Birer Bedir ashabı olmuştu her bir Dudayev

Rablerinin kendilerine bahşettiği, ancak asırlarca süren zulümlerle gasp edilmiş olan hürriyetin peşine düşmüş bir millettir Çeçen halkı. Ve kimseden medet ummamıştır Dudayev ve mücahitleri..

Birer Bedir ashabı olmuştu her bir Dudayev

 

Yaradanını tüm isim ve sıfatlarıyla tanıyıp O’na kullukla hürriyeti tadacak istidatta varlık sahasına çıkarılmıştır Âdemoğlu. Onun eşref-i mahlûkat olmasına, meleklerin dahi kendisine secde etmesine sebep ise; kendisine verilen cüz-i irade ile şuurlu olarak Rabbine yönelmesi, ona memlukiyette azadîliğe nail olmasıdır. Bundandır ki; hürriyet imanın ayrılmaz bir parçasıdır. İrade hürriyeti içerisinde yaratılmış bir mahlûku ise başka bir kulun boyunduruk altına almaya, Rabbinin o kişiye bahşettiği iradeyi gasp etmeye hakkı yoktur.

Rablerinin kendilerine bahşettiği, ancak asırlarca süren zulümlerle gasp edilmiş olan hürriyetin peşine düşmüş bir millettir Çeçen halkı. Yaşadıkları sayısız sürgün, sayısız katliama rağmen yüreklerine nakşettikleri imanın izinde yürüyen ve milletlerini zulmün küfür bataklığında kaybolmaktan koruyan birer şuadır; Şeyh Mansur, İmam Hadis, Taymin Biybolat, İmam Gazi Muhammed, İmam Hamzat, Şeyh Şamil, Cahar Dudayev

Rusya’da değişen onca rejime (Çarlık, komünizm, demokrasi…) inat değişmeyen şeyin adı ise emperyalizmdir. Bu düşünme biçiminden Müslüman halkların payına düşen şey de yalnızca zulüm, sürgün ve vahşet olagelmiştir.

İman dolu yürekleri ile birer Bedir aslanı olmuştur her bir DudayevCahar Dudayev

Hikâyesini işittiğimiz, nazar ettiğimiz her sürgünde acı bir Çeçen iniltisi sarar ruhumuzu. İslam’ın ilk döneminde şib-i Ebu Talip’te abluka altına alınmış bir sahabinin iniltisini duyar gibi oluruz. Binlerce Sümeyye çığlığıyla kan ağlar kulaklarımız, imanı için katledilen Çeçen anaları yâdımıza aldıkça.

Bu sürgünlerden birinde henüz 15 günlük bir bebektir Cahar Dudayev. Her zorluğu ayağının altına alarak maddeyi esiri, manayı hedef-i âmâli edinmiştir. Zorluklar içinde geçen eğitim hayatının ardından Rus ordusunda tümen komutanlığına kadar yükselmiştir. Birer tablacı hükmünde olan üstlerine inat üstünlüğün nerede gizli olduğunu unutmamış ve vur emrine muhatap İslam ümmeti olunca, bir tekme ile tüm maddeyi terk ederek Hz. Mus’ab’ın (r.a.) izinde (Rusya’nın kendi ruhunu betimleyerek korkunç anlamında isimlendirdikleri) memleketi Grozni’ye varmıştır. (O Grozni ki; üzerinde Rabbinin nam-ı celilini hür bir abd olarak haykırmak için savaşan Cahar’ın ismiyle şeref-yab olmuş ve Caharkala olarak layık olduğu isme kavuşmuştur.)

