Değerli okurlar, gündelik siyaset ister istemez sohbetlerin merkezine oturdu. Doğal olarak önemli bir süreçten geçiyoruz. Ülkemizin bekasını ilgilendiren seçimler milletin kaderini, gençlerin geleceğini belirleyecek.
Seçimler gelir gider. İki seçim arasındaki beş yıl boyunca iktidar/muhalefet mücadelesi kimi zaman alevlenir, kimi zaman sükûnetle geçer. Seçimlere son bir ay kala yoğun bir “seçilme/seçilememe” kaygısı olur. Nihayet, sandık sonuçlarıyla birlikte kazanan ve kaybeden ortaya çıkar. Sonrasında tüm muhalif umutlar ve iktidarın hizmet karnesi bir sonraki seçimlere kadar askıda bekler.
Ümitler hep bir sonraki seçimlere ertelenir… Yaş geçer, ömür geçer. Bir bakmışsınız ki ölüm gelip çatmış… Tüm insanlığın son hakikati olan ölümle birlikte; tûl-u emeller, hayaller, hırs ve intikam duyguları, kazanılan/kaybedilen koltuklar, dünyalık mallar, para, şöhret, güzellik, politik şehvetler hebâen mensûrâ olur…
Söz şehvetiyle, makam şehvetinin birleştiği siyaset dünyasında aktif görev yapan adaylar ve teşkilat mensupları için hatırlatmak isterim. Kibir ve hased hepimizi ilgilendiriyor. Çoğu kez kulluk acziyetimizi ve ilahi hakikati unuturuz. Hatırlayalım.