İslâm’ın filizlendiği çağda insanlığa bugün bile geldikleri noktayı sorgulatacak bir isim var. Çevrenin insan üzerindeki etkisiyle ilgili tümevarımlara ve “Ağaç yaşken eğilir.” gibi sözlerin duvarlarına, deyim yerindeyse darbe vurmuş bir isim var. Ağaçların sadece yaşken eğilmediğini, incilerin sadece okyanusların dibinde yetişmediğini ispat eden o isim: Ebu Leheb’in kızı Dürre. İslâm’ın nuruyla nurlanmış ilk hanımlardan olan bu inci; denizlerin derinliklerinde, ılıman ve sıcak bir iklimde değil bilakis en kurak ve en sert iklimde, İslâm davasının en azılı düşmanlarından birinin, Kur’an’da adı açıkça anılarak kınanan tek kişinin, Resulullah’ın amcası Ebu Leheb’in evinde yetişmiştir.
Türünün tek örneği, olgunluk misali kişi, inci tanesi gibi anlamlara gelen “Dürre” ismi, “Ateşin Babası” lakabını taşıyan Ebu Leheb’in kızında âdeta ete ve kemiğe bürünmüştür. Dürre , hayatları boyunca Resulullah’a düşmanlık eden Ebu Leheb ve Ümmü Cemil’in kızı olarak Mekke’de dünyaya gelmiştir. Peygamberin davasını, mücadelesini ve hatta izzetini perdeleme politikaları güdülen bir evde büyümesine rağmen daha Mekke devrindeyken İslâmiyet’i kabul etmiştir. Böylelikle kız kardeşinin dahi Müslüman olmasına karşı çıkıp engellemeye çalışan Ebu Leheb’in kızı Dürre için korku ve baskı altında günler başlamıştır.1
Ebu Leheb’in kızı değil, Resulullah’ın amca kızı!
Dürre bu zorlu günleri yaşadığı Mekke’de Haris b. Âmir ile evlidir. Bu evlilikten Velid, Müslim, Ebu’l Hasan adlı üç oğlu vardır. Haris, Bedir Savaşı’nda kâfir olarak öldürülünce Dürre için Medine’ye hicret etmenin kapıları aralanmış olur.2 Artık bu zulüm ve küfür dolu yerden çıkabilecek İslâm kokan topraklara gidebilecektir.
Ne var ki zaman ve mekân ne kadar değişirse değişsin insan değişmemekte, tabiat ve fıtrat aynı kalmaktadır. Dürre de hicret eder etmez, misafir kaldığı evde bu gerçeği tadar. Eve gelenlerden bir grup kadın ona, hakkında Tebbet Suresi inen Ebu Leheb’in kızı olduğu için hicret sevabını alamayacağını söyler. Dürre’nin zaten kırgın olan gönlü bu kınayıcı tavır sebebiyle büsbütün kırılınca durumu Peygamber Efendimiz’e anlatır. Allah Resulü, öğle namazını kıldırdıktan sonra kürsüye geçip o gün halka şöyle seslenir:
“Ey insanlar! Bazı kimseler Beni niçin soyum ve akrabalarımdan dolayı incitiyorlar? Haberiniz olsun, kim Benim soyumdan gelenleri ve akrabalarımı incitirse Beni incitmiş olur. Kim Beni incitirse Allah’ı incitmiş olur. Dürre, Benim amcamın kızıdır. Onun hakkında hiç kimse hayırdan başka bir şey söylemesin! Diriler, ölen yakınları yüzünden rahatsız edilmezler.”3
Dürre’nin hassas gönlünün ilk yara bandıydı bu sözler. Medine’de soluduğu ilk havaydı sanki. Çünkü o, Ebu Leheb’in kızı değil Resulullah’ın amca kızıydı.
Allah Resulü’nün desteği
Dürre Medine’de Dihye b. Halife el-Kelbî ile evlendi. Düğüne Resulullah da katıldı ve hatta törenin şekliyle bizzat ilgilendi. Dürre, Allah Resulü’nün bu koşulsuz ve her şarttaki desteğiyle daha da güçleniyordu. Böylelikle uyarılara rağmen devam eden, kendi seçmediği anne-babası yüzünden geçerken kınama eylemlerine karşı sessiz kalmıyor, iyi bir şair olmanın verdiği etkin söz söyleme yeteneğiyle bu tavırların üstesinden gelebiliyordu.