“Ashabım gökteki yıldızlar gibidir; hangisine uyarsanız selamete kavuşursunuz.” Hz. Mus’ab’ın izinde bir Dudayev… Dudayev’in izinde binler Dudayevler… Güzel ahlak, ihlâslı amel bulaşıcıdır! Kurultaylarında aldıkları kararların dahi Allah için hürriyete giden yolda her biri birer basamak olmuştur. Her basamak ayetlerden, sünnet-i nebeviden birer şule: Rabbin emirlerini hakkıyla yerine getirmek, dürüst, güzel ahlaklı, sabırlı, inançlı olmak, hileye başvurmamak, her milletin varlığına kendi varlıkları gibi saygı duymak, Rabbin emaneti ve hediyesi olan tabiatı insan gibi mukaddes bilip korumak, başıboşluktan sakınmak, dilencilik yapmamak, birre birlikte gidilecek olan ailenin mukaddesatını bilmek ve küçük bahanelerle yuvaları yıkmamak, nafaka temin işini nisa taifesinin omuzlarına yıkmamak ve bunları yeni kuşaklara da öğretmek…

Gasp edilmiş hürriyetlerine, savaş meydanlarına, harabelere çevrilmiş evlerine, son teknoloji silahlar karşısında bomboş kalan cephanelerine, milyonlarca düşman askerine inat iman dolu yürekleri ile birer Bedir aslanı olmuştur her bir Dudayev. Birer sadakat yemini ile dillendirmişlerdir marşlarını koşarken cihada. Dua dua açılmıştır kelimeleri semaya. Kelime-i tevhidi yüreğine işlemiş hangi abdin duası geri çevrilmiştir ki?

Sadığız biz, Allah’a, halka ve vatana

La ilahe illallah

Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber

Rusya’ya, Batı’ya, BM’ye, dünyaya değil, yalnızca Allah’a güvenileceğini haykırmışlardır

Benzeri görülmemiş bir bombardıman altında bırakılmış, tüm dünya hükümetleri bu katliama kulak tıkamış, iki günde tüm ülkenin hürriyetine el konulacağı zannedilmiştir. “Bu ülkede değil savaşacak asker, tek canlı varlık kalmamıştır” diye düşünmeye başladıkları anda nidaları duyulmuştur Çeçen mücahitlerin.

Cahar DudayevResulün izinden giden bir ümmetin evlatlarıdır mücahidler. Yaşadıkları her acıda Rahman ismiyle yıkamışlardır zihinlerini, tinlerini. Bombadan kaçarken yakalanan kadın ve çocuklar Rus tankları altında ezilip havada helikopterlerden atılarak öldürülürken; esir Rus askerlerinin hiçbirine kötü davranmamış, bir kısmını tıpkı Bedir’de ailelerine iade edilen müşrikler gibi memleketlerine göndermişlerdir.

Kimseden medet ummamıştır Dudayev ve mücahitleri. Batı’ya güvenilmeyeceğini, Batı’nın insanlığa yalnızca, modern kalkınma adı altında milli şuursuzluk ve ahlaksızlık verebileceğini, Batı’nın milletleri bölüp, ayırıp, kendi çıkarına yöneteceğini bilerek güçlerini ve cesaretlerini İslam fıtratından almışlardır. Rusya’ya, Batı’ya, BM’ye, dünyaya değil, yalnızca Allah’a güvenileceğini haykırmışlardır. Kelamullah’da duymuşlardır yürümeleri gereken yolu, kelamullah’da duymuşlardır yarenlerinin kim olduğunu…

Gücün adresi olarak mücahidlere imanlarını ve İslam’ı göstermiş bir lider olmuştur 21 Nisan 1996’da şehid olan Cahar Dudayev. Ahlaksız politikanın değil, ahlakın hakiki zafer olacağını, istiklalin ve istikbalin İslam’da olduğunu, köleliğe razı olanın köleliğe mahkûm olduğunu, ölümden korkmayan adamın hürriyetsiz kalmayacağını, Allah’ın mazlumların yanında olduğunu, yalnız kendileri değil tüm Kafkasya Müslümanlarının özgürlüğü için mücadele ettiklerini, imanla donatılmış bir ruhun bütün dünya orduları ve askeri müdahalelerle dahi yok edilemeyeceğini, adaletsizce başlatılan bir savaşta saldırganın asla galip gelemeyeceğini, zafere ümitten öte kesinlikle inandığını anlatarak özgürlüğe giden yolun askeri saldırı ile değil inançla olduğunu öğretmiştir tüm dünyaya…

Ve öğretmiştir ki; insan ruhu tanklarla ezilemez…

 

Zeynep Görünmek yazdı

YORUM EKLE