Şahver Çelikoğlu, M. Zahid Kotku ile M. Esad Coşan’ın tedrisinden geçmiş âlime bir hanım. Bu iki büyük zattan birçok hatıralar aktarıyor. Onu aşkın kitabı mevcut. O da pek bilinmeyenlerimizden.
Şahver Çelikoğlu 1937 doğumlu. İsmi ilginç, annesi bir yerde duyup beğendiği için bu isim olsun demiş. “Siyah inci” demek, bir diğer rivayete göre “filiz veren fidan”. Aile ortamını aktarırken Şahver Hanım, babasının peygamberler tarihi, annesinin ise Mızraklı İlmihal okuduğunu ifade ediyor. Dolayısıyla da Şahver Hanım ilk eğitimi bu ortamdan almış.
“Bizim üstümüze güneş doğmamıştır, güneşin doğumunu seyrederdik hep” diyor kendisi, her daim gün doğumundan evvel uyanılır ve işe başlanırmış evlerinde. Bu, aslında eski yaşam için pek de bahse değer bir hususiyet değil. Ama yaşantılarımız bağlamında bunu değerlendirmemiz gerek diye düşünmekteyim.
Eskişehir’de ailesinden aldığı eğitimin yanında Hasib Sezer ve Said Şentürk efendilerden hususi eğitim alan Şahver Hanım, bu eğitim kapsamında tefsir, fıkıh, akaid, hadis, ilahiyat ve edebiyat ilimlerini tahsil etti. Bu ilim dallarının hepsinden icazeti mevcuttur. Cüneyd Ercin Efendi’den Arapça ikmal etti.
‘Ne edepsiz kız’ demiştir
Şahver Çelikoğlu, Zahid Kotku Hocaefendi ile tanışmasını şöyle aktarıyor: “69-70 seneleri olması lazım. İstanbul’a Mahmut Ustaosmanoğlu’nu görmeye gelmiştik. Fakat o zatı bulamadık, başka bir hocaya gittik, hürmetlerimizi sunduk. Ben baştan beri ders almam diyordum, yanımdakiler de gittiğimiz hocalardan ders almadılar. Fatih - İskenderpaşa’da da bir hoca var, ona uğrayalım dediler. Sabah namazı vakti gittik İskenderpaşa’ya. Hocamızın yanına girdik. Hoca ilkin bize orada adabı öğretti: Bizi (misafirleri) ayakta karşıladı. Sonra bizlere ders verdi. Ben ders almam diyordum ama aldım.
Odasına girmeden evvel yanımdakiler ‘gözlerine bak, himmet alırsın’ demişlerdi. Hep gözlerinin içine baktım. ‘Ne edepsiz kız’ demiştir. Çıkışta arkadaşlarıma ‘ben aldım hep himmeti, siz yere baktınız, alamadınız’ dedim.” O günden sonra her pazar Kotku Hazretlerini dinlemeye gider Şahver Çelikoğlu, yapamam dediği dersleri de hiç aksatmaz. Eskişehir’den kardeşleriyle, yeğeniyle gelir hep.
Zahid Hoca’nın eşi ve kızına dair bir anekdot aktarıyor Çelikoğlu: “İkisini gördüm, örgü örüyorlardı. Meğer hocamız onlara ‘her ilmekte Allah deyin’ diye salık vermiş. Onlar da böyle örgü örüyorlardı.”
Bir ziyaretinde Zahid hoca radyoda Esad Efendi’yi duyuyor ve “Bakın, hocanız hadis sohbeti yapıyor, dinleyiniz” diyor. Çelikoğlu, “bizi o gün Esad Hoca’ya emanet etti” diye aktarıyor bu işareti.
“Ben de dersliyim ama sağ bir mürşit varken ders almamak olmaz"
Zahid Kotku ahirete irtihal eylediğinde Şahver Çelikoğlu üzüntüsünden mide kanaması geçirir. “Geç buldum, çabuk kaybettim” diye üzülür. Mide kanaması tedavi edilir ama midesindeki ağrı uzunca bir süre öyle kalır.
Esad Hoca Çelikoğlu’ndan ders almasını ister. Şahver Hanım “benim Zahid Hocadan dersim var” deyince Esad Hoca, “ben de dersliyim ama sağ bir mürşit varken ders almamak olmaz. O vakit Mevlana’ya da bağlanılabilinir” demiş, bunun üzerine Şahver Hanım Esad Hoca’dan ders almış. Şahver Hanım yazımızın başında zikrettiğimiz ilimlerinden icazetinin yanında Esad Hoca’dan hadis ve tasavvuf dersi icazeti alır.
Şahver Hanım’ın hac hatıralarından zikre değer bir mevzuyu aktarmak isterim. Genelde o beldelere gidip de gelenler bazı şeylerden hep yakınırlar. Suud hükümetinin uygulamalarından, insanlardan, fiillerden… Şahver Hanım ise hep iyi şeyler görmüş. Temiz yerler, iyi insanlar görmüş. Kendisi “Ravza-yı Mutahhara’da bir kıl dahi görmedim” diyor. İyi nazar ile görmüş hep oraları, kötü bakmakta olanların aksine.
Şahver Hanım, Eskişehir’de yaşamaktadır hâlâ. Kendisine uzun hayırlı ömürler diliyoruz. Kendisine dair bilgileri Akra’da yaptığı konuşmalardan edinebildik. İnşallah hakkında daha kapsamlı bir biyografi çalışması yapılır da son devre dair bazı tanıklıklar dile gelmiş olur.
- Murtaza Özeren
Şahver Hocahanimi bir toplantida görüp tanimistim ve# bu hanimefendi benim kafa modelimdeki hanim #dedim, icimden..Daha sonralari kitaplarini okuduğumda ne kadar geri kaldığımi anladim..Eskisehirde yapilan sempozyumda elini öpmek nasiboldu..Allah khayirli ömür versin,nadir yetisen alimelerimizden de Allah razi olsun.Her universitede bir tane olsa yeter,diye düşünüyorum,Istifade edenlerden olmak dileğiyle