Mevlânâ aşığı Konyalı bir şair Veysel Öksüz ve Şiirleri kitabını hazırlayan Prof. Emine Yeniterzi önsözde şöyle diyor: “Yahya Kemal Beyatlı’nın Eski Şiirin Rüzgârıyla söylediği şiirler Cumhuriyet’ten sonra da klasik şiir zevkinin terk edilmediğinin yeterli delilidir. Birçok şair klasik şiirin vezin ve nazım şekillerini kullanmaya devam etmiştir. Ferit Kam, Kemal Edip Kürkçüoğlu, Rıfkı Melul Meriç, Arif Nihat Asya, Mahir İz, Âmil Çelebioğlu, Cemal Kurnaz, Nejat Sefercioğlu, Mustafa Tahralı, Şahin Uçar, Memduh Cumhur ve daha birçokları asırların birikiminden süzülen bir zevki fevkâlade güzel devam ettirmişlerdir. Merhum Veysel Öksüz de bu kervana dahil olan bir isimdir”
Aslen Konyalıdır (1927-1993). Sanat Okulu’nun ikinci sınıfındayken eğitimini yarım bırakarak bir kaynakçının yanında çıraklık yaptı. Bir arkadaşıyla ziraat makineleri üreten bir atölye açarak pulluk imal etti. 1975-84 yılları arasında yazdığı şiirlerini ‘Nazmlar’ adı altında fotokopi yoluyla çoğaltarak dostlarıyla paylaştı. Tercümesini 1981’de tamamladığı Mevlânâ’nın 4003 beyitten oluşan Mesnevî’sinin 1. cildi ile şerhi ve kendi şiirlerinden oluşan üç eseri yayımlandı.
“Pullukçu Veysel Usta”nın Mevlânâ aşkı onu ilim ve irfan kesbine, istidadını geliştirip ilhama mazhar şairliğe götürüyor. Sadece ilk mektep diploması olmasına rağmen aruz ve hece vezniyle şiirler yazmış. Bu hâlini ve Hz. Mevlânâ’ya dair kanaatini ifade eden kıtaları ne güzeldir:
Beş kıt’ada sevdâlısı dil vermişi var
Hâlâ sayısız bendesi var dervişi var
Hak dostu gönül sultânı Mevlânâ’nın
Esrârına ermiş acaba kaç kişi var
“Seven gönüle Allah dosttan tecelli eder” diyor bir şiirinde merhum Veysel Öksüz. Azizan ve şuara hazeratının, mübarek zâtların yazdıkları şiirleri okuyup anlamak, içindeki manayı çözmeye çalışmak, şerhlerinden istifade etmek ve bundan zevk almak insanın manevi dünyasına bir maya çalabiliyor.
300-500 sene önce yazılmış manzumelere aynı ruh hâline bürünerek ilaveler –nazireler yapabilmek de bir hüner, marifet. İşte aşk ve şevkle inşad edilen bu şiirlerde zamanla mukayyet olunmayan aynı mana, muhtevasında buluşuluyor. Gönülden çıkan sözler için zaman ve mekân çok fazla mühim değil.
Şair Nedim, Bâki, Neşâti, Yahya Kemal, Niyazi Mısrî, Es’ad Efendi, Mehmed Sa’dî, Fuzulî, Hoca Dehhânî, Şeyhülislâm Yahyâ, Mehmed Âkif Ersoy, Yunus Emre, Ahmed Paşa, Nâilî Kadîm, İshak Çelebi, Ziya Paşa, Ali Ulvi Kurucu, Mustafa Tahralı, Faruk Nafiz Çamlıbel gibi şuara ve hazeratın manzumlarına müstezâd, terbi, tahmis, tanzir, taştirleri pek mükemmeldir.
“Bu dünya geçit yeri” mısraı ile başlayan aşağıda bir kısmına yer verdiğimiz 21 kıtalık çok manalı ve muhabbetli Kızım şiirinin tamamını okumalı-okutmalı ve oğlanlar için de “kuzum” diye telaffuz etmelidir.
Bu dünya geçit yeri
Çift kapılı han kızım
Kurulduğundan beri
Geçiyor kervan kızım
Tok gönüllü, tok gözlü
Manalı, güzel sözlü
Her zaman güler yüzlü
Olur Müslüman kızım
Taklit etme kimseyi
Bilerek yap her şeyi
Unutma hiç gayeyi
Bir an bir zaman kızım
Mesneviyi çok oku
Kur’anın bir şerhi bu
Manada yok hududu
Hak dostu yazan kızım
Hiç kimseye tutma kin
Ne incit ne de incin
İyilik yap HAK için
Buldukça imkân kızım
Bir şeyden etme nefret
Hepsinde var bi hikmet
Hoş görmeye gayret et
Eyleme isyan kızım
***
Yeni evlilerin mektubuna cevaben yazdığı anlaşılan Ayşe ve Sinan Erol’a yazdığı şiiri çok güzel. Gençlere bir Müslüman aile modelinin çok sağlam esaslarını ve ipuçlarını veriyor. İyi anlayarak tavsiyeleri tutanlara ne mutlu. 7 kıtasını yayınladığımız bu şiirin tamamı 14 kıtadır.
