183 âlimden ders almıştı Abdulfettâh Ebû Gudde

Abdulfettah Ebû Gudde Hoca, eserlerinde de özellikle vurgulamış olduğu 'oldukça fazla Hoca’dan ders almanın gerekliliği'ni bizzat hayatında göstermiş şahsiyet olarak karşımıza çıkıyor. Fatih Pala yazdı.

183 âlimden ders almıştı Abdulfettâh Ebû Gudde

16 Şubat 1997'de, Allahu Teâlâ için yerli yerince pek çok iyi ve hayırlı işe öncülük ederek, vesile olarak dünya ömrünü tamamlayıp da gidenlerdendir Abdulfettâh b. Muhammed Ebû Gudde Hoca. Aradan geçen bu on dokuz yıldan sonra, Müslümanlar olarak, onun gibi âlim şahsiyetlere günden güne daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Kayan her yıldızdan sonra, onun yerini bir yenisi alıyorsa ne mutlu! Ancak ilmiyle amil olanlarımız ne kadar da azaldı. Çoğalmaları için, çoğalmamız için duacıyız Rabbimize. Ümitvarız elbette, ye’se düşmüyoruz bu çerçevede hamd olsun. Rahman’dan ümit kesenlerin, ancak kâfirler olduğunu biliyoruz, şükürler olsun.

Vefatının on yedinci yılında, “Ahir Zaman Müslümanına Notlar” kitabının müellifi Muhammed İmamoğlu, Genç Birikim dergisinin Şubat 2104 sayısında, Hoca’yı konu edinen güzel bir makale kaleme almıştı. Bugün o makale muvacehesinde Abdulfettâh Ebû Gudde Hoca’dan dem vurmak istiyoruz. İmamoğlu, etraflı bir çalışmayla makalesini oluşturmuş. Alıntıladığı kaynaklardan, eklediği dipnotlardan bunu çok rahatlıkla görebiliyoruz.

Dünyanın dört bir yanında birçok üniversitede misafir ilim adamı olarak bulundu

Halep’te doğup Riyad’da vefat eden Ebû Gudde Hoca, eserlerinde de özellikle vurgulamış olduğu “oldukça fazla Hoca’dan ders almanın gerekliliği”ni bizzat hayatında göstermiş şahsiyet olarak karşımıza çıkıyor. İcazet aldıklarıyla birlikte sayısı yüz seksen üç’ü bulan ilim adamlarının yaklaşık yüz yirmi kadarının derslerine katılmış. Çoğu Halep, Şam ve Mısır’da olmak üzere; Hindistan, Pakistan, Kuzey Afrika gibi değişik bölgelerden ders aldığı hocalardan bazılarının ismini anmak gerekirse şunları sayabiliyoruz İmamoğlu’nun söz konusu makalesinden yararlanarak: Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi, Şeyh Muhammed Zâhid el-Kevserî, Ahmed b. Muhammed ez-Zerkâ, Mustafa Zerkâ, İsa el-Beyânûnî, Muhammed Hıdır Hüseyin, Yusuf ed-Dicvî, Muhammed Ebû Zehra, Abdülğanî Abdülhâlık, Ahmed Muhammed Şâkir, Abdülhalîm Mahmûd, Haseneyn Mahlûf, Abdülvehhâb Hallaf, Muhammed Abdülhayy el-Kettânî, Muhammed Yûsuf Kândehlevî, Muhammed Zekeriyyâ es-Sehâranfûrî,  Muhammed et-Tâhir b. Âşûr… “Maşallah” dedirtecek derecede bir zenginliği üzerinde taşıyan ilim adamı deryasında yüzmüş anlaşılacağı üzere Ebû Gudde Hoca.

Suudi Arabistan’da bir dönem görev yapar ve aralarında Sudan, Yemen, Katar, Hindistan ve Pakistan’ın da bulunduğu değişik ülkelerdeki birçok üniversitede misafir ilim adamı olarak bulunur Ebû Gudde Hoca. Ayrıca Suriye, Irak, Fas, Yemen, Somali, Sudan, Hindistan, Pakistan, Afganistan, Türkiye ile Avrupa ve Amerika kıtasındaki değişik ülkelerde, çok sayıda uluslar arası konferans ve kongrelere katılır. Aynı zamanda Afganistan’a giderek Rus işgaline karsı savaşan gruplar arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi için yoğun çaba harcar. Sözün başında dedik ya “ilmiyla amil olanlarımız az” diye. Hadi etrafımıza bakalım da sayalım amel ehli ilim sahiplerimizi, buyurun. Umarım listelere sığmaz sonuçlar alırız bu sayışımızın sonunda.