Bir keresinde yanından geçerken “Bu Allah düşmanının kızıdır.” diyen adamın karşısına geçip “Allah benim babamı, tanınan ve saygın görülen biri olduğu için zikretti. Senin babanı da tanınmadığı için anmadı!” diye karşılık vermesi, onun cevap vermedeki maharetini gözler önüne sermektedir.4
Hadis rivayeti
Dürre 20/641 tarihinde, erken dönemde vefat etmesine rağmen hadis rivayetinde bulunan ender hanım sahabilerden biridir. Kaynaklarda Âişe’den üç hadis rivayet ettiği geçmektedir.
Bu üç rivayetten biri şöyledir: Âişe’nin yanındayken Resulullah içeri girer ve abdest suyu ister. Birlikte maşrapaya koşuşurlar, o öne geçip maşrapayı alır ve suyu döker. Allah Resulü gözünü kaldırıp ona bakarak “Sen bendensin, Ben de sendenim.” der. Daha sonra bir adam gelip “İnsanların en hayırlısı kimdir?” diye sorunca “Din konusunda en fakihleri, akrabayı en çok gözetenleri ya da kıraati en iyi olanları, en takvalıları, iyiliği emredip kötülükten nehyedenleri, akrabalığı gözetenleridir.” cevabını verir.5
Naklettiği bu hadis, Kur’an’da açıkça kınanmış anne-babanın evladı olmasına rağmen hayrın, insanın kendi yaptığı işlerde olduğunun altını çizen Dürre için hayat kılavuzu hükmündedir.
Ahir zamanda Dürre olmak
Erken vefat tarihi sebebiyle hakkında çok fazla bilgiye ulaşılamayan Dürre’yi bizler, Ebu Leheb’in kızı olmakla Resulullah’ın amca kızı olmak arasında yaptığı seçimle, Peygamber düşmanının ocağında pişip İslâm’ın bağrında filizlenmesiyle ve en çok da taşıdığı soyut mesajın ehemmiyetiyle yad ediyoruz.
Dürre’nin asr-ı saadetten ahir zamana uzanan mesajı bir seçimden ibarettir. Zira mümin olarak sabahlayanın kâfir olarak gecelediği, imanın avuçlarımızda kor bir ateşe dönüştüğü, şairin söylemiyle suların dahi karardığı bir çağda, biz hem bu zamanın çocuklarıyız hem de Resulullah’ın ashabına “Onları çok özlüyorum.” diye bahsettiği kardeşleriyiz. İslâm’ın itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı her türlü mecrada Ebu Leheb’in evinin sakinleri, o hengâme arasında dinini ve imanını diri tutma mücadelesi veren her türlü mecliste, küçük küçük Medinelerin muhacirleriyiz.
Anlaşılan o ki Dürre’nin asırlar önce yaptığı seçim, bugün bütün tazeliğiyle bu asrın da önünde durmaktadır:
Zamanın çocuğu olmak mı?
Resulullah’ın kardeşi olmak mı?
Sevde Nur Abdurrahmanoğlu
Dipnot:
1 Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, 2006, s. 242
2 İbni Sa’d, “Hanımlar”, Kitabu’t Tabakâti’l Kebîr, Siyer Yayınları, İstanbul 2019
3 Ali Yardım, “Dürre bint Ebî Leheb”, TDV İslâm Ansiklopedisi, TDV Yayınları, c. 10, s. 30-31, İstanbul 1994
4 Sehal Deniz Varlık Kotan, “Ebû Leheb’in Evladı Olmanın Zorluklarını Aşan Sahabî: Dürre bintü Ebî Leheb”, Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020, c. 7, s. 2, 844
5 Sehal Deniz Varlık Kotan, “Ebû Leheb’in Evladı Olmanın Zorluklarını Aşan Sahabî: Dürre bintü Ebî Leheb”, s. 846-847