Aldım mektubunuzu ebediyen var olun
Mes’ûd günler geçirin gülün bahtiyâr olun
Hiçbir zaman gam keder çalmasın kapınızı
Tez zamanda halk etsin Hûda murâdınızı
Mektup yazan eliniz darlık nedir bilmesin
Başınız Haktan gayri kimseye eğilmesin
Gönülden dost olanlar bir gün Allah’ı bulur
Allah’ı bulan gönül elbet bahtiyâr olur
Çihâr yâr-i güzînin dostu idi peygamber
Seven gönüle Allah dosttan tecelli eder
Dostsuz olan kişinin başı her an derttedir
Dostu olmayan insan her zaman gurbettedir
Cismen uzak olsak da gönlümüz sizlerledir
Ölümsüz hâtıranız her zaman bizlerledir
Konya’nın Efendisi Hz. Mevlana’nın çok kimse üzerinde tesiri, feyzi, himmeti var. Onu anlayarak okuyup gönül âlemini coşturan, âşık-ı müştak olan nice kalem erbabı var. “Aşkı ister şu gönül sâili Mevlâna’nın/Yâre vâsıl olamaz cahili Mevlânâ’nın”.
“Ey rûh ile rûh cân ile cân Mevlânâ / Senden duyulur sırr-ı nihan Mevlâna / Canlar da senin hükmüne tâbî ten de / Mahbûb-u Hudâ şâh-ı cihân Mevlânâ” diyor şair Öksüz. Farsça bilmediği hâlde Mesnevi’nin Türkçe tercümelerinden faydalanarak manzum tercümesini yapmıştır. 1981’de tamamladığı Mesnevi tercümesinin ilk on sekiz beytinin bir kısmını naklediyoruz:
Dinleyin neyden bugün olmuşu, olacağı
Ayrılığın açtığı sinesindeki dâğı
Beni kamışlığımdan ayırdı kader dedi
Duyanlar feryâdımla hep ağladı inledi
Ayrılıktan yüz parça olmuş kalp gerek bana
Ki iştiyâk derdini açabileyim ona
Aslından uzak düşen kişide kalmaz karar
Sabırsızlıkla yine vuslat derdini arar
Kendi zannınca oldu herkes dostum, hem-demim
Fakat araştırmadı sırrımı kimse benim
Ney sesi hava değil bir ateştir ey kardeş
Yok olsun daha iyi, kimde yoksa bu ateş
Aşk ateşidir neyi böyle inletip duran
Aşkın coşkunluğudur şarâbı da coşturan
Günler geçtiyse geçsin, bu vermez bize keder
Ey eşi yok sevgili sen bizimle kal yeter
Olgunların hâlinden asla anlayamaz hâm
Öyleyse sözü kısa kesmeliyiz vesselâm
***
Veysel Öksüz’ün şiirlerinden okuyucunun da beğeneceğini umduğumuz bir şiiri;
Ey gönül ârif olanlar derde derman buldular
Damlanın kalbinde birden fazla umman buldular
Vazgeçip namdan nişandan uydular âşıklara
Zâhiren yoksul fakat mânâda sultan buldular
Oldular bir râha sâlik tuttular bir dâmeni
Başka bir zevk başka âdâb başka erkân buldular
Bir hakîr insan sanıp nâdanların hor gördüğü
Erlerin gönlünde onlar arş-ı Rahman buldular
Kem olanlar kem görür Öksüz bütün kâmilleri
Meşreben kâmil olanlar kâmil insan buldular
Konya’da Mevlâna Türbesi’nin yakınındaki Üçler Mezarlığı’nda medfun Veysel Öksüz ve ismi şerifi geçen büyüklerimizi hürmet minnet ve rahmetle yâd ederiz. Himmetleri hâzır ola.
Arzu Bosnevi
Bir bayram ziyâreti için bir dostuna giden rahmetli Veysel Usta, dostunu evde bulamaz ve dostunun kapısına sıkıştırdığı bir kağıda lise yıllarımdan beri ezberimdeki şu tebrîk rubâisini yazar:
“Sağlık ve saâdetle nice bayramları siz,
Şâd-û handân olarak yine idrâk ediniz.
Hâk huzûru bozmasın maddede ve mânâda,
Böyle dûa ederiz dostların hakkında biz!”
Mekânı Cennet olsun!
-M. İrfân ÇINARGİL-