İnsan, hayretini gizleyemiyor okudukları karşısında gerçekten. İmkânların kıt olduğu, belki maddiyatın ‘kara ağıtlar yaktığı’ zaman dilimlerinde bu kadar ülke gezmek ve bu kadar etkinliğe katılmak, oralara katkıda bulunmak; pek de mantıkla açıklanacak bir durum gibi yer etmiyor akılda. Demek ki istemenin, samimi olmanın ve davasız, umarsız olmamanın getirileridir bunlar. Bugün insanların haftada bir ve birkaç saatliğine olan Müslümanca çabalara bile ülfet etmediklerine şahid olunca; işte Abdulfettâh Ebû Gudde Hoca gibi şahsiyetlerin örnekliklerine hayret etmemenin kendisi hayret verici oluyor son tahlilde. Sayılarımızın çoğaldığı, imkânlarımızın hep iyiye gittiği bir vasatta; samimiyetimizi, ihlâsımızı, azmimizi ve sebatımızı artırması için Rabbimize dua etmekten başka çıkar yolumuz kalmıyor gibi.

Birçok öğrenci yetiştirdi

Merhum âlimlerimizden biri olan Ebu’l Hasan en-Nedvî, “Bu asırdaki muhaddislerin güvenecekleri alleme, fakih, usulcü, muhakkik, İslam davetçisi, irşad ehli, muttaki ve saygın insan, saygıdeğer ilim adamı Abdulfettâh Ebû Gudde; büyük gayreti, isabetli görüşleri, değişik ilimlerdeki uzmanlığı ile selef âlimlerinin hatırası Rabbanî bir âlim” olarak vasfederken onu, “Sevgili dostumuz, büyük muhaddis, fakih, İslam davetçisi, irşad ehli, allame, değerli ilim adamı Abdulfettâh Ebû Gudde'nin; geniş bilgisi, itidali, dikkati, ortaya koyduğu hüküm ve görüşlerinde titiz araştırmalarıyla tanınmakta” olduğunu ifade etmektedir başka bir âlimimiz olan Yusuf el-Karadavî. Bu sözler, Allah’tan kendisine rahmet temenni ettiğimiz Ebû Gudde Hoca’yı daha yakından tanıma ve eserlerine yakınlaşma gereksinimini doğuruyor.

Öğretim hayatı boyunca değişik ülkelerden çok sayıda öğrenci Abdulfettâh Ebû Gudde’den istifade eder. Ebû Gudde’nin öğrencilerinden öne çıkanların bazılarını burada anmakta fayda var. O zengin birikimden kimlere hayır serpiştirmiş olduğunu görüyoruz böylece. İşte ilminden hayırhah olan kimi bahtiyarlar: Nureddîn Itr, Adnân Gasîm, Muhammed Avvâme, Mahmûd Mîre, Nâcî Acem, Muhammed Ebü’l-Feth el-Beyânûnî, Salâhuddîn el-İdlibî, Adnân Sermînî, Abdüssettâr Ebû Gudde, Mecd Mekkî, Abdullah Azzâm, Muhammed Takî el-Osmânî, Selmân en-Nedvi, Nureddin Boyacılar, Seyyit Bahçıvan, H. İbrahim Kutlay, Hamdi Arslan, Nurettin Yıldız, Ömer Boynukalın, Ahmed Hamdi Yıldırım, Ebubekir Sifil. Ayrıca Yusuf el-Karadavî, Vehbî Süleyman el-Gavcî, Muhammed Takî el-Osmânî gibi tanınmış bazı ilim adamlarının da Ebû Gudde’nin bizzat kendisinden icâzet almış olduklarının bilgisine varıyoruz makale vesilesiyle.

Ebû Gudde Hoca, çoğunluğunu tahkik ve neşirlerin oluşturduğu, ama telif de verdiği yetmiş küsür esere imza atmış bir âlimimizdir. Hem eskiyi iyi ve doğru okumak hem de zamanına lazım gelen cevapları ve ilimleri üretmek onun mahir olduğu bir alan imiş. Kıymetli mütercimlerimiz onun kimi eserlerini dilimize kazandırmışlar. Bazılarının adını verelim ki bu çalışmamız da maksadına eriversin sevgili dost: İlim Uğrunda Yaşanmış Hayat Hikâyeleri, İslam Âlimlerinin Gözüyle Zamanın Kıymeti, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed ve Öğretim Metodları, Bekâr Âlimler, Mevzu Hadisler, Hayatın İçinden Görgü ve Nezaket

Seksen yıllık ömrüne kapanmayacak, kapanmayı bırakalım hep büyüyecek ecir kapıları aralayarak refik-i âlâ’ya doğru on dokuz yıl evvel yol alan Abdulfettâh Ebû Gudde Hoca’nın geriye bıraktığı çalışmalarından hakkıyla yararlanmayı temenni ediyoruz. Sevgili Muhammed İmamoğlu’na da bu değerli makalesi için özellikle teşekkür ediyoruz. Ne güzeldir sadaka-i cariyesi olanlar! Ne güzeldir onlara gereken değeri verenler!

Fatih Pala yazdı

YORUM EKLE