söyle, benim ismimi çıkarsınlar, yoksa gelir o binayı onların başına yıkarım.” Bu hal hocanın mahviyetini göstermesi bakımından ilginç bir anıdır.

Hacc ile ilgili bazı hatıraları

Hacca otobüsle gidildiği yıllardan birinde Hoca kafile başkanıdır. Ankara’ya Hacı Bayram Veli hazretlerine uğranır, orada konaklanır. Bir talebesi bunu haber alır ve hocayı karşılar. “Hocam bu akşam sizi misafir etmek istiyorum” der.

Sabah kalktıklarında ev sahibi bakar ki Hoca için hazırlattığı yatak hiç bozulmamış. “Hocam niye uzanıp istirahat etmediniz?” diye sorar.

Hoca otobüsteki arkadaşlarını hatırlatır: “Onlar otobüs koltuklarında uyurken ben burada rahatımı düşünürsem Peygamberimizin (a.s) yüzüne nasıl bakarım?”

***

Hac esnasında yanındaki talebesi ile kalacağı çadırlara gittiklerinde, bir ara, “Oğlum tuvaletlerin durumunu beğenmedim. Çekiç gibi bir şey bulabilir misin? Gidip tuvaletleri tamir edelim.” diye söyler.

Yanındaki talebesi sonrasını şöyle anlatıyor: “Millet çadırlarında zikir çekip dua ederken biz hocam ile gittik, tuvaletleri elimizden geldiği kadar düzeltmeye çalıştık.”

Gönenli Mehmed Efendi Hoca cezaevinde

1943 yılında Hocaefendi’nin bir gün kapısı çalınır. Emniyet mensubu bir zat gelir. “Hocam tutuklanacaksınız, haberiniz olsun. İsterseniz izinizi kaybettirin. Sizi görmemiş olayım” der.

Gönenli Hoca, “Teşekkür ederim kardeşim, ama sen beni tutukla” der. Hanımına dönüp, “Çantama çokça çamaşır koy. Konya’ya mevlit okumaya gidiyorum, biraz geç döneceğim” diye rica eder.

Cebindeki 20 TL’yi eve hanımına bırakır ve “Hadi gidelim” diye emniyet görevlisine döner.

Denizli cezaevine gittiklerinde sorarlar: “Hocam seni hangi koğuşa koyalım?” Cevap kesindir: “İdamlıklar arasına koyun.”

Koğuşa girer ve “Senden gelen hoştur, ya kahırdır ya lütuftur” diye bir ilahiye başlar ve adeta hapishaneyi sarsar. Bütün mahkümlar Hoca’nın etrafını sarar, altına döşek sererler, arkasına yastıklar koyarlar. Hastanenin baş kabadayısı gelir ve “Hocam ne emredersin? Bundan sonra emrindeyim” der

Hoca, “Ne söyleyeyim? Namaza başlayın, herkes namaz kılsın.” der. Reis ise, “Hocam biz namaz, ezan bilmiyoruz ki?” diye cevap verir.

O saatten sonra hapishanede dersler başlar ve mahkümlarla uzunca süren bir ders dönemine geçilir.

Rahmetli Gönenli Mehmed Efendi ile ilgili kitapta bunun gibi çokça olay var. Ben bir bölümünü seçip sizlere sunmaya çalıştım. Allah rahmet eylesin…

Erhan Erken 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Yakıp ozturk
Yakıp ozturk - 4 yıl Önce

Bir cuma namazı kıldık been gönenli mehmet efendiyi tanımam meer sultanahmet camii imami iniş on saftayım yakınımda kasım gülek varmış herkes hocamizin elini öpüyordu önüme kasım gülek gedi o elini öptü bende elini opeciktimki elini bir çekti ve salavat-ı şerifi getirdi çok korktum ailemin yanına gittiğimde sans ne oldu ölü gibi olmuşsun dedi hala korkarım Allah bilir benim nice halimi gördü her şeyden Allaha sığınırız
Allah hepimize hidayet eylesin amin

Yuuksel
Yuuksel - 7 yıl Önce

Selam hidayet yolunda olanların üzerine olsun. Öğrenciliğimde Afyonda Gönenli Mehmet Efendinin son ve en ehemmiyetli tabelerinden Cemil Şenel amcam ile tanışmıştım. Ambaryolunda dükkanı mevcuttu. Eskiden kitabevi işletirmiş. Yeni gelenlerle tanışır hal hatır sorar sonrada meşhur ajanda çıkarılır. Adres telefon kayıt alınır. Amcam Allah ondan razı olsun hafızası müthişti, seneler sonra karşılaşsa nerelidir kimdir hatırlardı. Dünkkanında hafta bir cumartesileri bir hocaefendi gelir; -111

Yuuksel
Yuuksel - 7 yıl Önce

-111 kısaca tefsir hadis fıkıh sohbet ederdi. Amcam kalp rahatsızlığı olsa da yürüyemese de hergün dükkanını açmaya gayret ederdi. Çünkü ahaliden fakirler işi düşenler borçlular gelir onu ararlardı; o Afyonun hayır kapısıydı. Aylık kirası ödenenler, çatısı akanlar, sobasında kömürü bitenler, yağ margarin makarna nohut fasulye şekeri olmayanlar onun yolunu gözlerdi. Ömründe nice hayırlar nasib olmuş. Bilinsin duyulsun ardırdan Allah razı olsun densin Fatihalar Yasinler okunsun ve örnek olsun-222

Yuuksel
Yuuksel - 7 yıl Önce

-222 amcam Cemil Şenel geçtiğimiz hafta çok sevdiği rabbine kavuştu. İnşaallah cennet yurduna yolcu edildi. O bir hayır kapısıydı, Allah yolunu daim eylesin. Es selamu aleyküm ve rahmetullah ve berekatühü.

banner36